Yapılan açıklamalar ve edinilen bilgiler, Türkiye ile ABD'nin vardığı mutabakatın Suriye'nin kuzeyinde uçuşa yasak bölgeyi de kapsayan bir güvenli bölge oluşturulmasını içermediğine, Türkiye sınırının karşı tarafında şu an IŞİD'in elinde tuttuğu alanın ‘IŞİD'den arındırılmış bölge' haline getirilmesinin öngörüldüğüne işaret ediyor.
Ankara, uzun süredir Suriye'nin kuzeyinde bir güvenli bölge oluşturulması gerektiğini savunuyor. Türkiye, oluşturulmasını istediği güvenli bölgenin hem Suriye rejiminin uçuşlarına kapalı olmasıyla hem de gerektiğinde bölgeyi koruyan güçler tarafından havadan savunmasının sağlanmasıyla güvenli hale gelmesini istiyordu. Buna karşın ABD'nin uçuşa yasak bölge ilanını da içeren bir güvenli bölge oluşturulması konusunda isteksiz olduğu biliniyor.
İNCİRLİK MUTABAKAT SÜRECİ 7 TEMMUZ'DA BAŞLADI
ABD Başkanı Barack Obama'nın IŞİD'le mücadele özel temsilcisi emekli general John Allen'in 7 Temmuz'da ABD Savunma Bakanlığı Müsteşarı ile birlikte Ankara'ya gerçekleştirdiği ziyaretle IŞİD'le mücadele kapsamında İncirlik üssünün koalisyon güçlerince kullanımı tartışmaları hız kazandı.
Saldırıdan 2 gün sonra 22 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Obama telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Bu görüşmenin ardından ABD ile Türkiye arasında İncirlik'in kullanımını da içeren mutabakat Bakanlar Kurulu'nda imzaya açıldı.
İncirlik mutabakatının imzaya açıldığının açıklanmasının ertesi günü 23 Temmuz'da Kilis'in Elbeyli ilçesinde bulunan Dağ Hudut Karakolu'nda görevli askerlere Suriye tarafındaki IŞİD kontrolündeki bölgeden ateş açıldı ve 1 astsubay şehit oldu. Bunun ardından Türkiye IŞİD hedeflerine yönelik ilk kez hava saldırısı gerçekleştirdi ve Türk savaş uçakları Suriye'deki IŞİD hedeflerini vurdu.
TÜRK DIŞİŞLERİ: GÜVENLİ BÖLGE KENDİLİĞİNDEN OLUŞACAK
İncirlik mutabakatının Bakanlar Kurulu'nda imzaya açılmasının ardından Türk basınında yer alan haberlerde Ankara'nın İncirlik Üssü'nün koalisyon uçaklarına açılması ve Suriye'de güvenli bölge oluşturulması adımlarının eş zamanlı olarak atılmasını talep edeceği haberleri yer aldı. Haberlerde Türkiye-Suriye sınırındaki Mare-Cerablus arasındaki 90 kilometre uzunluğunda ve derinliği yer yer 50 kilometreye kadar ulaşan alanın güvenli bölge olarak belirlendiği ifade edildi. Buna karşın Türk ve Amerikan taraflarından bu haberleri doğrulayan bir açıklama gelmedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bu açıklamanın hemen ertesi günü 25 Temmuz'da düzenlediği basın toplantısında mutabakatla birlikte Suriye içinde uçuşa yasak güvenli bölge oluşturulup oluşturulmayacağının sorulması üzerine "DEAŞ'la etkin bir mücadele amacıyla bu mutabakata varıldı. Amacımız DEAŞ tehdidini ortadan kaldırmaktır. DEAŞ tehdidini Suriye içinde ve hatta Irak'ta ortadan kaldırıldığında kendiliğinden güvenli bölgeler oluşacaktır" dedi.
Çavuşoğlu'nun "Kendiliğinden güvenli bölge oluşacaktır" ifadesi üzerine gazeteciler Bakan'a tekrar mutabakatta güvenli bölgeye dair bir hükmün yer alıp almadığını sordu. Bunun üzerine Çavuşoğlu, "Gerek yerinden edilmiş insanların gerekse yurtdışında yaşayan Türkiye dahil mültecilerin kendi topraklarına dönmesi ortak arzumuzdur" diyerek güvenli bölgeye ilişkin net bir cevap vermekten kaçındı.
ABD Dışişleri Sözcüsü John Kirby de 27 Temmuz'da yaptığı açıklamada Suriye sınırı içinde "güvenlik bölgesi" oluşturması konusunda, "Böyle bir bölge oluşturulmasına karar verilmiş değil. Amerika'nın böyle bir planı yok" dedi.
‘IŞİD'DEN ARINDIRILMIŞ BÖLGE' KONUSUNDA İKİ ÜLKE MUTABIK
Kısacası, Türkiye ile ABD arasındaki İncirlik mutabakatında uçuş yasağını da içeren bir güvenli bölge bulunmuyor ancak "IŞİD'den arındırılmış bölge" yaratma konusunda iki ülke de mutabık. IŞİD'den arındırılmış bölgenin şu anda büyük ölçüde IŞİD'in kontrol ettiği Mare-Cerablus arasında kalan 90 kilometre uzunluğunda ve yaklaşık 40 kilometre derinliğindeki alanda oluşturulması planlanıyor.
'TÜRKİYE'NİN HEDEFİ IŞİD'DEN BOŞALACAK BÖLGEYİ TÜRKMENLER'İN KONTROL ETMESİ'
Orta Doğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) uzmanı Oytun Orhan da şu anda ABD ve Türkiye'nin önceliğinin bu bölgenin IŞİD'den temizlenmesi olduğunu düşünüyor.
IŞİD'den arındırılan bölgenin güvenliğinin nasıl sağlanacağı, buraya yerleştirilecek ÖSO unsurlarının nasıl seçileceği konusu ise belirsizliğini koruyor. Dışişleri yetkilileri bu konuyu operasyonel bir konu olarak görüyor ve operasyonel ayrıntıların süreç içinde ortaya çıkacağını ifade ediyor.
Orhan'a göre Türkiye IŞİD'den arındırılan bölgenin kontrolünü Türkmenler'in sağlamasını hedefliyor: "Bir sonraki aşamada da bölgedeki yerel unsurların, ki bu bölge daha çok Türkmenler'in yaşadığı bir bölge, Türkmenler'in kontrolü ele geçirmesi hedefleniyor. Bu noktada Türkiye'nin sınır ötesinden gerek hava saldırıları ve gerek sınır ötesinden top saldırıları vasıtasıyla buradaki yerel müttefik unsurların IŞİD'e karşı desteklemesi, koruması planlanıyor."
MÜLTECİLER İÇİN İKİ SENARYO
IŞİD'den arındırılan bölgeye yerleştirilecek mülteciler konusunun iki boyutu bulunuyor. Suriye'deki çatışmaların seyrine göre Suriye'den yeni bir mülteci akımı olması durumunda bu mültecilerin Türkiye'ye gelmeden bu alanda barındırılması ya da Türkiye'deki kamplarda bulunanlardan isteyenlerin bu bölgeye yerleştirilmesi öngörülen senaryolar arasında yer alıyor. Ancak bu iki senaryonun da kısa vadede gerçekleşmesi mümkün görünmüyor.
ORSAM uzmanı Orhan da Türkiye'nin IŞİD'den arındırılmış bölgeyi, PYD'nin Suriye'nin kuzeyinde bir Kürt kuşağı kurmasını önlemek amacıyla kullanmak istediği görüşünde. Orhan, "Bu bölge özellikle PKK'nın Suriye kolu PYD'nin kontrolünde bir bütüncül Kürt bölgesinin engellenmesi açısından önem taşıyor" dedi.
PYD KONUSUNDA FARKLI AÇIKLAMALAR
PYD'nin Suriye'nin kuzeyinde güçlenmesinin engellenmesi Ankara'nın öncelikleri arasında yer almasına karşın PYD konusunda da Türk ve Amerikan taraflarından farklı açıklamalar geliyor.
Buna karşın ABD'nin IŞİD'le mücadele kapsamında PYD ile işbirliği yaptığı bilinen bir gerçek. Geçtiğimiz yıl Kobani bu yıl da Tel Abyad'da yaşanan çatışmalarda ABD'nin hava desteğinin PYD'ye IŞİD karşısında önemli destek sağladığı biliniyor.
İncirlik ve gerektiğinde açılacak diğer Türk hava üslerinin kullanımıyla birlikte yeni bir boyut alacak olan IŞİD'le mücadele konusunun önümüzdeki süreçte hem Türkiye hem de bölge dinamikleri açısından önemli bir gündem maddesi olacağı ise tartışma götürmez bir gerçek.