Türkiye'nin yoğun olarak eleştirildiği raporda, AB'nin benimsediği ilke ve değerlerle uyuşmadığının net şekilde hissettirildiği ana alanlardan birini basın özgürlüğü oluştururken, yargı alanındaki gelişmeler de AP'nin üzerinde ısrarla durduğu ve olumsuz vurguların yoğunlaştığı başlıklar arasında yer alıyor.
AB BAKANI: KABUL ETMİYORUZ
Raporun en dikkat çekici kısmı ise şüphesiz, Türkiye-Rusya ilişkilerinden duyulan kaygının ifade edilmesi oldu. AP bu kapsamda, Akkuyu Nükleer Santrali'ne yönelik çalışmaların 'sismik bölgede olması nedeniyle' durdurulması için çağrı yaptı. Bu konudaki en ilginç vurguyu ise bundan sonra atılacak adımlara Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi'nin dahil edilmesi, bu yapılamıyorsa en azından danışmada bulunulması için yapılan çağrı oluşturuyor. Kararda, AB'nin enerji alanında Türkiye ile müzakerelere hız vermesi gerektiği de belirtildi.
Kararın, Türkiye-Rusya ilişkileriyle ilgili bölümünü Sputnik'e değerlendiren Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, "Türk-Rus ilişkileri AP ve AB'den ziyade iki ülkeyi ilgilendirir" diyerek, Rusya ile ilişkilerin enerji başta olmak üzere her alanda devam edeceğini vurguladı.
Peki, raporun Türkiye-Rusya ilişkileriyle ilgili bölümlerinde nelere yer veriliyor?
AP raporuna bakıldığında, Akkuyu Nükleer Santrali'yle ilgili endişe, "İnsan Haklarına ve Temel Özgürlüklere Saygı" bölümünde ifade ediliyor. İlgili bölümde yer alan raporun 32. maddesinde açıkça, "Akkuyu Nükleer Santrali'nin inşasının durdurulması çağrısı" yapılıyor. Bu çağrı, şu ifadelerle gerekçelendiriliyor:
"Türk hükümetine Akkuyu Nükleer Santrali'nin inşasının durdurulması çağrısı yaparak;
Santral için seçilen yerin ciddi depremler yaşanması tehlikesi barındırdığına ve bu sebeple de sadece Türkiye'ye değil Akdeniz bölgesine de yönelik büyük tehdit oluşturduğuna dikkat çekeriz. Buna uygun olarak da Türk hükümetinden (komşu ülkelerin de dahil edildiği bir çevresel etki değerlendirmesinin gerçekleştirilmesi öngören) ESPOO Konvansiyonu'nu (BM Sınır Aşan Çevresel Etki Değerlendirmesi Sözleşmesi) onaylamasını talep ederiz. Espoo Konvansiyonu, sözleşmeye taraf ülkelerin değerlendirilmekte olan ve sınırları aşan belirgin olumsuz çevresel etkileri olabilecek büyük projeler konusunda birbirlerine danışmalarını ve haberdar etmelerini öngörmektedir. Bu amaçla da Türk hükümetinden, Yunanistan ve Kıbrıs (Rum Yönetimi) gibi komşu ülkeleri, Akkuyu girişimine dair gelecekteki gelişmeler sırasında sürece dahil etmesini ya da en azından onlara danışmasını talep ederiz."
'TÜRKİYE-RUSYA İŞBİRLİĞİNE KARŞI, AB ENERJİ MÜZAKERELERİNE HIZ VERMELİ'
Raporun "Müşterek Çıkarlar ve Ortak Mücadeleler" başlığını taşıyan bölümünde ise, Türkiye'nin enerji güvenliği açısından sahip olduğu stratejik önemi hatırlatılıyor. Bu bölümdeki 36. maddede, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ortak açıklamasıyla şekillenen 'Türk Akımı' gaz boru hattı projesi, isim verilmeden eleştiri konusu yapılıyor. Raporda, Türkiye ve Rusya arasındaki artan enerji işbirliğine karşı AB'nin Türkiye'yle enerji konusunda müzakerelere hız vermesi gerektiği ifade ediliyor:
"Türkiye'nin AB'nin enerji güvenliği açısından sahip olduğu stratejik önemi hatırlatır ve Türkiye'yi enerji sektörünün önemli bir ortağı olarak gördüğümüzü belirtiriz. 2013'ün sonunda onaylanan, Türkiye'nin doğalgaz tedarikinin güvenliğini artıracak ve ana enerji pazarı olan AB'ye de uzanacak olan üç Güney Gaz Koridoru projesine işaret ederiz. Giderek daha rekabetçi hale gelen enerji piyasaları ve çeşitli enerji kaynakları ve tedarik rotalarına duyulan ihtiyaç bağlamında, büyük bir yenilenebilir enerji potansiyeli bulunan Türkiye'nin AB'nin enerji güvenliğine ve AB'nin uluslararası hukuka uygun olarak güttüğü enerji kaynaklarını çeşitlendirme hedeflerine önemli ölçüde katkıda bulunacağını göz önünde buldurmaktayız. Türkiye ve Rusya arasındaki artan enerji işbirliğinden kaygı duyduğumuzu ifade eder, bu sebeple AB'nin enerjiye ilişkin müzakereleri hızlandırması gerektiğine olan inancımızın altını çizeriz."