İşbirliğinin olumlu sonuçları, uluslararası ilişkiler ve bölgesel istikrara da yansıyor. Bölgesel anlamda işbirliğine bakarsak, Rusya ve Türkiye için Tataristan ile Kazan ortaklığı çok önemli görünüyor. Türkiye’nin Tataristan ve Kazan'daki faaliyetleri birçok alanı kapsıyor.
Türkiye Başkonsolosu Turhan Dilmaç, Sputnik Haber Ajansı muhabiri Yury Mavaşev’e verdiği röportajda, Türkiye ile Rusya arasındaki politik, ekonomik, dini ve kültürel işbirliğini değerlendirdi.
Turhan Bey, Rus medyasının Türkiye'deki olaylara ilgisini yeterli buluyor musunuz?
Öncellikle, Kazan'a ve Başkonsolosluğumuza hoşgeldiniz. Türkiye, Rusya’nın önemli ortaklarından biri ve komşusu. Aslında kültürel bakımdan da yakınlığını bulunan iki ülkeyiz. En basit istatistiği verecek olursak, Türkiye, yılda dört milyondan fazla Rus turistin tatil yaptığı bir ülke. Rus medyasında Türkiye yeterince yer alıyor mu derseniz, tabii ki 'daha fazla yer alabilir' diyebilirim. Onun dışında, Türkiye’nin uluslararası alanda artan ağırlığıyla paralel olarak, dış politika konusunda Türkiye’ye daha fazla yer veriliyor. Aslında Türkiye ile Rusya’nın ortak ilgi alanına giren çok fazla coğrafya var. Mesela geçtiğimiz yıl içerisinde, Türkiye ile Rusya dış işleri bakanlıkları arasında yirmiden fazla konu ve coğrafyada iştişareler yapıldı. Bu çok fazla ortak ilgi alanımızın olduğunu gösteriyor. Bununla da bağlantılı olarak, aslında Rus medyasında Türkiye ile ilgili haberlere yer veriliyor. Ama dediğim gibi, biz her zaman, daha fazla ve daha olumlu olsun isteriz.
"RUSYA'DA HOŞGÖRÜ KÜLTÜRÜ GELİŞMİŞ DURUMDA"
Sizce Charlie Ebdo’nun karikatürleri Türkiye'de nasıl karşılandı?
Biz Türkler, Peygamberimizi çok severiz. Türkiye, diğer müslüman halklara göre de, gerçekten Peygamber konusunda özellikle hassas olan bir halkın yaşadığı ülkedir. Biliyorsunuz Türkiye, Peygamber adına mevlit yazılmış olan ve bunun sürekli olarak okutulduğu da bir yerdir. Dolayısiyla, Peygamberimizi hedef alan ve bence fikir hürriyetinin sınırlarını zorlayan bu tür karikatürler, tabii ki Türk halkımı da incitiyor. Ama biz tepkilerimizi, demokratik ve İslama yakışır bir şekilde, şiddete başvurmadan gösteren bir halkız. Bu çerçevede, tepkiler gösterildi ve aynı zamanda şu da söylendi: Her ne kadar bu derginin yaptığı tasvip dilemez olsa da, aynı şekilde onlara karşı yapılan terör saldırısı da kabul edilemez ve İslama aykırıdır. Zaten Sayın Başbakanımız da bizzat Paris’te düzenlenen yürüyüşe katılarak, bu duygularımızı ifade etti. Bizi, ifade özgürlüğünü kötüye kullanan bu tür durumlar üzdü aslında. Peygamberimizi çok sevdiğimiz için tepkilerimizi demokratik olarak, bir müslümana yakışır şekilde gösteriyoruz. Nitekim Türkiye’deki son olay da böyle oldu.
Rusya'daki dini hoşgörüyü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Rusya çok milletli ve çok dinli bir halka sahip. Bunu da her zaman Rus devlet yetkilleri vurguluyorlar zaten. Rusya gibi bu özelliğe sahip bir ülkenin, hoşgörü kültürünün gelişmiş olması gerekir. Rusya'da bulunduğum yaklaşık beş yıllık dönem içerisinde de gözlemim böyle oldu. Moskova’daki görevim sırasında, müsteşarken dini konularla ilgilenmiştim. Bu vesileyle Rusya’daki muftelif dini teşkilatlar ve müftülüklerle de temasım olmuştu. Ortodoks kilisesi de bunlara dahil. Rusya’nın bu konuda engin bir birikimi var. Geçmiş yıllarda Rusya, karikatür krizi benzeri olaylara karşı çok çabuk harekete geçerek, bunun ülkede yaşayan müslümanları rahatsız edecek noktaya gelmemesi için çok hassas davrandı. Benzer şekilde, aslında Rusya’da bazen Ortodoks Hristiyan sembollerine karşı da bu tür saldırılar oluyor. Yani aslında daha genel bir durum var. Müslümanlıkla ilgili olsun, Hristiyanlık ile ilgili olsun, dini sembollere ve değerlere saygı gösterilmesi gerekiyor. Rusya’nın bu konuda önemli bir birikimi var. Aslında şu anda bulunduğumuz Tataristan da bunu güzel örneklerinden biri. Burada cami ve kilisenin yanyana bulunduğunu görebilirsiniz. Bir barış ve bir arada yaşama kültürü var. Burada benim ziyaret ettiğim gerek müslüman, gerekse Hristiyan din adamları da aynı şeyi vurguluyorlar. Bu açıdan Rusya’nın saygı duyulması gereken bir tecrübesi olduğunu zikretmemiz gerekiyor.
EDEBİYAT YILINA DESTEK
Bildiğiniz gibi 2015, Rusya'da ‘Edebiyat yılı’ olarak ilan edildi. Türk Kültür merkezleri ya da örgütlerinin bu ilanla ilgili etkinlik planları var mı?
Tabii ben kendi görev bölgem bakımından konuşabilirim. Bizim edebiyatımızın, Türkçe'nin en önemli şairlerinden olan Yunus Emre'yi siz de biliyorsunuzdur. Türkiye’nin dünyanın farklı ülkelerinde Yunus Emre Kültür Merkezleri var. Umarım yakında Moskova’da da açılacak. Çünkü biz Rusya’yla kültür anlaşması imzaladık. Rusya, Ankara’da bir kültür merkezi açtı. Bizim Kazan’da şöyle bir avantajımız var: Kazan Federal Üniversitesi'nin bünyesinde Yunus Emre Türkiye araştırmaları merkezi var. Bu merkez, Başkonsolosluğmuzla de işbirliği halinde çeşitli etkinlikler düzenliyor. Geçtiğimiz yıl pek çok etkinlik düzenledik. Bu yıl için de bazı planlarımız var. Yine ünlü Tatar edebiyatçısı ve Tatarcanın kurulmasına büyük faydası olan Kayum Nasiri vardır. Tataristan’da Kayum Nasiri merkezleri açıyor. Birinci merkezi Moskova’da açtılar. İkinci merkezleri geçtiğimiz günlerde Kazakistan’da açıldı, üçüncü merkezi de ya Türkiye’de, ya da Finlandiya’da açacaklar.
Edebiyatla ya da bu fikir adamlarıyla ilgili, şöyle de bir avantajımız var: Türkiye ile Tataristan halkı arasında, kültür alış verişi çok yoğun. Özellikle geçtiğimiz yüzyılın başında Türkiye’ye gelmiş olan, kültür ve bilim dünyamıza çok yoğun katkıda bulunan, bu bölge kökenli aydınlar var. Biz onlarla ilgili bazı etkinlikler de bu düzenleyebiliriz. Mesela Yusuf Akçura ile ilgili bir etkinliğimiz olacak ve Reşit Rahmet Arat ile ile ilgili bir etkinliğimiz olacak. Yine tarihçi Zeki Veledi Togan'ın da yüz yirmi beşinci doğum yıl dönümü kutlanıyor. Onunla bağlantı olarak da Başkurdistan’da bir etkinlik düzenlemeyi düşünüyoruz.
Edebiyat ile geçtiğimiz yıl bağlantılı burada güzel bir etkinliğimiz oldu. Dünyaca tanınmış Nobel ödüllü Türk yazarı Orhan Pamuk'un «Benim adım kırımızı» isimli eseri bir tiyatro oynuna çevrildi. Bu da ilk kez oldu ve buradaki Kamal Tiyatrosu tarafından Tatarca sergilenerek büyük ilgi gördü. Bu ‘Edebiyat yılında’ da hem Başkonsolosluğumuz, hem de buradaki Türkiye araştırmaları merkezi, bazı etkinlikler düzenlemeyi öngörüyor.
"RUSYA, HİÇ UNUTMAYACAĞIM BİR ÜLKE"
Rusya ve özellikle de Kazan’daki yaşamanızı anlatır mısınız?
Ben bu coğrafyaya yabancı bir diplomat değilim aslında. İlk görev yerim Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'di. Orada iki sene görev yaptım. Daha sonra da Moskova’ya çok isteyerek ve birinci tercihime yazarak geldim. Moskova’da dört yıl çalıştıktan sonra yine çok arzu ederek Kazan'a geldim. Rusya'da, hayatımın çok önemli beş yıllık dönemi geçti ve iki çocuğum da burada dünyaya geldi. O sebeple Rusya, hiç bir zaman unutmayacağım bir ülke.
Tabii diplomatlar bakımından Rusya, çok verimli bir coğrafya. Burada, dünyadaki küresel tüm gelişmelerle ilgileniyorsunuz. O, büyük bir avantaj. Ayrıca benim bir avantajım, Türkiye-Rusya ilişkilerinin en yüksek düzeyde olduğu bir dönemde, hem Moskova, hem Kazan’da görev yapıyor olmam. Bu, işlerimizin daha zevkli olmasını sağlıyor. Gayretlerimizin sonuç verdiğini görmek, bizleri mutlu ediyor.
Kazan’da yaşamak, Moskova’ya göre daha kolay ve daha rahat. Moskova çok güzel bir şehir ama aynı zamanda, her büyük şehirde olduğu gibi, orada yaşamanın bazı zorlukları var. Ama gerek Moskova’da, gerek Kazan’da, kişisel olarak kendinizi zenginleştirebileceğiniz bir ortam var. Çok güzel müzeler var. Sürekli sanat etkinlikleri var. Bunları değerlendirirseniz, sizin için faydalı olabiliyor. Kazan için de aynı şeyleri düşünüyorum. Kazan, farklı kültürlerin karıştığı ve çok güzel sonuçlar ortaya koyduğu bir yer. Ben coğrafyasını da çok beğeniyorum. Yine görev bölgemizde bulunan Çuvaşistan, Başkurdistan ve diğer bölgelerde de aynı durum söz konusu. Rusya’da görev yapmaktan çok mutluyum. Tataristan ve ve Kazan’da başkonsolosluk yapmak da ayrıca mutluluk verici.
"TATARİSTAN DİNAMİK BİR CUMHURİYET"
Sizce ikili ilişkilerimiz açısından, gelecekte Tataristan ne kadar önemli olacak?
Bence gelecekten önce, bugüne değinmek gerekiyor. Türkiye ile Tataristan arasındaki ilişkiler, bence Türkiye-Rusya Federasyonu ilişkilerinin çok önemli bir boyutunu teşkil ediyor. Rakamlar da bunu gösteriyor. Türkiye’nin Rusya’daki toplam yatırımları 12 milyar dolar civarında. Bunun yaklaşık 2 milyar doları, Tataristan’da. Bu çok büyük bir rakam. Burada Türkiye’nin büyük yatırımları var. Buradaki özel ekonomik bölgede geçtiğimiz yıl bir kısmı açıldı ve bu yıl içerisinde açılacak olanlar da var. Yine aynı şekilde, Tataristan Cumhurbaşkanı Sayın Minnihanov, yıl içerisinde pek çok kez Türkiye’ye gitti. Bunların Türkiye-Rusya ilişkilerin gelişmesine de faydası oluyor şüphesiz. Benzer şekilde, buraya da üst düzey yetkililerimiz geliyorlar. Yine bu sene, bazı yetkililerimiz hem Moskova’ya, hem de buraya üst düzey ziyaretler gerçekleştirecek. Tataristan'la kültürel yakınlığımız da aslında, yine Rusya ile ilişkilerin bütünlüğüne çok fayda sağlıyor. Gelecekte de bu artacaktır çünkü Tataristan çok dinamik bir Cumhuriyet.
Nitekim Türkiye, Tataristan’daki en büyük dış yatırımcı durumunda. Yaklaşık yabancı yatırımların yüzde yirmi beşi, Türkiye tarafından yapılıyor. Geçtiğimiz yıldan örnek vermek gerekirse, Kazan Türk dünyasının kültür başkentiğini yürüttü. Bu da, Türkiye ve Rusya genelinde temasların ve yetkinliklerin artmasına faydalı oldu. Biliyorsunuz, Türkiye-Rusya ilişkilerinin ana çatısını, Üst Düzey İşbirliği Konseyi (ÜDİK) oluşturuyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyıp Erdoğan ile Sayın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ÜDİK'in başkanlığını yaptı. Bunun alt birimleri var. Bunlardan biri, enerji bakanlarının toplandığı Karma Ekonomik Komisyon. Onun bir toplantısı Kazan’da yapıldı. Yine bezer şekilde, toplumsal, insani ve kültürel ilişkileri içeren, toplumsal forum ismini verdiğimiz bir birimimiz var. O da ilk toplantısını, geçtiğimiz yıl yine Kazan’da yaptı. Aslında bu verdiğim örnekler de, Tataristan’ın Türkiye ve Rusya ilişkilerinin bütünü bakımından nasıl bir önem taşıdığını gösteriyor.