Türkiye-Suriye sınırında yaşananlar üzerine Ankara kırmızı alarma geçti. Olası bir müdahale de dahil tüm senaryolar masaya yatırıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanacak MGK toplantısında da sınır güvenliği ve önlemler masaya yatırılacak. Peki yeni hükümet kurma çalışmaları kapsamında koalisyon ortağı olma ihtimali bulunan muhalefet partileri olası bir müdahaleye nasıl bakıyor? Muhalefet parti temsilcileri bu soruyu Sputnik'e yanıtladı.
CHP: ÇOĞUNLUĞUNU KAYBETTİ, KARAR ALAMAZ
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, 7 Haziran seçiminde yeni bir siyasal aritmetik ve TBMM tablosu ortaya çıktığını, AK Parti'nin iktidar çoğunluğunu yitirdiğini söyledi. Gök, "Dolayısıyla çoğunluğunu yitirmiş olan bir hükümetin ve partinin önemli bir konuda, yeni hükümet belirlenmeden, böyle bir düşünce içerisinde olması fevkalade vahimdir. Bu ancak yeni hükümetini belki düşünebileceği bir konu olabilir, onun dahi koşulları çok tartışmalıdır. İktidardan gideceği belli olmuş bir hükümetin böylesine önemli bir konuda bu kararı alması anayasaya, hukuka ve evrensel tüm değerlere aykırıdır, milli çıkarlarımıza aykırıdır" dedi.
'GEREKİRSE SURİYE TEZKERESİ YENİLENMELİ'
CHP'li Gök'e göre 24. Dönem Parlamentosu'nda kabul edilen Suriye tezkeresi de olası bir müdahaleye yasal zemin hazırlamaz. Türkiye'de seçimlerle birlikte artık yeni bir siyasi irade şekillendiğini vurgulayan Levent Gök, "Gerekirse bu tezkerenin dahi yenilenmesi gerekir Meclis'te" dedi.
Olası bir müdahale karşısında Türkiye'nin sıkıntılı bir tablo içerisine gireceğini kaydeden Gök, "Bu kesinlikle aklımıza gelmemesi gereken bir düşüncedir. Oraya girdikten sonra çıkış mümkün değildir" diye konuştu.
MHP: KARARIN YENİDEN MECLİS'E GELMESİ GEREKİR
MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu'na göre seçimlerle birlikte hükümetin güvenini kaybetti ve konu tekrar TBMM'ye gelmeli. Halaçoğlu, "Şu ana kadar tem yetkiliyken bu müdahaleyi çoktan yapması gerekirdi. Yani 2,5 milyon insanın ülkeye dağılmış olması, asayişsizlikler, hastalıklar başımıza sıkıntı verirken, Suriye'nin uzantısı PYD'nin eline geçerken neredeydin diye hükümete sormak lazım veya IŞİD'e. Yani siz toprağınızı terk ederken ses çıkarmayıp müdahale etmeyeceksiniz, ondan sonra 'orada devlet kurdurmayız' diyeceksiniz. Peki PYD'ye kim destek verdi? Bütün bunların sorgulanması gerekiyor ve Meclis'e gelmesi gerekiyor" dedi.
'NEDEN 6 AY ÖNCE DEĞİL DE ŞİMDİ DURUM FARKLI?'
Türkiye'ye bir saldırı olması durumunda elbette hükümetin kurulup kurulmamasına bakılamayacağını kaydeden MHP'li Halaçoğlu, "O bölgede emniyeti sağlamak istiyorsanız, çoktan müdahale etmiş olmanız lazımdı. Bugün kararı yanlış görüyoruz, yani Suriye'de Esad'ı devirmeye çalışırken neler olabileceğini göz alması gerekmez miydi hükümetin. Bundan 3 sene önceki Esad ile kol kola oldukları dönemdeki Suriye mi Türkiye için daha iyi şu andaki Suriye mi? Bunu görseniz bile yeterli Hükümet'in yanlış politikasını değerlendirirken" diye konuştu. MHP'li Halaçoğlu, geçen yasama döneminde Suriye tezkeresinin kabul edildiğini anımsatırken, "Ama şu anki durumla 6 ay önceki durum farklı değil ki, niye o zaman müdahale etmediniz de şimdi ediyorsunuz?" dedi.
HDP: MÜDAHALE GEREKTİRECEK HİÇBİR KOŞUL YOK
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Türkiye'nin Suriye'ye müdahale etmesini gerektirecek hiçbir koşul olmadığını söyledi. "Güney sınırımızda ayrı bir devlet kurulmasına izin vermeyiz" gibi bir yaklaşımın tamamen algı yönetme operasyonu olduğunu ifade eden Baluken, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Orada ayrı bir devlet kurmak isteyen bir yapı yok. Demokratik Suriye Cumhuriyeti'ne katkı sunmak isteyen, oradaki halkların yönetimde karar alma sürecinde katmak isteyen bir model var. Rojava'da oluşan bu model demokratik Suriye Cumhuriyeti açısından da bütün Suriye halklarında bir umut yaratmış durumda. Dolayısıyla böylesi bir gerekçe sadece Türkiye'nin statükocu ve mezhepçi politikalarının tekrar diriltmeye bir gerekçe olarak bizim tarafımızdan değerlendiriliyor. Biz Türkiye'nin Suriye politikasıyla ilgili yapması gereken şeyin Rojava'da oluşan modele düşmanlık temelinde yaklaşımı bir tarafı bırakması olduğunu düşünüyoruz. Halkların iradesini esas alan, tüm halkların, inançların, yeni bir anayasada haklarının güvence altına alınmış olduğu bir demokratik Suriye Cumhuriyeti çalışmasına barışçıl diplomatik katkılar olduğunu düşünüyoruz. Şimdiye kadar Türkiye bunun hep aksi yönde hareket etti. Adeta savaşın fiili bir tarafı haline geldi. Bu hem Türkiye halklarına hem Suriye'deki halklara çok büyük zararlar verdi. Bu yaklaşımlardan bir an önce vazgeçilmesi gerekiyor. "
'MEŞRUİYETİ DE YOK YASAM ZEMİNİ DE YOK'
22 Haziran 2015, 10:50
HDP'li Baluken, şu an mevcut savaş tartışmalarının ne meşruiyeti ne de yasal bir zemini olmadığını ifade ederek, "7 Haziran'da bir seçim oldu ve yeni bir Meclis oluştu. Mevcut, geçmiş yasama dönemindeki hükümet halktan iç ve dış politikayla ilgili yetki ve onay alamadı. Şimdi bütün bir Türkiye, bölge coğrafyasını etkileyecek, bütün halklarımızı etkileyecek bir savaş kararına halktan yetki ve onay almamış olan bir hükümet veremez. Bu son derece nettir. Henüz başkanı olmayan, komisyonları olmayan bir Meclis durumu var, kurulmayan bir hükümet durumu var. Meclis'ten güven oyu alması gereken, dolayısıyla da yetkiyi bu şekilde kullanması gereken bir hükümet gerçekliği var. Bütün bunlar ortada olmadan bir ülkenin belki de yüzyıllık bir geleceğini etkileyecek bir savaş kararının siyasi sorumluluğunu hiç kimse alamaz. Bu konuda ne bir yasal meşruiyet ne de bir siyasi olarak bir etik sorumluluktan bahsetmek mümkün değil. MGK'nın pozisyonu da bizce aynı. Savaş kararlarını MGK almaz, anayasal olarak da savaş ile ilgili kararlar Meclis'te alınır. MGK darbe yasalarıyla oluşturulmuş olan bir kuruldur. Burada Türkiye açısından şu nokta önemlidir. Yani halkın iradesini esas alan demokratik bir karar sürecinden sonra şekillenen bir hükümet mi bu kararları verecek yoksa vesayetçi, darbe anlayışının getirdiği bir kurum mu kararı verecek. Bu Türkiye'nin demokratik geleceği açısından da son derece önemli olan bir durumdur. Dolayısıyla biz MGK'nun böyle bir karar verme durumunda olmadığını düşünüyoruz. Eğer Türkiye bir demokratik hukuk devletiyse" diye konuştu.
