Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) AB Enstitüsü Direktörü Nilgün Arısan Eralp, pazar günü Brüksel'de gerçekleşecek olan ‘göçmen krizi’ konulu liderler zirvesinden çıkabilecek sonuçları değerlendirdi.
‘AB, BALKAN ÜLKELERİNE MALİ DESTEK VERMEYİ PLANLIYOR’
“Bu ülkelerin birçoğunu ‘güvenli ülke’ statüsünde. O nedenle AB, mültecileri rahatlıkla bu ülkelere geri yollayabilecek. Geri yollarken de böyle bir mali destek sağlama yükümlülüğü altına girecek."
Zirvede gündem gelmesi beklenen bir diğer başlık ise sınır güvenliği. Eralp, denetimlerin AB’nin sınır kontrol birimi olan Frontex ile birlikte daha sıkı yapılması konusunda anlaşma sağlanabileceğini söyledi. Bu konuda da Türkiye'ye sunulan plan ile benzerliğe dikkat çeken Eralp, Türkiye'nin de imzaladığı ancak henüz uygulamaya konulmayan geri kabul anlaşmasının birçok Balkan ülkesinde yürürlükte olduğunu belirterek, toplantıda bu konunun ise gündem gelmeyeceğini kaydetti.
‘SINIR GÜVENLİĞİ TEDBİRLERİ İŞE YARAMIYOR’
"Duvar örülmesi ya da sınırların kapatılması gibi uygulamalar sığınmacı akımını önlemiyor. Daha kalıcı bir çözüm bulunması lazım. AB de bunun farkında. Göçmen krizine neden olan temel sorun Suriye'deki savaş ve bu savaşı durdurmak için adım atılmıyor. Bu yüzden AB göçmenlerin gittiği ülkelere mali yardım yaparak, bir bölümünün Balkan ülkelerinde kalmasını sağlamaya çalışıyor. Nitelikli işgücüne sahip sığınmacılar ise AB ülkelerine kabul edilecek."
'AVRUPALILAR, RADİKAL SURİYELİ UNSURLARDAN KORKUYOR'
Eralp, Avrupalıların Suriyeli sığınmacıların toplumsal dokuya zarar vermesinden korktuğunu ifade etti.
İslamofobinin Avrupa'daki varlığına dikkat çeken Eralp, özellikle liderlerin kendi içlerindeki aşırı sağ unsurlardan da çekindiğini belirterek, Almanya'daki PEGIDA örneğini verdi ve “Avrupa Suriyeli göçmenler arasındaki bazı radikallerin toplumsal dokuyu bozacağını düşünüyor. Bu krizine çözüm getirilmezse, ortada kalan göçmenlerin radikalleşip tehlike teşkil etmesinden korkuyorlar" diye konuştu.
‘TÜRKİYE DE, AVRUPA DA YENİ GÖÇ DALGASINA HAZIR DEĞİL’
Eralp, Türkiye'deki Suriyelilerin durumuna da atıfta bulunarak, yeni bir göç dalgasına karşı uyardı.
Türkiye'deki sığınmacı kamplarının birçok ülkeye göre daha iyi nitelikte olduğunun altını çizen Eralp, Türkiye'ye gelen Suriyelilerin yüzde 85'inin bu kamplarda değil, çeşitli illerde yaşadığını da hatırlattı.
Avrupa ya da Balkan ülkelerinde olduğu gibi Türk kamuoyunun da Suriyelilere bakışının gitgide olumsuzlaştığını belirten Eralp şöyle konuştu:
"Türkiye'de yapılan son araştırmaya göre, halkın yüzde 85'i Suriyelilerin topluma entegre olamadığını söylüyor. Yüzde 60'ın üstündeki bir kesim de Suriyelilere daha katı davranılması gerektiğini düşünüyor. Hem halkın algısı açısından, hem de fiziki alt yapı açısından Türkiye de, Avrupa da yeni bir göç dalgasına hazır değil.”
TÜRKİYE'YE VAAT EDİLEN MALİ DESTEK GERÇEKLEŞECEK Mİ?
Türkiye'ye vaat edilen mali desteğin gerçekleşeceğinden endişe duyduğunu ifade eden Eralp, gerekçesini ise şu sözlerle aktardı:
"Türkiye'ye 3 milyar euro vadedildi. Bir defa bunun 1 milyar euro'su, adaylık statüsü nedeniyle Türkiye'nin AB üyeliğine hazırlanması için ayrılan fonlardan veriliyor. Türkiye de haklı olarak bunu kabul etmek istemiyor. Diyelim ki Türkiye bunu kabul etti, diğer 2 milyon euro'nun bütçenin hangi kaleminden verileceği belli değil."
Müzakere sürecine hız kazandırılacağı ve bazı fasılların açılacağı söylemlerini de hatırlatan Eralp, "Bunlar, birkaç üye devletin taahhüdü ile olabilecek bir durum değil, oybirliği gerekiyor" dedi. Eralp, vize serbestisinin gerçekleşmemesi durumunda ise göçmen krizinde AB ile işbirliği sürecinin çıkmaz yola gireceğini kaydetti.