Başbakan Davutoğlu'nun geçen hafta yurtiçinde yaptığı ziyaretler, katıldığı kongrelerin değerlendirildiğini belirten Arınç, yurtiçindeki bu çalışmaların başarılı ve verimli olduğu konusunda Bakanlar Kurulunda bir mutabakat oluştuğunu ifade etti.
Başbakan Yardımcısı Arınç, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın yurtdışındaki okullarla ilgili yürütülen çalışmalar hakkında Bakanlar Kuruluna bilgi verdiğini ifade etti.
ÜÇ KONU TASARLANIYOR
Arınç, bir gazetecinin, yurt dışındaki okullarla ilgili nihai bir karar verilip verilmediğine ilişkin sorusu üzerine, geçen haftaki kurulda bu konuda ön görüşmelerin yapıldığını ifade ettiğini söyledi, üç konuyu öncelikli olarak tasarladıklarını belirtti.
Arınç, üçüncü konunun ise bu ülkelerde yeni kurulacak sistem içerisinde yeni okulların, kursların veya burs imkanlarının verilmesinin sağlanıp sağlanmayacağı olduğunu aktararak, "Bunun gönüllülük ilkesine dayanması konusunda da bir mutabakat oluştuğunu ifade etmiştim. Bugünkü toplantımızda size müşahhas olarak sunacağım, 'Şöyle bir sistemi düşünüyoruz' şeklinde, dört dörtlük bir sunumu maalesef mümkün görmüyorum. Ancak şu konudaki kararlılığımızı tekrar ifade etmek isterim: Okullar konusunda yapabileceğimiz çalışmaların mutlaka elzem olduğunu, gerekli olduğunu, bunun Türkiye'nin menfaatleri açısından fevkalade açık ve yakın bir ihtiyaç olduğuna karar verdik" diye konuştu.
"EL KOYMAK MÜMKÜN DEĞİL"
"Şunu örnek vermek istiyorum: Geçtiğimiz toplantıdan sonra da açıkça ifade etmiştim, 'Yani biz kapattık, bu iş bitti.' Böyle bir mantığın dünyanın hiçbir ülkesinde geçerli olmadığını bilmenizi isterim. Bir şirket olarak, ticari faaliyet olarak kurulmuşsa bu okullar, onun sahibi o şirkettir ve onun ortaklarıdır. Bir dernek, bir vakıf veya o ülkedeki ortaklar aracılığıyla kurulmuşsa yine bir hükmi şahsiyete haizdir, onlara Türkiye'den hükmetmek, el koymak, elbette mümkün değildir."
"KALEMLERİNDEN KAN DAMLIYOR"
Arınç, bazı gazete yazarlarının bu sistemi beğenmediklerini, "Kapansın", "El koyulsun" dediklerini dile getirerek, "Hatta savaş tamtamları içerisinde ellerinden, kalemlerinden kan damlıyor. Biz bunu yapamayız. Kendileri de yapamaz ama onlar yazılarında, köşelerinde veya televizyonlarında bazen bu sözleri söyleyebiliyorlar. Biz de hayretle dinliyoruz. Biz böyle bir şey yapmayacağız" dedi.
"VAKIF SİSTEMİ"
Bizim bugün söyleyebileceğimiz elbette şudur: Kuracağımız sistem, mutlaka vakıf olacaktır. İsmini de tespit ettik ama bugünden ismini söylemeye herhalde gerek yok. Bir vakıf, yani vakıf senedi olacak, mahkeme tescil edecek ve örneklerinde görüldüğü gibi mutlaka kamu desteğinde ama sivil bir yapılanma olacak. Kamu desteğinin bulunmadığı böyle ciddi bir vakfın ayakta durması da mümkün değildir. Ama pay olarak sorarsanız, herhalde yüzde 70'inin sivil bir yapılanma olması, yüzde 30'unun da kamu desteğinin bulunması gibi belki bir oran düşünülebilir."
"BAKANLAR KURULU KARARINDA İMZAM VAR"
"IŞİD BİR TERÖR ÖRGÜTÜDÜR"
"Terör örgütü IŞİD elindeki ikinci Japon rehineyi de infaz etti. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ürdünlü bir pilot son olarak IŞİD'in elinde. Türkiye'nin bu konuda Ürdün ile bir işbirliği, istihbarat paylaşımı yapması yapması söz konusu olabilir mi" sorusu üzerine, Arınç, şunları kaydetti:
Ürdünlü bir pilotun kaçırıldığına dair bir bilgiye sahip olmadığını belirten Arınç, daha önce Türk Hava Yolları pilotlardan ikisinin, başka bir örgüt tarafından kaçırıldığını ve Türkiye'ye teslim edildiğini anımsattı. Arınç, "Türkiye'den bir rica olmuşsa Türkiye'nin yardımı istenmişse istihbarat örgütümüz başta olmak üzere bütün imkanlarımızı bu konuda kullanabiliriz ancak bunun doğru olup olmadığını doğrusu bilmiyorum" ifadesini kullandı.