Peki Amerikalı senatörün açıklaması Washington cephesinde radikal bir siyaset değişimini mi ifade ediyor? ABD Kürt politikasını yeni baştan ele alabilir mi? Paul'un bahsettiği "Kürt halkına yeni sınırlar ve yeni bir devlet" ne anlama geliyor? Kuzey Irak'taki Kürt Özerk Bölgesi'nin dışında, başka bir projenin gündeme gelmesi söz konusu olabilir mi? Türkiye'deki Kürt hareketi bu açıklamayı nasıl değerlendiriyor? AK Parti'den Milletvekili aday adayı olan Kürt yazar Muhsin Kızılkaya konuyu, Sputnik Haber Ajansı'na değerlendirdi.
Bu açıklamanın ABD Başkanı olmaya gönül vermiş bir senatörün lafları olduğunu söyleyen Kızılkaya durumu şöyle değerlendirdi: "Birilerinin başka birilerine devlet vaat etmesi ihtiyatla karşılanması gereken bir şey. Eğer Büyük Kürdistan'dan bahsediyorsak, Ortadoğu'daki Kürtlerin hepsinin ortak özleminin, ortak bir devlet olduğunu düşünmüyorum. Ama eğer Irak'ta oluşacak bir Kürt devletinden bahsediyorsak, bununla ilgili olarak Irak Kürtlerinin öteden beri böyle bir talebi var. Bağımsızlık özlemiyle ortaya çıktılar ve 60-70 yıllık bir savaş neticesinde federal bir yapıya geldiler. Bu federatif yapı şu andaki gözle baktığınız zaman neredeyse kağıt üzerinde görünen bir yapı. İşin özünde bağımsız devlet gibi çalışan bir bölge var. Irak'ta, Kürtlerle Araplar arasında herhangi bir ilişki kalmış değil. Bütün faaliyetlerinde neredeyse bağımsız bir devlet gibi çalışıyorlar ve bu konuda da onların bir talebi var. Özellikle bu IŞİD hadisesi ortaya çıktıktan sonra bu daha da netleşti ve oradaki gelecek açısından bir zaruret haline geldi."
Büyük Kürdistan projesine Türkiye, Suriye ve İran'ı dahil etmenin gerçekleşme şansı olmadığını ifade eden Kızılkaya, ABD'nin Kürt politikasında bir değişiklik olduğunu fakat bunun değişikliğin dört parçaya ihtiva eden bağımsız devlet şeklinde olmadığını söyledi.
Türkiye'nin ABD için çok önemli bir müttefik olduğunun altını çizen Kızılkaya, şunları söyledi: "ABD, hala Ortadoğu'nun yeniden oluşumunda söz sahibi olmak istiyorsa bunu Türkiye'den bağımsız gerçekleştirmesi çok güç. Onun için de Türkiye'nin razı olmadığı bir çözüm gerçekçi olmaz. Çünkü bağımsız devlet kurmak başkalarının, birisine bahşedeceği bir şey değil. Bu ancak oradaki halkın bağımsızlık mücadelesi vererek elde edebileceği bir şeydir."
"ÖCALAN DEVLETLEŞMEYİ İHANET OLARAK GÖRÜYOR"
Türkiyeli Kürtlerin bağımsız devlet peşinde koşmadıklarının zaman içerisinde ortaya çıktığını belirten Kızılkaya, PKK'nin böyle bir istediğinin olsa bile halkın ulusal kurtuluş savaşı vermek istemediğini kaydederek şöyle dedi: "Abdullah Öcalan demokratik ulus çözümünde devletleşmeyi bir ihanet olarak görüyor. Bütün problemleri ‘ulus devlet' mantığının yarattığını düşündüğü için de, ulus devlet mantığının yarattığı bu büyük kaosun benzerini Kürtlerin başına bela etmek onun fikriyatında yok. O yüzden de farklı farklı devletlerin farklı farklı ulus devletler kurmak yerine birbirinden farklı milletlerin bir konfederasyon olarak gönüllü birlik şeklinde örgütlenmelerini bir fikir olarak ileri sürüyor. Bunun gerçekleşme ihtimali nedir ne değildir onu bilmiyorum. Ama yakın vadede Türkiye Kürtleri açısından baktığımız zaman görülebilecek en radikal talep bir özerklik talebidir. Bu da Türkiye'deki anayasal çerçevede kalan bir taleptir ve bunun dışında ayrılıkçı bir fikre dönüşmüyor. ABD'liler bağımsız bir Kürdistan'a ne kadar ihtiyaç duyuyorlar o konuda şüpheliyim. Ama IŞİD saldırılarına karşı seküler bir güç olarak duran Kürtlerin, ABD kamuoyu tarafından sempatiyle karşılanıp şimdiye kadar haksızlığa uğramış olmalarını, en azından bu vesileyle tırnak içinde itiraf etmeleri yine de olumlu bir gelişme. Ama bakmaları gereken en önemli şeylerden bir tanesi şu; Irak tarafından bir bağımsız Kürdistan talebi vardır ama Kürdistan'ın diğer parçalarında, hele hele Türkiye'de böyle bir talebin yakın vadede somut bir projeye dönüşebilme ihtimali çok uzak görünüyor."