Ronn Torossian’ın Observer’da yayınlanan ‘Rusya ve Putin, halkla ilişkiler savaşını kazanıyor’ başlıklı makalesinde şu ifadelere yer verildi:
“Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2013’te Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı harekete geçmemesi için ABD’ye başarıyla baskı uygulaması ve Rusya’nın 2014’te Batı’nın büyük bir müdahalesiyle karşılaşmadan Kırım’ı kendine bağlaması, bize açıkça şunu gösteriyor: Medya ve halkla ilişkiler dünyasında Putin’e denk başka güçlü bir adam yok.
Bu görüşümü ilk kez yazdığımda, herkes yanılmış olmamı umuyordu. Ancak etrafımızda olup bitenlere bakınca acı gerçek ortaya çıkıyor. ABD eski SSCB’ye karşı durabilmeye pek hazırlıklı değil. ABD dama oynarken, Makyavelist deha satranç oynuyor.
‘RT’YE KARŞI KOPARILAN GÜRÜLTÜ’
ABD’nin, dünya genelinde uydu ve kablo üzerinden İngilizce yayın yapan devlet destekli Rus TV kanalı RT’ye (eski Russia Today) yönelik girişimleri büyük gürültü kopardı. Senatör John McCain’in ‘Uluslararası Liderlik Enstitüsü’nün üyelerinden David Kramer, bu hafta Washington Post gazetesinde, ‘Batı, Putin’in PR makinasına karşı atağa geçmeli’ başlıklı Rusya karşıtı bir tirat attı.
Sayın Kramer, önyargılarını ve cehaletini kullanarak düşmanlık yaratıp, kendini eleştirenleri susturmaya çalışıyor. Konuşmadan önce, iddialarının gerçek olup olmadığını bile kontrol etmiyor. Oysa söz kavgasında gerçekler büyük önem taşır. Özellikle de bu savaş çok zeki bir Rus rakibe karşı yürütülüyorsa.
Öte yandan RT Genel Yayın Yönetmeni Margarita Simonyan, Kramer’a yönelik nüktedan yanıtında şunları yazdı: “RT’nin Rusya devletine ait olmadığı göz önüne alınınca, varlıklarının ele geçirilmesi hayli yasadışı olacaktır. Ama gerçekleri ve yasallığı kim umursar ki? Konu RT’yi susturmak ve Rusya’yı cezalandırmaksa her şey uygundur. İronik biçimde, RT’nin faaliyetlerini sınırlama çağrısı, çoğulculuk ve demokrasi erdemlerini yücelten aynı taraftan geliyor. Ve şimdi kendi çizgilerinden farklı olan nadir bir sesi susturmak istiyorlar.”
Rusya propagandasının kolu ve Putin hükümetinin sözcüsü RT, ABD’ye Anayasa'nın birinci maddesi hakkında İngilizce ders veriyor. Bu durum, sıklıkla zalimlik, düşmanlarını hapse atmak ve antidemokratik uygulamalarını artırmakla suçlanan bir ülke için çok cesur bir adım. Aynı zamanda Rusya’nın halkla ilişkiler alanında olağanüstü yeteneklere sahip olduğunun da bir göstergesi.
RT’ye yönelik bu abartılı öfke, birçok farklı alanda devam ediyor. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry bile RT hakkında ‘propaganda megafonu’ ifadesini kullandı. Andrew Lack de ABD Eyaletleri Yayın Kurulu Başkanı görevindeyken, RT’yi, IŞİD ve Boko Haram’la birlikte ABD’ye yönelik ana propaganda tehditlerinden biri olarak tanımlamıştı.
Rus propagandasını işkence, tecavüz, din değiştirmeyenleri çarmıha germe ve düşmanlarının kafasını kesme gibi vahşetleriyle tanınan IŞİD ile kıyaslamak, en basit tabirle ikiyüzlülük. Bu hem sorumsuzluk ve düşüncesizlik hem de ABD’nin Rusya’dan gelen dış politika tehditlerine karşı hazırlıksızlık olduğunu gösteriyor.
(…)
Putin’in halkla ilişkiler mekanizmaları, ABD’nin propaganda makinasından tüm kademelerde daha üstün hale geldi. Kremlin destekli medya organları, internet yoluyla ya da Manhattan’daki billboardlar üzerinden ABD’li kitlelere Rusya’nın görüşlerini aktarıyor; ABD’lilerin Irak, Suriye ve Ukrayna gibi konularda ABD’nin politikalarına olan yaklaşımlarını etkiliyor.
(…)
Putin, PR alanında uzun zamandır ustalaştı. Eylül 2013’te bir ABD’li PR şirketinin yardımıyla New York Times gazetesi için makale kaleme alarak, ABD halkını ülkelerinin Suriye’ye askeri harekat düzenleme planına karşı çıkmaya çağırdı. Putin’in makalesi, Başkan Barack Obama’nın Suriye’de Esad rejimine karşı askeri harekata başlamadan önce diplomatik çabalar için beklenmesi çağırısında bulunduğu konuşmasından bir gün sonra yayınlandı. Putin, kendini Suriye’nin savunucusu ve demokrasi taraftarı olarak lanse ederken, Esad da Obama’nın ‘kırmızı çizgi’ uyarılarına rağmen iktidarda kaldı.
IŞİD’in Mısır’da düşen Rus yolcu uçağını kendisinin patlattığını duyurmasından sonra, eski KGB çalışanı (Putin) buna cevap verecektir. Rusya, planlarını uluslararası müzakerelerde onaylatmadan hayata geçirecek. Putin, önce harekete geçecek, daha sonra da IŞİD’in nasıl bir tehlike arz ettiğini ve özgür dünyanın IŞİD’den nasıl korunması gerektiğini anlatacak. IŞİD’in uğrayacağı yenilgi, Putin’in küresel siyasetteki yeni başarısı olarak görülecek.”
Obama ‘ABD İstisnacılığı’ idealinden uzaklaşmışken, Putin ise Rusya’nın idealleri konusunda net. Sovyetler Birliği’nin çöküşünü ’20. Yüzyılın en büyük jeopolitik felaketi’ olarak tanımladı ve dünya siyasetinde Rus hakimiyetini yeniden kurmak için elinden geleni yapacağına söz verdi.
Forbes tarafından 3 yıl üst üste dünyanın en güçlü erkeği seçilen Putin’in küresel medyadan ustaca yararlandığı şüphe götürmez bir gerçek.
Putin, her istediğini gururla ve cezalandırılmadan yapıyor. Obama kılıcını sallarken Rusya tank ve savaş uçaklarını gönderiyor. ABD kralı çıplakken, Putin üstsüz halde dört nala koşturuyor.
Umarız bir sonraki ABD başkanının, yeni PR kuralları hakkında bir bilgisi vardır.”