Erdoğan'ın burada yaptığı konuşamdan satır başları şöyle:
'ŞEHİTLER KERVANINA KATILDILAR'
"Dağlıca'da kaybettiğimiz 16 askerimiz ve Iğdır'da yitirdiğimiz 13 polisimiz, Türkiye'nin bölücü terörle mücadelesinde verdiği şehitler kervanına katıldılar. Ay yıldızlı bayrağımızı dalgalandırmanın, istiklal marşımızı okuyabilmenin, özgürlüğümüzü muhafaza etmenin bedelini ödemeye devam ediyoruz. Şairin dediği gibi "bu ülkede şehitler tepesi hiç boş kalmadı", öyle anlaşılıyor ki boş da kalmayacak."
"Tayyip Erdoğan fanidir. Ama bu ülke, bu devlet bizden sonraki nesillere de lazımdır. Yarın bizler toprak olup gittiğimizde, çocuklarımıza torunlarımıza güçlü bir ülke bırakmak hepimizin en başta gelen görevi değil midir? Unutulmamalıdır ki söylenen her söz, tutum, tarihe atılan bir imzadır. Geçmişteki yanlışlarıyla, hatalarıyla, gafletleriyle, ihanetleriyle ülkemizin bugününe etki yapmış olan herkes bu kıstaslarla değerlendirilmektedir. "Erdoğan kaybetsin de Türkiye ne olursa olsun" gibi bir akıl tutulmasına kapılanların olduğunu görüyoruz. Şahsen ben yaptığım her şeyin hesabını bu dünyada milletime, ebedi dünyada rabbime vermeye hazırım. İşte şimdi önümüzde 1 Kasım var. Milletimiz inanıyorum ki bütün bu olanların hesabını birilerine soracaktır. Diğer zamanlarda, hele terör gibi hayati meselede ihtiyacımız olan birliktir, beraberliktir."
"Şu ana kadar örgüte yurt içinde ve yurtdışında çok ciddi zararlar verildi. Son gelişmeler de onun paniğidir. Örgütün verdiği kayıplar binlerle ifade ediliyor. Güvenlik güçlerimizin ve adalet teşkilatımızın çalışmalarıyla bu yapı da çökertilecektir. Şehitlerimizin acıları yüreklerimizi dağladığı kadar, bize çok büyük bir güç de veriyor."
'BİR SUÇLU ARANACAKSA, BAKILACAK OLAN YER ANKARA DEĞİL, KANDİL'DİR'
"Şahsım başta olmak üzere hükümet de devlet de yıllardır baskının değil yaşatmanın mücadelesini verdik. Özgürlüğün öldürmenin değil yaşatmanın mücadelesini verdik. Bunun için yaptıklarımız ortada. Bu ülkenin ayağa kalkması için neler yaptıklarımız ortada. Şayet bugün ortaya çıkan tablo için bir suçlu aranacaksa, bakılacak olan yer Ankara değil, Kandil'dir. Sorumlular hükümette değil, örgütün yönetiminde ve tercihlerini demokrasiden yana kullanamayan onların güdümündeki partide aranmalıdır."
'SEN NASIL MEDYASIN?'
"Bir TV programında bana birlikte mülakatı yaptığımız arkadaşımız, 400 vekille ilgili soru soruyor, ben kendilerine taa 7 haziran seçimleri öncesinde Kırşehir'de yaptığımız törende "400 vekili alacak bir partiyle yeni Türkiye kurulabilir" diyorum. Ve hemen tweetler başlıyor. Basında amiral gemisi olduğunu söyleyenler bu konuda başlıyor. Yani 400 vekil alsaydınız Dağlıca olmayacak mıydı diyor. Bu kadar hedef saptırma olabilir mi? Sen nasıl medyasın? Ondan sonra 10 dakika geçiyor, kaldırıyor. Ama önce zehri atıyor. Virüsü salıyor. Bu nasıl bir medyada dürüstlüktür. Ondan sonra kalk, e biz aramızda toplantıyı yaptığımız zaman medyada dürüstlük ilkeleri değişmez. Nasıl dürüstlükse?"