Almanya Başbakanı Merkel, 18 Ekim Pazar günü İstanbul'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşecek. Merkel'in bir günlük çalışma ziyaretinde gündem terörle mücadele, Suriye'deki durum, sığınmacı krizi, Türkiye-Almanya ve Türkiye-AB ile ilişkiler olacak. Sığınmacılar konusunda AB Komisyonu iki aşamalı bir plan öneriyor. Planın ilk bölümünde mülteci krizinde Türkiye’nin desteklenmesi, ikinci bölümünde ise göçü önlemek için işbirliği öngörülüyor. Merkel ile yapılacak görüşmede de ağırlıklı olarak söz konusu plan üzerinde durulması bekleniyor.
CHP eski Milletvekili emekli büyükelçi Faruk Loğoğlu ile İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkan Yardımcısı Metin Çorabatır Almanya Başbakan'ı Merkel'in Türkiye ziyaretini Sputnik'e değerlendirdi.
LOĞOĞLU: ANA GÜNDEM SIĞINMACI, DİĞERLERİ GARNİTÜR
Loğoğlu'na göre Merkel, ağırlıklı olarak sığınmacılar konusunu görüşmek üzere Türkiye'ye geliyor. "Diğer bütün konular garnitür vazifesi görecek" diyen Loğoğlu, sırf sığınmacıları konuşmuş olmamak için gündemde bazı konuların daha olacağını söyledi.
Sığınmacılar konusunda Avrupa'nın özellikle de Almanya'nın gözünün çok korktuğunu ifade eden Loğoğlu, Almanya'da sınırlı sayıda sığınmacı alma kararının dahi hem siyasi çevrelerde hem de toplumda çok ağır tepkiler aldığını hatırlattı. "Hem Avrupa'nın ağır topu olma sıfatıyla hem en fazla mülteci alacağını ilan eden ülke olarak Merkel, gayet açık söylüyorum sığınmacılar konusunu Türkiye'nin başına yıkmak üzere Türkiye'ye geliyor" diyen Loğoğlu, "Neden böyle düşünüyorsunuz?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
" Çünkü Avrupa'nın sığınmacı alma kapasitesi var, ama yeteneği yok. Sığınmacı alma ve iradesi olmadığı için böyle düşünüyorum. Ayrıca bunu Türkiye'ye şu veya bu şekilde kabul ettirebileceklerini düşünüyorlar. Şu veya bu şekildenin içinde bir, önerilecek bir miktar para olacak. İki, şu gibi konular: Hazırlanacak yeni kamplar konusunda size yardımcı olacağız gibi. Bir üçüncü konu daha var. Türkiye geri kabul anlaşması imzaladı. Onun karşılığında sözde 2-3 yıl sonra yeni bir değerlendirmeye tabi olmak üzere uygulamaların bir vize muafiyeti almıştı. Bu geri kabul anlaşması doğrudan doğruya Suriyeli sığınmacılar veya Türkiye'nin bu konudaki tutumunu etkilemiyor, ama bir şekilde onu da gündeme getirecekler. Onu da başımıza kakacaklar, ileri sürecekler. Merkel Türkiye'yi sıkıştırmaya geliyor, sığınmacılar konusunu Türkiye'ye yıkmaya geliyor."
Merkel'in ziyaretinde Türkiye'ye para yardımı yaparız, AB ile ilgili belki şu faslı açarız gibi hafif bir meze tabağı sunacağını düşündüğünü de anlatan Loğoğlu, "Görüşmeden Türkiye'nin objektif anlamda çıkarları bakımında bir şey beklemeyelim. Merkel kendi çıkarı olmadığı sürece apar topar niye gelsin?" diye konuştu. Ancak Loğoğlu'nu göre görüşme sonrası Cumhurbaşkanı, Başbakan veya hükümet ‘Türkiye'ye şunu, bunu kabul ettirdi’ şeklinde bir algı yaratmaya da çalışacak.
‘YAPILMASI GEREKEN SURİYE'DE SİYASİ ÇÖZÜM BULMAK’
Öte yandan Loğoglu, sığınmacılar konusunu kaynağında kurutmak için bütün ilgili ülkelerin Suriye'de bir siyasi çözüm yani savaştan barışa yönelik bir politika değişikliği yapması gerektiğini de ifade etti.
İGAM Başkan Yardımcısı Çorabatır ise AB Komisyonu'nun eylem planının Erdoğan'a Brüksel ziyareti sırasında verildiğini, Erdoğan'ın da aldığını ifade ederek, bunun kendi başına bir gelişme olduğunu, iki tarafından ortak bir çözüm arayacağını vurguladı. AB'nin 1 milyar euro'luk katkısının da bir seferde Türkiye'ye taze para verme şeklinde olmadığının altını çizen Çorabatır, Merkel ile yapılacak görüşmelerde beklentilerinden birinin, bu paranın daha yükseltilmesi olduğunu söylüyor.
İkinci beklentinin işbirliği çerçevesinde daha fazla sığınmacı Avrupa'ya alınması olduğunu anlatan Çorabatır, sığınmacıların sayısı, mekanizmanın nasıl çalışacağı gibi konularda pazarlıklar yapılacağını düşünüyor:
"Türkiye büyük bir ihtimalle daha çok işbirliği, daha çok sorumluluk paylaşımı, hem parasal olarak hem de insanların alınması, daha çok insanın yerleştirilmesi konusunda taleplerini gündeme getirecektir. 'Sorunu birlikte çözmemiz gerekiyor' diyecek. Bunun da adı konulacak bu toplantılarda. Nasıl konulacak? Verilecek mali destekler, verilecek diğer yardımlar, yerleştirme programları, bunların hepsi konuşulacak.”
‘SONUÇ ÇIKMALI, AKSİ KİMSENİN YARARINA DEĞİL’
Merkel'in ziyaretinden Türkiye'yi rahatlatacak bir sonuç çıkmamasının kimsenin yararına olmadığını vurgulayan Çorabatır, şu ifadeleri kullandı:
"Çıkmaması demek Ege'den geçişlerin, tehlikeli geçişlerin devam etmesi demektir. Türkiye de rahatsız 2 milyon insan var, onların Türkiye'deki koşulları bir ölçüde onları bu tehlikeli yollara itiyor. Türkiye'de hem kendi içinde çözümler bulmak zorunda. Onun için desteğe ihtiyacı var. Sığınma sistemini güçlendirmeye ihtiyacı var. Burada bir ortak çıkar var. Türkiye'nin de aynı dili konuşarak alabildiğini alması lazım. Pazarlık edecek.”
‘İNSAN VE SIĞINMACI HAKLARI UNUTULMAMALI’
AB'nin sığınmacılar konusundaki önerilerinin taslak olduğunu da belirten Çorabatır, ortaya bunun tamamen dışında bambaşka bir metin de çıkabileceğini belirtti. Çorabatır, "Benim de derneğimin de görüşü ne çıkacaksa çıksın insan haklarına ve sığınmacı haklarına dayalı bir şeyin çıkması lazım. Onların insan olduğunu unutmamak lazım. Onlara o çerçevede yaklaşarak çözüm üretmek lazım" dedi.