"Mesela, Mimar Sinan ülkücüdür. Niyazi Mısri, Mehmet Akif, Yahya Kemal ülkücüdür. 'Bir elime ayı, bir elime güneşi verseniz, davamdan dönmem' diyen hazreti Peygamber, birinci ülkücüdür. Çağ değiştiren Fatih, ülkücüdür. Askerlikte büyük bir savaş idare eden komutan ülkücüdür. Oğuz Kağan, Alparslan, Tuğrul Bey, Mustafa Kemal elbette ki ülkücüdür. Yönetişimsel olarak, devlet kuran, irade ortaya koyan, Anadolu'yu fetheden Süleyman Şah ülkücüdür. Arap kökenli olmasına rağmen, Arap edebiyatında esamesi okunmayan ama Türk edebiyatının büyük şairi Ahmed Haşim ülkücüdür. Akif'imizin 'Şarkın en sevgili sultanı' dediği Salahaddin-i Eyyubi ülkücüdür."
‘AZİZ SANCAR BUGÜNKÜ EN BÜYÜK ÜLKÜCÜDÜR’
Şehsuvaroğlu, ülkücülüğün ‘terkip’ (birleştirme) ve ‘tefrik’ (ayırma) gibi kabiliyetleri olduğunu vurgulayarak, tefrik konusunda, "Hak ile batılı ayırt etmesi lazım. Bu, bütün seçimlerde geçerlidir. Siyasi parti seçimleri de dahil. İnsanlık tarihinin her alanında ve her anında elzem olan bir meziyettir. Bu yoksa o millet batar" ifadelerini kullandı.
Terkip konusunda gönül diliyle dokunmanın önemine değinen Şehsuvaroğlu, "Yeryüzünde dokunup da değiştirilemeyecek insan yoktur. Mevlana'nın, Yunus'un dili dokunup değiştirmiştir. Dil zaten gönül demektir. Bu kalple bakıp da bizden kılmayacağı, Anadolu'da hiç kimse olmamıştır. Anadolu'da bulduğumuz Ermeniler, Rumlar, Balkanlar ve diğer coğrafyada bulduğumuz bütün milletler, bizim nizam-ı alem ülkümüze kanatlarını vermişlerdir" diye konuştu.
‘ULİS’İN BAKIŞI BENCE ÜLKÜCÜ SİNEMADIR’
"Ülkücü sinema deyince, Yunanlı yönetmen Theo Angelopoulos'un filmi akla gelmelidir. Theo'nun Bosna dramını en iyi anlatan filmi, 'Ulis'in Bakışı' bence ülkücü sinemadır. Ülkücü sinema olarak, sinema dili, sinematografi olarak, sisin içinden, görünmeyeni keşfeden ve seyirciye de sisin içinde, Sırp keskin nişancılarının ve onların cemselerinin bulunduğunu çok güzel anlatmıştır. Ölmekte olan taş medeniyetine, 'Yunanistan beş bin yıllık taştan ibarettir' diyerek eleştiri getiren ve sise bakarken Atina'daki tapınağı görmemizi, daha doğrusu hissetmemizi sağlayan Theo bir kahramandır."
Bosna dramını, Müslümanların layıkıyla yansıtamadığını savunan Şehsuvaroğlu, "Theo Angelopoulos, Yunan yönetmen yansıttı. Bu bakımdan Theo Angelopoulos'un filmi, ülkücü sinema diye benden önce söylenebilir" diye konuştu.
‘SİNEMADA ÜLKÜCÜLER KABA, NOBRAN OLARAK TAKDİM EDİLDİ’
Yazar Şehsuvaroğlu, otuz yıldır sinemada ülkücülerin kaba, nobran, ork-yaratık diye takdim edildiğini öne sürerek, "Haksızlık yapıldı. Sanki onları bir ana doğurmadı. Sanki onların hiç sevdiği olmadı. Fakat biz, sola bunu yapmadık. İki taraftan provokatörleri ortaya çıkarmanın yanında, vatan sevgisinde ve maziyle, kendi medeniyetiyle gençliğin buluşmasının yolunu açacak bir sinema dili yakaladık. Niyazi Mısri'nin aşk estetiğinde buluşmak, gerçek ülkücülüktür. Üstelik bu aşk estetiğini bir kesime de mal etmedik" dedi.