Hem Meclis içinde CHP, MHP ve HDP'den, hem de toplumsal muhalefetten yoğun eleştiri alan İç güvenlik paketinin bugün meclis gündemine gelmesi bekleniyor. Muhalefetin pakete 8 kritik noktada itirazı var.
Günlük hayatı etkileyecek önemli değişiklikler içeren düzenleme için HDP ve CHP başta olmak üzere muhalefet geçit vermek istemiyor. Cumhurbaşkanı ve Başbakan ise düzenlemenin mutlaka yapılacağını söylüyor. Hürriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek, muhalefetten yoğun eleştiri alan İç Güvenlik Paketi'nin getirdiği yenilikleri ve muhalefetin itirazlarını 8 kritik başlıkta ele aldı.
Zeyrek'in bugünkü Hürriyet gazetesinde yer alan yazısı şöyle:
1- SÖZLÜ EMİRLE ARAMA
İtiraz: Keyfilik doğacak
Durdurma ve arama kararı savcı ve hakimin yetkisindedir. Düzenleme ile bu yetki 24 saatliğine mülki amire, onun görevlendireceği polislere devrediliyor. CHP'li Rıza Türmen'e göre, böyle bir durumda polisle baş başa kalacak vatandaşın, hakkını arayacağı, itiraz edeceği bir makam bulunmuyor. Yargının devreye gireceği ana dek bir keyfilik söz konusu olabilir. Böylece insan hakkı ihlalleri artabilir. Yargı devreye girdiğinde iş işten geçmiş olur.
Hükümetin savunması: Sıkı denetim var
Düzenleme AB müktesebatına uygun. Düzenlemedeki ‘yazılı emir' şartı, arama gerekçesini içeren belgenin kişiye verilmesi ve kararın 24 saat içinde hakim onayına sunulması zorunluluğuyla sıkı bir idari denetim sağlanacak. AK Partili Mahir Ünal'a göre gözaltı ve aramayla ilgili polisin yetkileri artmıyor, tersine üstü aranan vatandaşın hakları korunuyor. Polis, ‘kafasına göre' arama yapamıyor. Vatandaş da mağdur olduğunu iddia ettiğinde alacağı belgeyle hakkını arayabilecek. Ünal, düzenlemenin gerekliliğini anlatırken şu örneği paylaştı: "Bingöl olayında polis savcıdan arama izni alamadığı için, arabadaki adamlar gitti 3 askerimizi şehit ettiler. İhbar var, aracın arkasında silah var ama savcıdan izin alınamadığı için aranamadı."
2- 48 SAAT GÖZALTI YETKİSİ
İtiraz: Yargı takdir etmeli
Gözaltı yetkisi de yargının yetkisinde. "Polis yakalar, gözaltına alamaz" diyen Türmen'e göre, AİHS gereği güvence altına alınması gereken özgürlük hakkı ancak yargının denetimi altında, ‘avukat ya da akraba arama, karara itiraz edebilme' hakkı gibi birtakım güvenceler verilerek kısıtlanabilir. "Suç şüphesi" de ancak yargının takdirinde olmalıdır.
Hükümetin savunması: Sadece suçüstü halinde
Gözaltı yetkisi, kanunla belirlenmiş suçları işleyenler hakkında ve sadece mülki amirin belirlediği kolluk amirleri tarafından kullanılabilir. AK Partili Ünal'a göre itiraz edenler "Polis durduk yerde geldi, beni gözaltına aldı" havası yaratıyor. Oysa polisin sadece suçüstü durumunda gözaltı yetkisi olacak. Hali hazırda polisin yakaladığı hırsızı gözaltına alamadığını söyleyen Ünal, "Bütün Avrupa ülkelerinde polisin gözaltı yetkisi var" dedi.
3- UZAKLAŞTIRMA TEDBİRİ
İtiraz: İnsan kaçırmaya kılıf
Polisin, toplumsal gösterilerden insanları kaçırmasının yasal kılıfı hazırlanıyor. Türmen yasada; alınacak, uzaklaştırılacak kişilerin nerede nasıl tutulacağına, kötü muamele görmesinin nasıl engelleneceğine dair bir belirsizlik olduğuna dikkat çekerken, "Polisin kimi kimden koruyacağı da belli değil. Bu belirsizlikler net bir şekilde tanımlanmalı" dedi.
Hükümetin savunması: İngiltere, 14. madde
Benzer düzenleme İngiltere Kamu Düzeni Kanunu'nun 14. maddesinde de var. Esas olan önleyici hizmettir. Bu tedbirin yanlış aksettirildiğini anlatan Ünal, Almanya'da tanık olduğu bir olayı şöyle anlattı: "Bir protesto vardı, gruptan bir kadın eğildi ayakkabısını almak istedi. 18 saniyede 8 polis, grubun içine girip kadını aldı ve uzaklaştırdı. Polis durup dururken ‘Şu provokatör' diyemez. Onun eylemine göre bu tedbiri uygulayacak."
4- POLİSE SİLAH YETKİSİ
İtiraz: Yargısız infaza gider
Mevcut haliyle de tehlikeli olan bu madde, bu ekleme ile ‘yargısız infaz' olaylarını artıracak. Çünkü bu durumlar için polise yasal güvence getirilmiş olacak. Türmen'e göre, AİHM'in mevcut içtihatlarında silaha karşı meşru müdafa gerekçesiyle silah kullanma yetkisi bile geniş ölçüde kısıtlanıyor. Türmen, "Silah kullanımı son çaredir. Molotofa silah kullanmak orantısızdır" dedi.
Hükümetin savunması: 3 polis, 4 sivil öldü
2009'da 472 molotoflu olay yaşanırken 2014'te bu sayı 1994 oldu. Son 6 yıldaki 5 bin 458 molotoflu olayda 3 polis şehit oldu, 4 sivil vatandaş öldü. 407 polis, 1 asker ve 127 vatandaş da yaralandı. Aynı dönemde 2616 araç yakılırken, 2931 bina zarar gördü. Almanya, ABD, İngiltere'de molotof üretmek ve kullanmak suç sayılıyor. Bu değişiklikle molotof Türkiye'de de silah olarak tanımlanıyor. Polis elinde silah bulunan herkese silah kullanmadığı gibi elinde molotof bulunan herkese karşı da silah kullanmayacak. AK Parti Grup Başkanvekili Ünal, bu düzenlemeyi savunurken "Kolluğun silah kullanma yetkisini belirginleştiriyoruz" yorumunu yaptı.
5- ÜNİFORMA VE AMBLEME HAPİS
İtiraz: Giysi şiddet içermez
Türmen'e göre, polisin gösteriye ve göstericilere müdahale etmesinin tek şartı ‘şiddet' olmalı. Yüz kapatmanın bir şiddet unsuru olup olmadığına polisin karar vereceğine dikkat çekerek, bu konudaki ölçütlerin belirsiz olduğuna işaret eden Türmen, örgüt amblemlerini taşımak, üniformayı andıran giysiler giymek gibi unsurların da şiddet içermediğine dikkat çekti.
Hükümetin savunması: Askeri nizamla yürüyorlar
Molotof ile ilgili cezalar, 23. maddede molotofun silah olarak belirlenmesinden kaynaklanıyor. DHKP/C gibi örgütlerin üyelerinin gösteri ve toplantı yürüyüşlerinde üniforma ile geçit yapması, polisin bunlara müdahale edememesi kamu vicdanını yaralıyor. "Cizre'de, Silopi'de terör örgütü üyeleri askeri nizamla yürüyüş yapıyor" diyen Mahir Ünal da valilere ‘engelle' denildiğinde valinin mevzuata takıldığına işaret ediyor.
6- AĞIR CEZA
İtiraz: Tutuklayacak mısınız?
CHP'li Türmen, öncelikle "Gibi" ifadesi nedeniyle bu maddeye yeni unsurlar eklenmesinin anlamsız olduğunu savunuyor. Küçükken hep sapanla gezdiğine dikkat çeken Türmen, "Cebinde sapan taşıyan herkesi tutuklayacak mısınız" sorusunu yöneltiyor.
Hükümetin savunması: Mancınık gibi
Demir bilye, sapan veya havai fişeğin kullanımı sonucunda polis ve vatandaş ciddi şekilde yaralanıyor ve uzuv kayıplarına yol açıyor. Eylemler sırasında çekilmiş fotoğrafları gösteren AK Partili Ünal, kullanılan bazı bilyelerin top mermisi, sapanların da ‘mancınık' gibi olduğuna dikkat çekiyor.
7- EL KOYMA YETKİSİ
İtiraz: TOMA'ya su şiddet
‘Suçun aydınlatılması' ve ‘Suç faillerinin bulunması için tedbir alma' cumhuriyet savcılarının görevi. Bunun mülki amire devri Anayasa'ya aykırı. Düzenleme ile valilerin belediyeler üzerindeki yetki ve otoritesi artırılıyor. CHP'li Türmen, bu düzenlemenin bir yetki devri olduğuna işaret ediyor. Türmen, "TOMA'ya su vermek polisin orantısız ve gereksiz şiddetine ortak olmaktır" yorumuyla da belediyelerin TOMA'lara su vermemesinin suç sayılamayacağını savundu.
Hükümetin savunması: İtfaiyeyi engellediler
Düzenleme ile olayları çıkaranları ve sürdürenleri destekleyen kamu görevlilerine yaptırım getiriliyor. 6-8 Ekim olaylarında itfaiyenin yangına müdahalesinin engellenmeye çalışıldığını, Mardin'de kamuya ve vatandaşlara ait yerler yanarken Mardin Belediyesi'nin itfaiye vermediğini örnek gösteren Ünal, amaçlarının bu tür durumların yaşanmasını engellemek olduğunu vurguladı.
8- ÖNLEME DİNLEMESİ YETKİSİ
İtiraz: 48 saat keyfi olur
Acil durumlarda hakim kararı olmaksızın alınan dinleme kararının hakim tarafından onaylatılması için gereken sürenin 24 saatten 48 saate çıkarılması keyfi uygulamalara neden olur.
Hükümetin savunması: Tek mahkeme denetim için
Tek bir mahkemenin sorumlu olması denetim açısından önemli. Bu değişiklikle dinleme kararlarının düzenli bir şekilde denetlenmesinin de önü açılıyor. Böylece dinlemelerdeki istismarları ve kötü niyetli kullanımları önlenebilir. Denetim bu kadar artırıldığı için keyfiyet de zorlaşacaktır. AK Partili Ünal, denetimlerin ilgili kurumla ya da Başbakanlık Teftiş Kurulu ile sınırlı kalmayacağını, TBMM'de kurulan komisyonun da istihbari dinlemeleri düzenli olarak denetleyeceğini söyledi.