CHP iktidarında Türkiye'nin dış politikasının yeniden 'laiklik anlayışına' oturtulacağını vurgulayan Özçelik, Ortadoğu'da Rusya ve İran'ın belli çıkarları dikkate alınmadan herhangi bir uzlaşıya varmanın mümkün olmadığını söyledi. Eski Kamu Güvenliği Müsteşarı olarak AK Parti'nin başlattığı çözüm süreci çalışmalarında da yer alan Özçelik, CHP iktidarında çözümün adresinin TBMM olacağını, müzakerelerin ise İmralı'da Abdullah Öcalan yerine HDP ile Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ile yürütüleceğini kaydetti.
CHP Dış İlişkiler Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik'in Sputnik'e yaptığı açıklamaları şöyle:
'DIŞ POLİTİKA TEMEL GEREKLİLİKLER ÜZERİNE OTURACAK'
'BATI'YLA İLİŞKİLER İVME KAZANACAK'
Bizim amacımız, AB'ye doğru başlattığımız ve çağdaşlaşmanın belli bir seviyesi olarak gördüğümüz üyelik sürecine yeniden ivme vermek. ABD ile AB arasında Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması için müzakereler sürüyor. Bu ekonomik alanda yerimizi almak için elimizden geleni yapmak zorundayız. Dolayısıyla Batı ile ittifak ilişkilerimizi eskiden bizim yürüttüğümüz ve öncelik verdiğimiz şekle getirmek zorundayız.
'AK PARTİ OLDUĞU SÜRECE TÜRKİYE AB'YE GİREMEZ'
AKP, bütün sorunları kendisi çıkartıp ondan sonra da hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi davranıyor. İslami bir çizgiye doğru Türkiye'yi götürüyor ve Batı'ya her vesileyle laf çakıyor ve bu durumu doğuya gitmek için vesileler olarak kullanıyor. Bunun neticesinde de Batı'nın sizi bir müttefik olarak görmeye devam etmesi gerektiğini zannediyorsunuz. Bunlar hem sorumsuzluğun hem yanlış politikaların artık ayyuka çıkmış şekilleridir. Böyle bir Türkiye'yi AB'nin içine almayacağı gibi ABD ile AB'nin bu tür yatırım ve ekonomi anlaşmasının içerisine de almaması tabidir. Ondan dolayı diyoruz ki ‘AKP olduğu sürece Türkiye buraya giremez. ‘Ama biz diyoruz ki ‘Türkiye'de yine seküler temeller üzerinde yüceltecek ve cumhuriyetin kazanımlarını daha ileriye götürecek bir CHP iş başına geldiği zaman o AKP'nin söylediği sorunlar bizim önümüze getirilmeyecek.'
'ARTIK ORTADOĞU'YA FARKLI BAKMAK GEREKİYOR'
'RADİKAL TERÖRE KARŞI RUSYA'YLA DA İŞBİRLİĞİ YAPILMALI'
ABD işgali sonrasında İran, büyük bir etki kazandı. Rusya bölgedeki dengeler açısından İran'la ve diğer ülkelerle işbirliği halinde. Rusya da kendi içerisinde terör hadiselerinden, bizim gibi cihatçı gruplarından muzdarip. Bizim öncelikle, süzgeç gibi eleğe dönmüş olan sınırlarımızdan gelip geçmeleri engelleyecek çok önemli bir çaba içerisine girmemiz lazım. İstihbarattan operasyonel işbirliğine kadar birçok şeyi içerecek şekilde sadece AB ve ABD değil Rusya ile de işbirliği yapılması gerektiği inancındayız. Çünkü Türkiye üzerinden diğer taraflara gidenler, gelenler Rusya'ya da sıkıntı veriyor. Radikal terör örgütlerine karşı savaşta hep birlikte olmamız gerektiğine inanıyorum. Bu tür işbirlikleri Rusya ile de aramızda karşılıklı güven ihdasına yol açacaktır.
'EKONOMİK İLİŞKİLERDE TÜRKİYE'DE SAYDAMLIK OLMALI'
'RUSYA İLE EĞİTİM VE SANATTA DA İŞBİRLİĞİ YAPILMALI'
Rusya ile eğitim, özellikle de sanat dalında çok iyi şeyler yapmamız gerektiğine inanıyoruz. Son 12-13 yıllık dönemde Türkiye'de en kötü, en altlarda kalmış mesele sanat ve kültür oldu. Bu tür konularda Rusya ile daha yakın bir işbirliği halinde olmamız gerekiyor. Bu iş dünyası bakımından da çok önemli. İş dünyası 'Rusya'da mümkün olsa da daha fazla iş yapabilsek' diyor. Rusların verdiği sözleri tutmakta ne kadar güvenilir olduğunu açıkça söylüyorlar.
'İSRAİL'LE İLİŞKİLER NORMALLEŞECEK'
İlkeler çerçevesinde İsrail ile ilişkilerimizi normalleştirmek de hedeflerimizden bir tanesi olacak. Hükümetler arası ilişkiler itibariyle hükümetleri beğenmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz, bu ayrı bir konu. Ama bunu antisemitizm boyutuna getirmeyiz. Bir de halkın önünde başka bir söylem, perde arkasından ayrı bir işbirliği şeklini de hiç sevmiyoruz. Yani biz İsrail ile ilişkilerin nasıl gitmesini istiyorsak halkın önünde aynen öyle konuşacağız ve ilişkileri de normalize edeceğiz.
'ÖNEMLİ BİR YANLIŞIN DÜZELTİLMESİNDE YER ALDIM'
'ÇÖZÜM SÜRECİNİN GÜVENCİSİ TBMM'DİR'
'AVRUPA YEREL YÖNETİMLER ÖZERKLİK ŞARTI KABUL EDİLMELİ'
Öcalan ‘bölgesel özerklik' diyor. PKK'nın de bölgesel özerklikten istediği bir tek şey var: Ayrı bir otoriter devlet yapısına gitmek. Kürtlerin Meclis'teki temsilcisi HDP de AB ile ilişkilere çok önem veriyor. AB'de genel kabul görmüş olan AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'ndan hareket edilirse Türkiye'de katılımcılık artıracaktır. Katılımcılığı artırdığımız taktirde —İzmir'in bundan en fazla yarar sağlayacağını bizzat zaten Genel Başkan söyledi- bundan Güneydoğu Anadolu da Diyarbakır da aynı şekilde fayda sağlayacaktır. Türkiye'nin bütünü için bir demokratikleşme ve yerelin de güçlenmesini sağlayacak ama mutlaka merkezi hedefinin de o sistem içerisinde yer alacağı hep birlikte eşit yurttaşlar haline gelmemizi sağlayacak bir model öneriyoruz. Bu şüphesiz Kürt vatandaşlarımız da Türk vatandaşlarımız da tarafından uzlaşı şeklinde ortaya çıkmalıdır. Yani silahla, baskıyla falan olabilecek iş değildir. Onun için mesele ile Meclis'te uğraşmak istiyoruz.
'ÖCALAN İSTEYİNCE HUZURSUZLUK OLUYOR'
'BİR TARAFIN HİSSİYATINI SIFIRLA ÇARPARAK…'
AKP bunu yapabilseydi, seçimler öncesinde yapardı. Yapamadığı için şu anda çözüm süreci kenara konulmuş vaziyette. Hadise bu kadar açık. Yani bir tarafın hissiyatını sıfırla çarparak, gizli gizli bir şeyleri bitiremezsiniz. Bunu gözler önünde her kesimin katkıda bulunduğu ve yavaş yavaş belki herkes anladıktan sonra daha iyiye götürebilecek bir meşru süreç olarak yürütmeliyiz.
(CHP iktidarında süreçteki görüşmeler İmralı yerine HDP, Demirtaş ile mi yürütülecek?' sorusu üzerine): Onlar istedikleriyle görüşür. Gider Öcalan ile görüşürler, şu olur bu olur. Ben şahsen Selahattin Demirtaş'ın veyahut da HDP'deki arkadaşlardan herhangi bir tanesinin artık Kürt meselesiyle ilgili olarak Öcalan'dan daha az şey bildiğini zannetmiyorum. Üstelik de demokrasinin ve TBMM'nin içerisinde usul kurallarının nasıl işlediğini bilmek bakımından ondan çok daha iyi bilirler.