7 Haziran seçimleri öncesi Türkiye ekonomisinin önünde bir politik risk unsuru var mı? Ekonomist Arda Tunca ve Uğur Gürses, konuyu 'Barbaros Devecioğlu ile 3 Soru 2 Bakış'ta değerlendirdi.
‘BABACAN’IN GİTMESİYLE EKONOMİ TARTIŞMALARI HORTLAYABİLİR’
Ekonomik risklerin seçim öncesinde ortaya çıkmaya başladığını söyleyen Tunca, şunları söyledi:
“2014’ün başlarında Merkez Bankası üzerinden yapılan tartışmalar ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı, ekonomiden sorumlu bakanlar ve Merkez Bankası arasındaki görüş ayrılıkları, ekonomiyle ilgili bir takım çatırdamaların olacağının sinyalini verdi. Seçimle ilgili ilk senaryo, AK Parti’nin tekrar iktidara gelmesi. Fakat Ak Parti yeniden iktidara gelse bile dahi üç dönem kuralı nedeniyle ekonomi yönetiminde bulunan kişiler değişecek. Yurt dışı sermayeleri, Ali Babacan’ın olmadığı bir ekonomi yönetimine sıcak bakmayacak. Çünkü Babacan ekonominin hangi kurallar çerçevesinde yönetilmesi gerektiğini bilen bir isim. Dolayısıyla Babacan’ın gitmesiyle ekonomi tartışmaları hortlayabilir.”
‘YATIRIMCILAR 2015 PLANLARINI ASKIYA ALDI’
“İkinci senaryo ise Ak Parti’nin tekrar tek başına iktidara gelememesi ve bir koalisyonun kurulması” diyen Tunca, bu belirsizlik unsurunun yatırımcılar tarafından dikkate alındığını ve 2015 planlarının bir süreliğine askıda durduğunu söyledi.
Yeni ekonomi yönetiminin büyümeye odaklandığı takdirde, dışa bağlı olan cari açığın şişeceğini kaydeden Tunca, “Mevcut hükümetinin ekonomiyi büyüme üzerinden şekillendirme konusunda eğilimleri var. Türkiye ekonomisi için 2001’i krizi andıran bir manzarayla karşılaşmasına yol açabilir. Türkiye’de bunun yaşanmasına gerekçe oluşturacak temel bir durum yoktu. Fakat siyaset ve ekonominin kucak kucağa olması endişe yaratıyor” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE’DE BİR POLİTİK KRİZ VAR’
Uğur Gürses ise mevcut politik krizin ekonomiye etkilerine dikkat çekti:
“Eskiden ekonominin seçimden sonra rahatlayacağı düşüncesi vardı. Fakat bu seçimden sonra ekonomi rahatlar mı bilemiyoruz. Türkiye’nin bugünkü koşullarına ilave olarak bir de politik bir kriz var. Bu politik kriz aslında bizim ekonomik zorluklarımıza ilaç olacak doğrudan yatırımlar için de en büyük engel. Türkiye’nin uzun vadeli kalıcı sermayeye ihtiyacı var. Bunun için de ülkede hukukun olması lazım. Mahkemelerin, sözleşmelerin iktidar tarafından etkilenmiyor olması lazım. Oyun oynanırken kuralların değişmiyor olması lazım. Fakat Türkiye’de hukukun üstünlüğü kalmadı.”
‘GELECEK YIL DAHA DA ZORLU OLACAK’
Gürses’e göre Türkiye’de politik kriz durumu olmasaydı dahi, ekonomiyi zora sokacak faktörler bulunuyor:
“Doğru düzgün bir ekonomi politikamız yok. Dış konjonktürden kaynaklanan sürece hazırlıksızız. Reformları rafa kaldırdık. Dolayısıyla tüm bunlar dikkate alındığında Türkiye’nin zaten sorunlu bir ekonomiye sahip olduğunu görüyoruz. Son yıllarda yüzde 3 civarında seyreden olan büyüme hızı bizi daha da zorlayacak. Özel sektör geçmiş yıllara nazaran daha borçlu bir halde. düşük büyüme hızında bu borçları ödemekte zorlanacak. Geçmiş yıllardaki gibi bir kriz beklemiyorum ama gelecek yıl daha da zorlu olacak.”
‘TÜRKİYE’DE BİR NORMALİZASYON PROGRAMI İLAN EDİLMELİ’
Gürses, muhalefet partilerinin seçimi kazanması ve iktidarın gücünü kaybetmesi halinde, yerine gelenlerin Türkiye’de bir normalizasyon programı ilan etmesi gerektiğini savundu:
“Bence en önemli unsur muhalefet partilerinin, Türkiye’de bir normalizasyon programı ilan etmeleri. Hukukun üstünlüğü ve güçler ayrılığı nasıl tesis edilecek? Hukuku çiğneyenlere ne yapılacak? Bunlar planlanmalı. Herkes Türkiye’nin üzerindeki bu karabulutların ortadan kalkmasını istiyor. Tahakkümcü otokratik yapının yıkılmasını istiyor.”