Faruk Şen, son 5 yılda AB'nin Türkiye ile 2. faslı açtığını hatırlatarak, 5 yıldır ilişkilerin tamamen dondurulmuş olduğunu söyledi. 'Ekonomi ve Parasal Politikalar Faslı'nın önemli bir başlık olduğuna dikkat çeken Şen, "Türkiye bunların birçok şartını çok kısa zamanda yetine getirmiş hatta bitirmiş bir ülke, bunu halledebilir" dedi.
Şen'e göre, AB, göçmen krizi nedeniyle Türkiye'ye geri kabul anlaşmasını dikte ettirmek için böyle bir atılım yapıyor:
“Son 2 yıldır AB Türkiye ile hiçbir fasıl açmadı. Son 5 yıla bakarsak, AB Türkiye ile 2. faslını açıyor. Demek ki 5 yıldır ilişkiler tamamıyla dondurulmuş durumda. Bugüne kadar açılan 15 fasıldan ancak bilim faslı kapandı. Bu demek oluyor ki Türkiye ile ilişkilerde AB, çok ağır davranıyor. Bu kıstasta gidilirse, herhalde 30 yıl sonra bu fasıllar bitmiş olacak. Şimdi mülteciler nedeniyle Türkiye ile fasılları tekrar açma zorunluluğunda kaldılar.”
‘KIBRIS SORUNU, TÜRKİYE'NİN ÖNÜNDEKİ EN ÖNEMLİ ENGELLERDEN BİRİ’
"Türkiye'nin önüne konan çok büyük bir engel var. Güney Kıbrıs'ın Türkiye'ye karşı vetosunu kaldırması için, Kıbrıs sorununda bir uzlaşma olması gerekiyor. Fakat Kıbrıs'ta 2016'da çok çabuk bir anlaşma olacağını düşünmüyorum. Bu nedenle Güney Kıbrıs, bu fasıllara olan vetosunu kaldırmayacak. Maalesef diğer ülkeler de Güney Kıbrıs üzerinde büyük bir etkiye sahip değiller. 82 milyonluk, AB Konseyi'nde 29 oy hakkı olan Almanya, 6 oy hakkı olan Güney Kıbrıs'a bir yaptırım getiremiyor ya da getirmiyor. O yüzden ben AB-Türkiye arasındaki müzakerelerin çok hızlı ilerleyeceğine inanmıyorum."
‘İLERLEME RAPORLARI AB'NİN ÖNEMLİ BİR SİLAHI’
Şen, AB'nin Türkiye ile bütünleşmeyi arzu etmediğini savunarak, ilerleme raporlarının Türkiye'ye yönelik bir silah olarak kullanıldığını söyledi:
“İlerleme raporlarında Türkiye'nin kusurları büyük ancak bu, fasılların açılmamasını beraberinde getirmiyor. Fasıllar açılır ve kapatılırken bu konuda Türkiye'ye belirli dikte yapılır. Daha açılmamış 20 fasıl var, bunları açıp başlamak ve ondan sonra ilerleme raporlarının üzerinden baskı yapmak daha akıllıca olur. Fasıllar açıldığı zaman Türkiye de ister istemez adım atmak zorunda kalır.
‘TÜRKİYE, MÜLTECİ KAMPINA DÖNÜŞTÜRÜLMEK İSTENİYOR’
Türkiye'de 2 milyon 300 bin Suriyeli olduğunu söyleyen Şen, “Türkiye artık çift toplumlu bir ulus haline geldi. Türk çoğunluk ve Suriyeli azınlık. AB'nin de istediği, Suriyelilerin burada kalması karşılığında Türkiye’ye para vermek. O önerdikleri para da ancak leblebi çekirdek parası olarak tanımlanabilir.”
‘TÜRKİYE'NİN AB YOLUNDA KÜRT SORUNU İÇİN ADIM ATMALI’
"AB'ye tam üyelik yolunda Türkiye'nin yapması gerekenler var. Öncelikle Türk demokrasisinin tekrar sağlam temellere oturması lazım. Yargının yönlendirilmemesi, basın özgürlüğünün artması gerekiyor. Türkiye'nin Kürt sorununda da ciddi adımlar atması lazım. Bunlar Türkiye'nin büyük kamburları ve halledilmesi gerekiyor."
‘TÜRKİYE, AB'YE KARŞI KOZLARINI KULLANMALI’
Türkiye’nin AB'ye olan kozlarını kullanması gerektiğini belirten Şen, şöyle devam etti:
“2017 yılında AB' 2020-2026 yılı bütçelerini tanımlayacak. Eğer Türkiye'yi tam üye olarak kabul edecekse, bütçede Türkiye'nin tam üyeliği için ciddi bir para ayrılması gerekiyor. Eğer AB, bu konuda para ayırmazsa, artık Türkiye'nin, AB'ye yönelik elindeki bütün tavizlerini gözden geçirmesi lazım. Bunun başında da Gümrük Birliği ve geri kabul anlaşması var.”
‘VİZESİZ AVRUPA HAYALİ DAHA ÇOK UZUN SÜRECEK’
"AB'ye vizesiz seyahat için Türkiye'nin 72 şartı yerine getirmesi gerekiyor. Bunları Türkiye'nin Ekim 2016'ya kadar yapılması zor görünüyor. AB'nin Türkiye'ye yönelik vizeleri kaldırmayı planlandığını da düşünmüyorum. Zira AB, Türkleri ve Türkiye'deki Suriyeli sığınmacıları Avrupa'dan mümkün olduğunca uzak tutmak istiyor. Bu nedenle vizesiz Avrupa hayali daha çok uzun sürecek. Avrupa, vizesiz seyahat için Türkiye'nin üzerine daha çok baskı kuracak."