Bakanlık yetkilisi, IŞİD'e karşı mücadele kapsamında oluşturulan uluslararası koalisyonun çabalarına ilişkin tele-konferans yoluyla düzenlenen bilgilendirme toplantısında, Türkiye ile bu konudaki görüşmelerinin 9-10 ay öncesine kadar uzandığını ve bu sürenin gayet yapıcı geçtiğini kaydetti.
Türkiye ile önce Suriye'deki ılımlı muhaliflere eğit-donat programı verilmesi üzerinde anlaştıklarını hatırlatan yetkili, Türkiye ile IŞİD'in Suriye'deki ağlarını gerçek anlamda ele almaya yardımcı olması için Suriye'de çeşitli izleme formları oluşturulması noktasında da Ankara ile anlaşmaya vardıklarını ifade etti. Yetkili, geçen hafta da Türk üslerinin ABD'nin insanlı ve insansız hava araçlarına açılmasında mutabık kaldıklarını anımsattı.
'TÜRKİYE'YE İHTİYACIMIZ VAR'
'ALANDAKİ GRUPLAR ABD VE TÜRKİYE'NİN MUTABAKATIYLA BELİRLENECEK'
Yetkili, "Türkiye'nin de belirttiği gibi (bu bölgeye) Türk askerlerinin bir dahiliyeti olmayacak. Bu konuda bazı dedikodular var ama bu, söz konusu değil. Kesinlikle ABD askerinin de angajmanı olmayacak. Burada sahada ılımlı muhalif gruplar yer alacak" yorumunda bulundu.
Bir soru üzerine, sahada yer alabilecek ılımlı muhalif güçlerin üzerinde de çalıştıklarını ve bunun Türkiye ile ortaklaşa kararla yapılacağını belirten yetkili, "Bunların hangi gruplar olacağı noktası, bizimle Türkiye arasında karşılıklı mutabakatıyla belirlenecek" dedi.
'İNCİRLİK ÜSSÜNÜN KULLANIMI PLANLAMA AŞAMASINDA'
"Bunu nasıl yapacağımız, oluşturacağımız noktasında Türklerle yakın işbirliği içinde çalışıyoruz" diye konuşan yetkili, İncirlik üssünün kullanılmasında bazı kısıtlamaların olup olmayacağına yönelik soru üzerine de bütün bunların "planlama aşamasında" olduğunu kaydetti.
Yetkili, sözlerini şöyle sürdürdü: "Taktiksel olarak hava güçlerinin, hava saldırılarının nasıl yapılacağı, nerede konuşlanabileceği, birlikte nasıl hareket edileceğini çözmeye çalışırken, hem Türk hem ABD ordusunun dikkate alması gereken birçok şey var. Biz şu anda konuşurken bile bu konular değerlendirilmeye devam ediliyor. Önümüzdeki günlerde bu konularda daha fazla konuşabileceğiz ama şu anda planlama aşamasındayız."
'PKK SALDIRILARDA BULUNMASAYDI…'
Yetkili ayrıca, "Eğer PKK Türkiye'de bir dizi saldırılarda bulunmasaydı Türkiye'de Kandil Dağı'ndaki PKK'ya hava saldırısı düzenlemezdi. Dolayısıyla buradaki tetikleyici faktör, örgütün, Türk polis ve askerlerinin ölmesine neden olan saldırılarıdır. Eğer PKK Türklerle yeni bir cephe açmak istiyorsa bu hiçte yapılacak akıllıca bir şey değil" ifadesini kullandı.
'PKK'YI KINIYORUZ'
"Terör örgütü PKK'nın IŞİD'e karşı mücadele ettiğine" dair soruları yanıtlamayan yetkili, kuzey Irak'ta yıllardır Kürt peşmergelerle yakından çalıştıklarını, Suriye'de de Özgür Suriye Ordusu ile birlikte hareket eden Suriyeli Kürtlerin IŞİD'e karşı çok etkili olduklarını kaydetti.
PKK ile PYD arasındaki bağlantıya ilişkin bir soru üzerine, bu iki örgütü birbirinden ayırmak gerektiğini anlatan yetkili, "PKK birr terör organizasyonu ve son günlerde Türkiye'nin kendini savunma hakkı bağlamında misilleme yapmasına yol açan, Türk askeri ve polislerine yönelik saldırılarda bulundu. PYD ise Suriye içinde faaliyet gösteren bir grup. Türk hükümeti de PYD'ye karşı bir eylemlerinin açıkça bulunmadığı belirtti. Türkiye'nin eylemleri, doğrudan misilleme amaçlı Kandil'deki PKK'ya yönelik. Bu iki grubu birbirinden ayırmak önemli" değerlendirmesinde bulundu.
Kobani'nin kurtarılmasında Türkiye'nin rolünü de hatırlatan yetkili, "Bence Kobani örneği gayet yapıcı bir örnek. Çünkü Türkler Kobani'den gelen binlerce sığınmacıya yardım ettiler. Kobani'yi savunanlara biz havadan destek verdik ve daha önemlisi Türk toprakları üzerinden Kürt peşmergelerden Kobani'ye tedarik yolunun açılmasında Türklerle birlikte çalıştık. Eğer bu olmasaydı, Kobani'yi elde tutmak gerçekten çok zor olacaktı" ifadesini kullandı.