Rus gazetecileri kabul eden Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, IŞİD'le mücadeleyi, Suriye'deki siyasi sürecin geleceğini, Kürt sorununu, Avrupa'ya göçmen akınını ve özellikle Batı'dan yükselen istifa çağrılarını değerlendirdi.
Suriye'deki kriz konusunda başından beri diyalogdan yana olduklarını dile getiren Esad, ülkesindeki krizin Irak işgaliyle tetiklendiğini belirtip, terörizmle mücadele edilmediği sürece hiçbir şeyin çözülemeyeceğini vurguladı.
Türkiye sınırında IŞİD'den arındırılmış bölgenin ise kabul edilemeyeceğini söyleyen Esad, "Türkiye sınırında terörist olmayacak diyorsak bu, onların diğer bölgelerde kalacağı anlamına geliyor. Terörizm her yerde yok edilmeli. Türkiye, Katar, Suudi Arabistan, Fransa, ABD ve teröristleri himaye eden diğer Batılı ülkeler, terörle mücadele edemezler. Aynı anda hem teröristlere karşı hem de onlarla birlikte olmak mümkün değil" ifadelerini kullandı.
Batı'da, kendisine ve hükümetine yönelik 'gayrı meşru' ve 'diktatör' ifadelerini temel alan propagandaya da son verilmesini isteyen, Suriyelilerin ordudan değil, terörden kaçtığının altını çizen Esad, Ukrayna darbesi esnasında Rusya lideri Vladimir Putin için kullanılan ifadeleri hatırlattı: "Batı medyası için başta 'dost' olan Putin, sonra 'düşman, Çar, Rus muhalefetini bastıran, gayri demokratik yollarla iktidara gelen diktatör' oldu. Batı'nın enformasyon savaşı budur."
'MOSKOVA-3'Ü BEKLİYORUZ'
Siyasi sürece yönelik tutumunuz ve iktidarı muhalif gruplarla paylaşıp birlikte çalışma olasılığına bakışınız nedir? Muhalefet, siz görevden ayrılmadığınız takdirde, Suriye'de siyasi sürecin işlemesinin mümkün olmayacağını ifade ediyor. Suriye'de çatışmalar devam ederken, siyasi reformların gerçekleşmesi mümkün mü?
Suriye, Irak ve genel olarak bölgede terörizmin yayılması koşullarında başarının elde edilmesi ve uzlaşıya varılması için diyalog sürdürülmeli. Ancak bu, kan aktığı ve insanların kendini tam güvende hissetmediği sürece mümkün değil. Siyasi ve ekonomik konularda, bilim ve sağlık konularında veya diğer herhangi bir konuda siyasi parti ve güçlerle anlaşmaya vardık diyelim. Bu durumda Suriye vatandaşı için öncelikli konu güvenlikse, bu anlaşmayı nasıl uygulayacağız?
'IŞİD'İ DEĞİL, TERÖRİZMİ YENMEMİZ GEREKİYOR'
İktidar paylaşımına gelince, başından beri, bunu kabul eden muhalefetin bir kısmıyla bu paylaşımı gerçekleştirdik. Birkaç yıl önce bazı muhalifler hükümete girdi. İktidar paylaşımının Anayasa ve seçimlerle düzenlenmesine rağmen, ileriye dönük adım atmak için iktidarı paylaşma kararı aldık. Bu muhaliflerin halkı temsil oranını da göz ardı ettik.
'BATI BİR GÖZÜYLE AĞLIYOR, DİĞERİYLE NİŞAN ALIYOR'
'MESELE GÖÇMENLERİ KABUL EDİP ETMEMEK DEĞİL'
Batı, Suriye'deki olaylar için önce 'barışçıl protestolar', sonra 'ılımlı muhalefetin gösterileri' dedi, şimdi de IŞİD ve El Nusra teröründen bahsediyorlar. Ancak yine de Suriye hükümetini, 'Suriye rejimini' ve Suriye Devlet Başkanı'nı suçluyorlar. Bu propaganda politikası devam ettiği sürece daha fazla göçmene ev sahipliği yapmak zorunda kalacaklar. Mesele, Avrupa'nın göçmenleri kabul edip etmemesi değil, sorunun temel sebeplerinin ortadan kaldırılmasıdır. Eğer göçmenlerin kaderi Avrupalıları endişelendiriyorsa, teröristlere desteklerini kessinler. Bu konuda görüşümüz bu. Bu sorunun özü bu."
'TERÖRİZME KARŞI BİRLEŞMELİYİZ'
Suriye iç muhalefetinin hükümetle işbirliği içinde olması ve bu mücadelede size yardımcı olması için ne yapması gerekiyor? Çünkü yardım etmek istediklerini dile getiriyorlar.
'MOSKOVA'DAKİ GÖRÜŞMEYİ DESTEKLİYORUZ'
Moskova-3 ve Cenevre-3'e gelince, sizce bu görüşmeler Suriye için umut verici bir yol mu?
'TAHRAN'IN YARDIMI, SURİYE'NİN YILMAZLIĞINA HİZMET EDİYOR'
İran'ın nükleer sorunu çözüme kavuşturulduktan sonra Tahran'ın bölge işlerinde daha aktif rol alacağı ortada. Bu bağlamda, Suriye'de çözüme ilişkin İran'ın son girişimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Tahran'ın desteği sizin için ne kadar önemli? Askeri veya diğer yardımları var mı?
'MISIR, SURİYE'DE YAŞANANLARIN FARKINDA'
Güvenlik ve terörizmle mücadele alanında Kahire ile koordinasyondan söz etmiştiniz. İki ülkenin, terörizme karşı mücadelede, barikatların aynı tarafında bulunduğunu söylemiştiniz. Bazı muhalif güçlerin buluştuğu Kahire ile ilişkileriniz nasıl? Temaslarınız doğrudan mı yapılıyor, yoksa Rusya aracılığıyla mı?
'TÜRKİYE SİLAH VE PARA GÖNDERİYOR'
Ülkenin kuzeyinde Türkiye sınırında, IŞİD'den arındırılmış bölgenin oluşturulması fikrine nasıl bakıyorsunuz? Bu bağlamda Batı'nın El Nusra gibi terör örgütleri ve radikal gruplarla dolaylı işbirliği hakkında ne düşünüyorsunuz? IŞİD'e karşı mücadelede, kimlerle işbirliğine gitmeye hazırsınız?
El Nusra ve IŞİD, güçlenmelerini Batı'nın himayesine borçlu. Batı, terörizmi, her an kolundan çıkararak kullanabileceği bir koz olarak görüyor. Bugün IŞİD'e karşı El Nusra'yı kullanmak istiyorlar, çünkü IŞİD kontrollerinden çıktı. Ancak bu, IŞİD'i yok etmek istedikleri anlamına gelmez. İsteselerdi, bunu yapabilirlerdi. Bizim için IŞİD, Nusra ve sivilleri öldüren diğer benzer silahlı gruplar, teröristtir.
Kiminle diyalog yapılacak? Bu çok önemli bir soru. Başından beri, terörist tehdidi azaltacak ve istikrara yol açacak her türlü diyaloga hazır olduğumuzu dile getirdik. Elbette bu siyasi güçleri de ilgilendiriyor. Bazı silahlı gruplarla diyalog yürüttük ve anlaşmalara vardık. Bu anlaşmalar sayesinde sorunlu bölgelere barış geldi. Diğer yerlerde militanlar Suriye ordusuna katıldı. Onlar diğerleriyle birlikte savaşıyor ve canlarını vatan için feda ediyorlar. Yani IŞİD, Nusra ve benzerleri dışında herkesle diyalog yürütüyoruz. Nedeni basit, bu örgütler terör ideolojisine dayanıyor. Devlete karşı çıkan örgütler değil bunlar. Hayır. Onlar, terörizm fikirleriyle besleniyor. Bu yüzden onlarla diyalog, hiçbir sonuç vermez. Onlara karşı mücadele edilmeli, yok edilinceye kadar savaşmalı. Onlarla hiçbir diyalog mümkün değil."
'TERÖRİZM AKREP GİBİDİR, CEBİNE KOYARSAN SENİ DE SOKAR'
Bölgesel ortaklara gelince, teröristlere karşı hangi ülkelerle işbirliğine hazırsınız?
'BUGÜN ÜLKEMİZİ KORUMA İRADESİ ESKİSİNDEN DAHA GÜÇLÜ'
Suriye ordusunun durumu nedir? Ülkenin silahlı kuvvetleri, 4 yıldan fazla bir süredir savaşıyor. Tükendiler mi, güçlendiler mi? Etkinliklerini artırmak için rezervleri var mı? Bir diğer önemli soru: Eski rakiplerinizin, tarafınıza geçip ordu saflarında savaştığını söylediniz. Sayıları nedir ve radikal gruplara karşı ne kadar yardımcı oluyorlar?
'GÜÇLÜ İRADEMİZİ GÖREN MİLİTANLAR ORDUYA KATILDI'
Soruyu, 'ordu zayıfladı, mı güçlendi mi' şeklinde sormak doğru değil. Halk desteği, orduyu gönüllülerle temin ediyor. Rezerv var mı, sorusuna gelince; elbette var. Eğer ordunun rezervi olmazsa bu oldukça zor savaşa 4,5 yıl boyunca dayanmak mümkün olmazdı. Özellikle de bugünkü düşmanımız sınırsız insan kaynaklarına sahipse. Suriye'de 80-90'dan fazla ülkeden terörist savaşıyor, yani düşman çeşitli ülkelerde milyonların desteğini alıyor. Bu ülkeler, teröristlerin saflarında savaşsınlar diye insanlarını buraya gönderiyor.
Orduya gelince, rezervlerimiz öncelikle yurt içinden. Bu sayede ülkemizi korumaya devam ediyoruz. Ayrıca inatçıyız, çünkü rezervler insan kaynaklarıyla kısıtlı değil, ayrıca irade de demek. Bugün savaşmak ve ülkemizi teröristlere karşı korumak iradesi eskisinden daha güçlü. Bu durum, daha önce devlete karşı savaşan bazı militanların hata yaptıklarını anlayarak devlete katılmaya karar vermesine yol açtı. Şimdi orduyla birlikte savaşıyorlar, bazıları silahlı kuvvetlere katıldı, diğerleri ellerinde silahla Suriye'nin çeşitli noktalarında orduyla birlikte hareket ediyor."
'YABANCI BİR DEVLETİ TOPLUMA DAYATAMAZSINIZ'
Rusya, 20 yıldır terörizme karşı mücadele ediyor. Terörizmi farklı tezahürlerde görüyoruz. Ancak şimdi dünya tamamen yeni bir modelle karşılaştı: IŞİD, ele geçirdiği topraklarda mahkemelerini, idarelerini kuruyor, kendi parasını çıkarıyor. Yani bir nevi resmi devlet özellikleri ortaya çıkıyor. Muhtemelen bu, çeşitli ülkelerin vatandaşlarını cezbediyor. Kiminle savaştığınızı bize söyleyebilir misiniz? Bu, büyük bir terörist grup mu, yoksa bölge ve dünya sınırlarını radikal şekilde değiştirme niyetinde olan yeni bir devlet mi? IŞİD şu anda nedir?
'RUSYA'DAKİ ÖRGÜTLER, RUS TOPLUMUNU YANSITMIYOR'
Ülkemizdeki terör örgütleri, toplumumuzun karakterini yansıtmıyor. Rusya'da terör örgütleri var, ama onlar Rus toplumunun yansıması değil, toplumun çeşitliliği ve açıklığıyla hiçbir ortak yanı yok. Bu nedenle paralarını pullarını çıkarmaya, pasaportlarını dağıtmaya veya diğer devlet özelliklerini edinmeye çalışmaları, devlete sahip oldukları anlamına gelmez. Birincisi, halkla ortak hiçbir yanları yok. İkincisi, işgal ettikleri topraklarda yaşayan insanlar ya gerçek ülkelerine, vatanlarına kaçıyor ya da elinde silahla onlara karşı savaşıyor. Çok az kısmı, onların yalanına inanıyor.
'IŞİD, BATI'NIN KURDUĞU SİYASİ ÖRGÜTLERİN ÜÇÜNCÜ DALGASI'
IŞİD elbette devlet değil, terör örgütüdür. Onlar kim? Onlar, zehirli ideolojiyi yaymak için Batı'nın kurduğu siyasi örgütlerin üçüncü dalgasıdır. Siyasi amaçlar güdüyorlar. Geçen yüzyılın başlarındaki ilk dalgayla Müslüman Kardeşler ortaya çıktı, ikinci dalgayla Afganistan'da SSCB'ye karşı savaşan El Kaide. Üçüncü dalga, IŞİD, Nusra ve diğer benzer örgütlerdir. IŞİD ve diğer gruplar nedir? Batı'nın aşırılık projesidir."
'KÜRTLER SURİYE TOPLUMUNUN BİR PARÇASI'
Suriye krizinin başlamasıyla Kürt sorunu hakkında tartışmalar da arttı. Şam, daha önce Kürt azınlığa yönelik politikası nedeniyle eleştiriliyordu, ancak şimdi bazı yerlerde IŞİD'e karşı çatışmalarda Kürt birlikler neredeyse müttefikiniz oldu. Bu konuda net konumunuz nedir? Kürtler sizin için ne anlama geliyor, siz Kürtler için ne anlama geliyorsunuz?
Kürtler, Suriye toplumunun bir parçasıdır, yabancı değil. Tıpkı Araplar, Çerkezler, Ermeniler ve ezelden beri Suriye'de var olan diğer uluslar ve mezhepler gibi bu topraklarda yaşıyorlar. Bazılarının bu bölgeye ne zaman geldiği meçhul. Bu bileşenler olmadan Suriye'de yekpare toplumun varlığı mümkün değil. Kürtler, müttefikimiz mi? Hayır, onlar vatansever. Ayrıca genelleme yapmak doğru değil: Suriye toplumunun diğer tüm bileşenleri gibi Kürtler de çeşitli akımlar tarafından temsil ediliyor, sağ veya sol olsun çeşitli partilere üye, çeşitli aşiretlerde yer alıyorlar ve diğer özelliklere göre ayırt edilebilir. Yani bir bütün olarak Kürtlerden bahsedersek yanlış olur.
'IŞİD'İN İŞİNİ BİTİRDİKTEN SONRA, KÜRTLERİN TALEPLERİNİ TARTIŞABİLİRİZ'
Bu yüzden diyorum ki, biz şimdi Kürtler ve toplumun diğer bileşenleriyle teröristlere karşı birleştik. IŞİD'e karşı birleşmek zorundayız. IŞİD, Nusra ve diğer teröristlerin işini bitirdikten sonra Kürtlerin ve bazı Kürt partilerin taleplerini ulusal formatta tartışabiliriz. Bu anlamda, tek bir Suriye devleti ve halkı çerçevesinde kaldığı, terörizmle mücadele ruhuna, ülkemizin etnik, ulusal, dini ve mezhepsel çeşitliliğine uygun olduğu sürece hiçbir yasak konu yok."
'ÜLKEMİZİ KORUMAK BİZİM DOĞAL GÖREVİMİZ'
Suriye'deki bazı Kürt güçleri, Anayasa'nın değişmesini, ülkenin kuzeyinde özerk Kürt devletinin kurulması dahil yerel yönetimin oluşturulmasını talep ediyor. Kürtlerin IŞİD'e karşı oldukça başarılı olduğu sırada, ilgili açıklamalar da daha sık dile getiriliyor. Bu açıklamalara katılıyor musunuz? Kürtler böyle bir teşekkür bekliyor mu?
"Ülkemizi koruduğumuz zaman teşekkür beklemeyiz, çünkü bu bizim doğal görevimiz. Eğer birileri şükran hakkettiyse bu, vatanını koruyan her bir Suriye vatandaşıdır. Ancak vatanı korumanın bir görev olduğunu düşünüyorum. Görevini yerine getirdiği zaman teşekkür beklemezsin. Suriye Anayasası'na gelince… Örneğin siz, Rusya'da anayasayı değiştirmek ve idari bölünmeyi yeniden yapmak veya bazı bölgelere diğerlerden farklı yetkiler vermek isterseniz, tüm bunlar devlet başkanı veya hükümetin yetkisi dışında, Anayasa'nın yetkisindedir. Devlet Başkanı ve hükümet Anayasa'ya sahip değil. Anayasa tüm halka ait. Yani Anayasa'da yapılacak her bir değişiklik ulusal diyalogu gerektiriyor.
'ÖNCE SURİYE HALKINI İKNA ETSİNLER'
Daha önce de dediğim gibi, eğer Suriye'nin birliğini, vatandaşların özgürlüğünü ve ulusal çeşitliliği etkilemiyorsa bu taleplere karşı değiliz. Eğer bazı tarafların, grupların veya toplum tabakalarının talepleri varsa, bu talepler ulusal çerçeve içinde olmalı, Suriye'nin diğer güçleriyle diyalog formatı içinde olmalı. Suriye halkı federalleşme, adem-i merkeziyetçilik, özerklik veya siyasi rejim değişikliğiyle ilgili bu tür adım atmaya karar verirse, ulusal uzlaşı olursa, Anayasa'ya değişiklikler girilir ve referandum yapılır. Bu nedenle söz konusu gruplar, Suriye halkını ikna etmeli, çünkü girişimleri, devletle değil halkla diyalogdur. Suriye halkı belli bir yönde hareket etmeye karar verirse, biz de elbette bunu kabul ederiz."
'ABD'YLE HİÇBİR KOORDİNASYON YOK'
ABD yönetimindeki uluslararası koalisyon bir yıldan fazla bir süredir Suriye'de hava saldırıları düzenliyor. Üstelik bunu, Suriye hava kuvvetlerinin IŞİD'i vurduğu bölgede yapıyor. Buna rağmen koalisyon ve Suriye uçakları arasında tek bir çatışma yaşanmadı. IŞİD'e karşı savaşta, hükümetinizle koalisyon arasında doğrudan veya dolaylı koordinasyon var mı?
'ABD İÇİN SURİYE İLE İŞBİRLİĞİ, İTİRAF ANLAMINA GELİR'
Onlara göre, muhtemelen Suriye ordusuyla işbirliği, IŞİD'e karşı etkili olduğumuzun itirafı olabilir. Maalesef, bu duruş ABD idaresinin ileriyi görememesini ve inatçılığını yansıtıyor. Yani dolaylı koordinasyon bile yok mu? Örneğin Kürtler üzerinden? ABD'nin Kürtlerle işbirliği yaptığını biliyoruz, Kürtler ise Suriye hükümetiyle temas halinde. Iraklılar dahil hiçbir üçüncü taraf yok. Eskiden Irak üzerinden yapılan hava saldırıları hakkında bize önceden bilgi verirlerdi. Ancak o zamanlardan beri onlarla bağlantı kurmadık, üçüncü ülkeler üzerinden mesaj göndermedik birbirimize."
'MİLYONLARIN KADERİ 2 KİŞİ ARASINDAKİ GÜVENE BAĞLANAMAZ'
Batı'da yaşadınız ve bir süre Batılı yöneticilerle birlikte oldunuz. Bu yöneticiler, kriz başladığı andan devrilmenizi isteyen silahlı grupları destekliyor. Yine aynı liderlerle çalışmak ve el sıkışmak zorunda kalırsanız ne hissedeceksiniz? Onlara yine güvenebilecek misiniz?
'TERÖRLE MÜCADELEDE ASKERİ GÜCE ODAKLANMALIYIZ'
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, IŞİD'e karşı mücadele için bölgesel koalisyonun oluşturulması çağrısında bulundu. Arap yetkililerin son Moskova ziyaretleri bu bağlamda olabilir. Ancak Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, bunun için mucizeye ihtiyaç var, dedi. Şam'ın görüşüne göre, söz konusu güvenlik alanında Ürdün, Türkiye ve Suudi Arabistan hükümetleriyle koordinasyon gerekli. Böyle bir koalisyon hakkında ne düşünüyorsunuz? Eylemlerinizi bu ülkelerle birleştirmeye hazır mısınız?
'MÜTTEFİK DÜŞMANA, DÜŞMAN MÜTTEFİKE DÖNÜŞEBİLİR'
Bir kez daha altını çiziyorum: Eğer bu ülkeler doğru konuma dönmeye karar verirse, akılları başlarına gelirse ve ortak iyilik için terörizme karşı mücadele edeceklerse elbette biz bunu kabul eder, onlarla işbirliği yaparız. Diğer ülkelerle de aynı şekilde. Sorun kararlılıkla ilgili değil, geçmişin kategorileriyle düşünmemizle de ilgili değil, çünkü siyasi ilişkiler sıkça değişir, kötü olabilir ve iyiye dönüşebilir, müttefik düşmana, düşman ise müttefike dönüşebilir ve bu normaldir. Kim olursa olsun terörizme karşı onunla işbirliği yaparız."
'SURİYE'Yİ TERK EDEN HER İNSAN VATAN İÇİN BÜYÜK BİR KAYIP'
Suriye'yi terk etmek zorunda kalan insanlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Onlara gelecekte seçmenler gözüyle bakıyor musunuz ve sizce Suriye'ye geri dönecekler mi? Bir diğer soru, sizce mülteci akınında Avrupa'nın suçu var mı?
'AVRUPA'NIN REZİL ÇİFTE STANDARDI KABUL EDİLEMEZ'
'SURİYE'DE YAŞANANLAR, UKRAYNA'DA YAŞANANLARA BENZİYOR'
Hem elinde silahla hükümete karşı savaşanlar hem de siyasi muhalifler, ülkede barışın tek şartının sizin siyaseti ve başkanlık görevini bırakmanız olduğunda ısrar ediyor. Devlet Başkanı ve bir vatandaş olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz? Gerektiğini hissederseniz gitmeye hazır mısınız?
'DEVLET BAŞKANI ABD'NİN KARARIYLA GİTMEZ'
'Devlet Başkanı giderse işler iyiye gider', diyorlar, ancak bu aslında ne demek? Batı için Devlet Başkanı görevinde kaldığı sürece terörizme desteklerini sürdürecekler anlamına geliyor. Çünkü Suriye, Rusya ve diğer ülkelerde sözde rejimlerin devrilmesi prensibine uyuyorlar. Çünkü Batı, ortak ve egemen ülkeleri kabul etmiyor. Rusya'dan, Suriye'den, İran'dan istedikleri ne? Hepsi, egemen devlet. Bir kişiyi kaldırıp yerine, vatanının değil bu ülkelerin çıkarlarını güdecek başkasını koymak isterlerdi. Devlet Başkanı, halkın onayıyla, seçim yoluyla göreve gelir ve giderse de ABD, BMGK, Cenevre konferansı veya Cenevre bildirgesi kararıyla değil, halkın talebiyle gider. Eğer halk kalmasını isterse devlet başkanı kalır, aksi takdirde derhal gitmesi gerekiyor. Bu konuda ilkesel duruşum bu."
'IRAK İŞGALİ, SURİYE KRİZİNİN İLK KIRILMA NOKTASIYDI'
Savaş, 4 yıldan fazla bir süredir devam ediyor. Muhtemelen geçmişe bakarak sıkça analiz ediyorsunuzdur. Savaşın kaçınılamaz olduğunu anladığınız kırılma anı neydi? Bu savaş mekanizmasını kim harekete geçirdi? Washington'un etkisi mi, komşu ülkeler mi, yoksa sizin hatalarınız mı? Pişmanlık duyduğunuz hatalarınız var mı ve geçmişe dönebilseydiniz düzeltir miydiniz onları?
'SUUDİ ARABİSTAN'DAN NEDEN 'DEVRİM' OLMUYOR?'
İkinci önemli kırılma anı, Batı'nın 1980'li yıllarda Afganistan'da ‘özgürlük savaşçıları' dedikleri teröristlere resmi destek sağlaması oldu. Sonra Irak'ta, 2006'da ABD'nin himayesi altında IŞİD ortaya çıktı ve Washington hiçbir şekilde bu örgüte karşı mücadele etmedi. Tüm bu faktörler toplamda, Batı'nın desteğinde, başta Katar ve Suudi Arabistan Körfez ülkelerinin finansmanıyla, Türkiye'nin lojistik desteğiyle ayaklanmaların başlaması için koşullar yarattı. Özellikle de Erdoğan'ın Müslüman Kardeşler'den olduğu ve Suriye, Mısır ve Irak'ta durum değişirse yeni saltanatın kurulacağına inandığı dikkate alınırsa. Osmanlı değil, Müslüman Kardeşler'e ait bir saltanat. Erdoğan'ın yönetiminde Atlas'tan Akdeniz'e kadar yayılacak bir saltanat. Tüm bu faktörler, bölgeyi bugünkü duruma getirdi. Bir kez daha altını çiziyorum, hatalarımız ve başarısızlıklarımız oldu, ancak bunlar gerekçe değil. Aksi halde devrimler neden demokrasinin ne olduğunu bilmeyen Suudi Arabistan gibi Körfez ülkelerinde olmuyor?"