Müzakerelerde kritik bir dönemece girilirken, son gelişmeleri Sputnik’e değerlendiren (Türkiye’nin tanımadığı) Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Yannis Kasulidis Sputnik'e verdiği özel röportajda, tarafları birbirinden ayıran mesafenin giderek kapandığı bilgisini verirken, oluşturucu eyalete dayalı federal sistemin kapıda olduğunu, Kıbrıs için SSCB-Rusya Federasyonu geçiş modelinin öndürüldüğünü, adadaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için çözümün bulunduğunu söyledi.
Deneyimli diplomat, doğalgaz konusunda şimdilik Türkiye ile işbirliği perspektifine kapıyı kapalı tutarken, Ada’da garantilere ihtiyaç olmadığı görüşünü dile getirdi. Kasulidis ayrıca, bazı güçlerin geçmişte Güney Kıbrıs’ın Rusya ile olan ilişkilerini sarsmaya çalıştığını da ifade etti.
‘KIBRIS'TA İKİ TARAFI AYIRAN MESAFE KAPANIYOR’
İşte Kasulidis’in, Sputnik’in sorularına verdiği yanıtlar:
Kıbrıs sorununa hakim olan yeni atmosferle başlamak istiyorum. Siz yeni gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Ufukta barış olasılığı var mı?
Bu adadaki gelecek tüm Kıbrıslılara aittir. Bu gelecek yabancı ülkelerin güdümünde olamaz. Bunları göz önünde bulundurarak yeni bir sürece girdik. Başkan Anastasiadis ile Mustafa Akıncı arasında eskilere dayanan dostluk sayesinde de Kıbrıs'ta çözüme yönelik olarak çok iyi bir atmosfer oluşmuş oldu. Devamında gerçekleştirilen ilk temaslarda kayda değer mesafe kat edildi. Bana bu şekilde bazı önemli meseleler bir karar bağlanabildi mi şeklinde bir soru yöneltebilirsiniz. Size şunu hatırlatmak isterim. Yeni süreçte iki tarafı birbirinden ayıran mesafe giderek azalmaktadır. En nihayetindeyse karara bağlanmayan hususlar al-ver süreci ile bizleri bir sonuca götürecektir.
‘KIBRIS'TA OLUŞTURUCU EYALETLERE DAYALI BİR FEDERASYON KURULACAK’
Bu umutlu atmosfere rağmen bazı önemli sorunlar gündemdeki yerini koruyor. İki taraf da sorunun bazı önemli kıstaslarını farklı şekilde yorumlamaya devam ediyorlar. Örneğin kurucu devlet terimi noktasında farklı duruşlar söz konusu…
Kanaatimce bugüne dek bu sorunlar müzakerelerin önündeki en büyük engeldi. Ancak 11 Şubat 2014'te açıklanan Ortak Metin temelinde bu sorunlar yapıcı bir şekilde aşıldı. Bu metin referandumlar sonrasında Kıbrıs Halkının adadaki yeni durumu onaylanacağı karara bağlandı. Yeni süreçte adada iki oluşturucu eyalet ve bir federal hükümet var olacak.
‘KIBRIS DEVLETİ KENDİNİ FESHETMEYECEK’
Kıbrıs sorununu yakından takip etmeyen bir yabancı bize şu soruları sorabilir: Çözümden sonra Kıbrıs Cumhuriyeti'ni ne türlü gelişmeler bekliyor? 1960 Cumhuriyeti kendini feshedecek mi? Bu sorulara yanıtınız ne olacak?
Sovyetler Birliği tarihe karışıp yerine Rusya Federasyonu kurulduğunda ne oldu? Rusya İmparatorluğu'nun yerine Sovyetler Birliği tesis edildiğinde ne oldu? Devletler kaybolmaz. Devletler yeni durumlara adapte olur, evirilirler.
Tam bu noktada Kıbrıs Türk toplumunun önemli bir kesimi için kayda değer bir sorun doğuyor. Kıbrıslı Türkler şunu soruyor: 'Acaca Kıbrıslı Rumların perspektifinin arka planında bizleri Kıbrıs Cumhuriyeti'ne yamalama hedefi mi var?
Çözümden sonra Kıbrıs'ta yeni bir durum oluşacak. Ada’da bir federasyon tesis edilecek. Kıbrıs Cumhuriyeti federal bir yapıya sahip değil. Kıbrıs Cumhuriyeti üniter bir devlettir. Referandumda yeni bir Anayasa oylanacak. Fransa'yı örnek olarak alacak olursak orada 5. cumhuriyetin kurulmuş olduğunu görürüz. Bu Fransız Devleti'nin kendini feshetmiş olduğu, ya da 19.yy ya da 20.yy'dan sonra yeni bir Fransız Devleti'nin kurulmuş olduğu anlamına gelmez. Fransız Devleti hep var olmuştur.
‘HEDEFİMİZ ASİMİLASON DEĞİL’
Anladığım kadarıyla sizin üstünde durduğunuz mesele yönetimsel değişiklik..
Zamanla yönetim şekliyle beraber, devletin yapısı ve Anayasası da değişmiştir. Ama her halükarda bir toplumun diğerine kendi iradesini empoze edici bir yapı kurmak hedefimiz değildir. Hedefimiz Kıbrıs Türk toplumun Kıbrıs Rum çoğunluğu içerisinde asimile etmek değildir. Samimi bir ‘güç ve yetki paylaşımı’ tek hedefimizdir. Her halükarda ayrı referandumlar yeni yapıya meşrutiyet kazandıracaklardır.
‘MÜLKİYET KONUSU İÇİN SİHİRLİ DEĞNEĞİMİZ YOK’
Röportajımızı gerçekleştirdiğimiz sırada iki lider mülkiyet konusunu masaya yatırıyor. Bu konudaki sorun ve engeller sizce nasıl aşılabilir?
Mülkiyet konusunda kişisel haklar tanınmış ve müzakereler bu temelde başlamakta. Öte yandan, 41 yıl boyunca, farklı idareler altında, ayrı biçimde karşı karşıya kalmış olduğumuz bazı gerçeklikler de söz konusudur. Bununla beraber Avrupa hukuku ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları yol göstericimiz olacaktır. Her durumda mülkiyet meselesini kökten halledecek bir sihirli değneğimiz yok. Kişisel olarak bu konunun toplum hayatımızda büyük galeyana sebep olacağını düşünmemekteyim.
‘KIBRISLI TÜRKLERİN KUZEYDEKİ SİYASİ HAKİMİYETİ GARANTİ ALTINA ALINDI’
Mülkiyet konusu Kıbrıs sorunun ana eksenini oluşturuyor. Bu konuda da iki toplum farklı perspektiflere sahip. Kıbrıs Rum tarafı konunun insani boyutuna odaklanırken Kıbrıslı Türkler daha çok konunun mali yönünü öne çıkarıyor. Kıbrıslı Türklerin 'Bizler Kıbrıslı Rumların tüm isteklerini kabul eder ve çözümden sonra adanın kuzeyine binlerce Rum göçmen geri dönerse kuzeydeki Kıbrıs Türk hakimiyeti tehlikeye girmiş olmayacak mı?' şeklinde özetlenebilecek bir kaygısı var. Bu kaygıya ne diyorsunuz?
Belçika bu konuda iyi bir örnek teşkil etmektedir. Ancak müzakereler yeni başlamış olduğundan teferruatlara girmek istemem.
‘GARANTİ SİSTEMİ ÇOKTAN ÇÖKTÜ’
Bir diğer önemli konu da garantiler konusu. Dışişleri Bakanı olarak bu konuya nasıl yaklaşıyorsunuz?
‘TÜRKİYE SADECE KIBRISLI TÜRKLERİN GARANTÖRÜ OLAMAZ’
Geçen yıl Kıbrıs Türk tarafının müzakerecisi Özdil Nami ile konuştuğumda kendisi bu meselenin çözümden sonra Türkiye'nin Kıbrıs Türk tarafının garantörü olarak kalması suretiyle çözülebileceğini belirtmişti. Bir Kıbrıslı Rum olarak bu seçeneğe ne dersiniz?
Bu perspektif adada bölünmelere sebep olur. Bu benim bakış açım. Ya Kıbrıslı Rumlarla Türklerin ortak gelecekleri için karar aldıkları tek bir Kıbrıs'tan ya da her toplumun bir koruyucuya ihtiyaç duyduğu bir seçenekten bahsedeceğiz.
Kuzeyin koruyucusu Türkiye olurken Yunanistan güneyin koruyucusu rolünü üstlenecek…
Yunanistan garanti sisteminde yer almayacağını açıkladı. Türkiye tek başına bir rol üstlenemez. Öyle bir formül bulmalıyız ki iki toplumun kendisini güvende hissetmeli. Eski garanti sistemi Kıbrıslı Türkleri kendilerini yüzde yüz 100 güvende hissetmelerine yol açtı. Aynı şekilde Kıbrıslı Rumlar kendilerini yüzde yüz güvensizlik içerisinde hissettiler.
‘KIBRIS İÇİN NATO SEÇENEĞİ GÜNDEMDE DEĞİL’
Güvenlik başlığında AB'nin ve Güvenlik Konseyi'nin rolüne değindiniz? Sizce NATO bu konuda bir rol üstlenebilir mi?
Bildiğimi kadarı ile askeri bir organizasyon olan NATO'nun görev tanımlaması içerisinde bu gibi bir rol bulunmamaktadır. NATO dıştan saldırıya maruz kalan üyelerine yardım sunan bir organizasyon. Ayrıca askeri bir organizasyon olarak bu tip bir görevi üstlenemez. Tabii bu konuyu gelecekte federal Kıbrıs'ın NATO ile geliştirebileceği ilişkilerden farklı bir şekilde ele almalıyız.
‘KIBRIS'TAKİ TÜRKİYE VATANDAŞLARI İÇİN FORMÜL BULUNDU’
Türkiye'nin ve Kıbrıslı Türklerin hassasiyetleri ile ilgili başlığımızı kapatmadan önce size adaya 1974'ten sonra yerleşmiş olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını çözüm sonrasında ne türlü bir gelecek beklediğini sormak isterim.
Müzakerelerde ele alınan bir konu.
Neticede iki tarafı tatmin edici bir formül bulunabilecek mi?
Neredeyse bu başlıkta anlaşma sağlanmış durumda. Şimdi geriye kalan bu anlaşmanın kağıda dökülmesi ve onaylanması.
Anladığım kadarıyla iyi yoldayız…
Çözümün bulunacağı kanısını taşıyorum. Diğer yandan bu konuda Avrupa muktesebatının da devrede olduğunu hatırlatmak isterim. Bu müktesebat bu gibi durumları gözden kaçırmamakta. Ada’da yıllarca yaşamış, burada evlenmiş, ev bark sahibi olmuş insanlarla diğer kategoriler farklıdır. Demek istediğim meselenin kategorileştirme yoluyla ele alınacağıdır.
‘TÜRKİYE İLE İYİ KOMŞULUK İLİŞKİLERİ İSTİYORUZ’
Türkiye'nin yeni süreçte Kıbrıs'ta oynadığı rolü nasıl değerlendiriyorsunuz? Gelecekte Kıbrıs-Türkiye arasında bölgesel işbirliği olasılığı hakkındaki görüşünüzü öğrenebilir miyiz?
Kıbrıs sorunu çözülürse işbirliği bölgesel çapta kapıları açılacak. Doğalgaz ve diğer başlıklarda işbirliği tesis edilebilecek. Tabii her halükarda Kıbrıs'ın Kıbrıslıların çıkarlarına hitap eden kendi, bağımsız politikası olmalı. Bu politika Türkiye tarafından Kıbrıs'a dayatılmamalı. Kıbrıslıların çıkarları Türkiye'nin çıkarlarıyla örtüşmemektedir. Bu Türkiye ile restleşeceğimiz anlamına gelmez.
Bölgede iki bağımsız devlet olarak, iyi komşu olmak istiyorsunuz. Öyle değil mi?
Hedefimiz iki iyi komşu olmaktır.
'TÜRKİYE DIŞ POLİTİKASINI GÖZDEN GEÇİRMELİ'
Doğalgaz konusunda yakın zamanda hükümetiniz Yunanistan, İsrail ve Mısır ile yakın işbirliği tesis etti. Ankara'da bu işbirliği 'Türkiye karşıtı ya da rakibi bir proje' olarak değerlendirildi. Bu konudaki görüşünüz nedir?
Maalesef iki taraf arasında güvensizlik bir kez daha kendisini hissettiriyor. Kıbrıs'ın komşuları ile olan ilişkileri ille de Türkiye karşıtı olacak diye bir durum söz konusu değil. Burada esas mesele Türkiye'nin bölge ülkeleri ile olan ilişkilerini gözden geçirmesi gerektiğidir. Türkiye bu konuda dikkatli davranmalı. Yaşadığı sıkıntıların faturasını bize çıkarmamalı. Türkiye İsrail ile ne türlü ilişkiler arzulamakta? Türkiye bunun kararını vermeli. Türkiye şunu anlamalı: İdeoloji dış politika aracı olarak kullanılamaz.
Doğalgazı gündeme almışken, Türkiye'nin yakın zamanda adaya ulaşacak su projesinden Kıbrıslı Rumların da faydalanabileceğini deklare etmiş olduğunu hatırlatmak isterim.
Bu nasıl olacak? Adaya varacak olan su miktarı Kıbrıslı Türklerin ihtiyaçlarını karşılamaktan bile uzak. Türkiye'de ne diye barıştan, barış suyundan söz ediliyor?
‘TÜRKİYE SAMİMİ DEĞİL’
Buna karşın, Türkiye tarafı işbirliği perspektifini ön plana çıkarıyor. Hatta bu işbirliği perspektifini doğalgaz konusu için de gündemleştiriyor…
Türkiye samimi değil.
Ankara'nın argümanları sizi tatmin etmiyor mu?
Hayır. Samimi değiller. Ada’ya gelecek su miktarının az olduğunu yukarıda vurguladım. Diğer yandan şu noktanın altını çizeyim. Bizler Kıbrıs'ın doğalgazının tüm Kıbrıslılara ait olduğunu vurguladık. Bu sözümüzün arkasındayız. Doğalgazdan gelecek olan gelirler 2020 yılına dek adaya ulaşmayacak. Kıbrıslı Türklerin bu gelirlere katılımı için bazı fikirlerimiz var
Planlarınız arasında doğalgaz konusunda Türkiye ile işbirliği de yer alıyor mu?
Kıbrıs sorunu çözülürse neden olmasın? Doğu Akdeniz'in tüm enerji rezervlerinin güzergahı Kıbrıs'tan geçmektedir. Bu rezervlerin dış piyasaya ulaştırılması içn Türkiye seçeneklerden bir tanesini teşkil ediyor. Türkiye seçeneği halihazırda en ekonomik seçenek.
‘KIBRIS ÜZERİNDEN RUSYA HEDEF TAHTASINA OTURTULDU’
Kıbrıs ile Rusya Federasyonu arasındaki ilişkilerin geleceğini sormak istiyorum. 2013'te ekonomik kriz ve bankalardaki kesintiler nedeniyle ikili ilişkilerde bazı iniş-çıkışlar yaşandı. Bugünden baktığınızda ilişkilerin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Bu iniş-çıkışlardan Kıbrıs sorumlu değildi. Bazı kesimler Kıbrıs'ın bankacılık sektörünü sekteye uğratma yoluyla Rusya vatandaşlarını sıkıntıya sokmak istediler.
'Birileri Kıbrıs'ı kullanarak Rusya'nın çıkarlarını zedelemeye çalıştılar…' diyorsunuz. Doğru mu?