Minsk'te Rusya, Ukrayna, Almanya ve Fransa liderlerinin katılımıyla gerçekleşen Ukrayna müzakerelerinden çıkan 'silah bırakma kararını' çok olumlu bir adım olarak gördüğünü vurgulayan Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi (TÜRKSAM) uzmanı Hanife Çetin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak bu kararın kısa vadede başarılı bir şekilde hayata geçirilmesinin gerçeklerden uzak. Doğu Ukrayna için bir rahatlama veya yumuşama dönemine girildiği yönünde umutlarımızı yitirmemek gerekir fakat bu yumuşama sürecinin de dahi kısa vadede gerçekleşmesinin pek mümkün olmadığının da görülmesi gerekecektir. En son uzun ve gergin geçen Minsk Grubu görüşmelerinde ağır silahların çekilmesi kararı çıktı, bu da can kayıplarının azalması ve belki de durması bakımından önemli bir adım, aslında daha doğrusu niyet ya da mesaj olarak algılanmalıdır."
UYGULAMA ZORLUĞUNDEKİ TEMEL ETKEN
BU KARARLAR İLK DEĞİL
Bunun yanında Minsk görüşmelerinin ve hatta alınan ağır silahların çekilmesi kararının da ilk olmadığının altını çizmek gerektiğini ifade eden Hanife Çetin, 5 Eylül 2014'te Minsk'te Ukrayna, Rusya, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği teşkilatı (AGİT) ile Donets ve Lugansk'ın temsilcileri arasında çatışmalara son verilmesi amacıyla imzalanan protokolü anımsattı. Çetin, "Taraflar yine bir ateşkes anlaşmasına varmış, ancak fiilen ateşkes durumu bölgede asla tam anlamıyla gerçekleşmemişti. Doğu Ukrayna'da 30 kilometrelik tampon bölge kurulması kararı gibi birçok umut vaat eden fakat adeta görmezden gelinen birçok husus son Minsk görüşmelerde de benzer bir şekilde sonuçlanmıştır" dedi.
UMUT VAR OLMAMAZI SEBEP OLAN ADIM
FEDERATİF BİR YAPI MÜMKÜN MÜ?
Bölgedeki krizin esas sebeplerinden olan, Ukrayna'nın doğusundaki iki bölgenin Donetsk ve Lugansk'ın statülerinin ve yerel seçimlerin tanınıp tanınmayacağı konusu belirsizliğini koruduğuna dikkat çeken Hanife Çetin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Zira anlaşmada alından kararlarda Ukrayna güvenlik güçlerinin denetim sağlamasının, bu yılın sonuna doğru gerçekleşmesi öngörülmektedir. Ancak bunun gerçekleşebilmesi, Ukrayna yönetiminin Donetsk ve Lugansk liderleriyle görüşerek gerekli anayasal reformları yapması şartına bağlanmıştır. Bu ise federal bir yapıya geçilmesini gerektireceğinden ve ülkedeki iç siyasi dengelerin buna hazır olmadığı dikkate alındığında Ukrayna'yı oldukça sancılı bir sürecin beklediğini göstermektedir. Zira bağımsızlık yanlılarının katılmayacağı federasyon oylamalarından Ukrayna'nın federatif bir yapıya bürünmesini isteyecek çoğunluğun yakalanması beklentiler dahilinde değildir. Öte yandan karar alınsa dahi, Rusya tarafından defalarca belirtildiği üzere, taraflara anlaşmanın korunacağına dair bir güvence vermek mümkün gözükmemektedir.
SİLAH YARDIMI SÖYLEMLERİ RADİKALLEŞTİRMİŞTİR
Çetin, özellikle bu dönemde Avrupa'dan ve Amerika Birleşik Devletleri'nden yükselen Ukrayna'ya gerekirse silah yardımının yapılabileceği yönündeki söylemlerin de sonuçsuzluğun en birincil etmenlerinden olduğunu söyledi. Çetin, "Bu sadece siyaseten değil, yerelde çatışan tarafları hem cesaretlendirmiş hem de radikalleştirmiştir" dedi.
UKRAYNA RUSYA'NIN VAZGEÇİLMEZİDİR
AVRUPA VE ABD AÇISINDAN UKRAYNA'NIN ÖNEMİ
Ukrayna'nın Avrupa ve ABD için de büyük öneme sahip olduğunu ifade eden Hanife Çetin, "Avrupa için, Avrupa'nın genişleme politikalarının Rusya'ya dayanan son halkası, Rusya'dan gelen enerji arzı ve Avrupa'nın güvenlik, istikrar ve refahını sağlamak için Doğu Ortaklığı Projesinin en önemli aktörlerinden birisidir. Bununla birlikte Ukrayna krizinin sadece Avrupa ve Rusya arasında yaşanmadığı buna ABD'nin de taraf olduğu ortadadır. Benzer bir şekilde ABD için ise, özellikle Karadeniz bakımından hem Batı'ya kazandırılması gereken bir ülke, hem Rusya'yı çevreleme hususunda hem de Rusya'nın Avrasya Birliğini zayıflatmak için Rusya'dan uzaklaştırılması gereken bir ülke olarak görülmüştür. Nitekim ABD Başkanı Barack Obama'nın Ukrayna'nın karışmasında ABD'nin de etkili olduğunu açıklamış olması bu bakımdan ABD'nin Ukrayna üzerindeki çıkarlarının bu yönde olduğunu ispat etmektedir" dedi.
DÜNYAYI ETKİLEYEN KÜRESEL KİRİZ
Hanife Çetin, Ukrayna gerginliğini, bölgesel bir kriz olmaktan çıkarak tüm dünyayı etkileyen küresel sonuçları olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
KRİZ AŞILSA BİLE…
Donetsk, Lugansk gibi, Ukrayna'dan şimdilik kopmuş olan bölgelerdeki Rus etkisinin artmasının da kriz aşılsa bile büyük bir sorun olarak kalacağını söyleyen Çetin, şöyle konuştu:
"Dolayısıyla krizin burada siyasi ve askeri bir takım izler bırakması kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle Avrupa'nın ve Ukrayna'nın bu gerçekten kaçmasının mümkün olmadığı kanısındayım. Bu durum, kanaatimce kısa vadede mümkün gözükmese de uzun vadede buradaki bağımsızlık yanlısı görüşlerin Avrupa gündeminde geniş yer tutacağı ve Ukrayna'yı iç politika uzunca bir müddet meşgul edeceği anlamına gelmektedir.
BELKİ YENİ BİR RENK DALGASI
Dolayısıyla silahlar inse bile Ukrayna'daki gerginliği, en azından kısa vadede, çözmek çok kolay olmayacaktır. Her şeye rağmen 2004'teki Turuncu Devrim'in bir siyasi uzlaşmayla sonuçlanmasının ardından Doğu Avrupa'yı adeta görmezden gelen 2014'teki yönetim değişikliği ile iktidara gelenlerin ardından Ukrayna'yı belki de yeni bir renk dalgası beklemektedir."
TÜRKSAM uzmanı Çetin, "Tüm bu analizlerimin ardından belirtmek isterim ki, her zaman olduğu gibi, umudumuz barıştan yana tabi, bu nedenle görüşmelerdeki kararların olumlu sonuçlar vermesini temenni ederim" diye konuştu.