Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Avrasya Araştırmaları Merkezi uzmanı Kerim Has, Radyo Sputnik’e verdiği demeçte şöyle konuştu:
"Türk Akımı" olarak ifade edilen proje, bilindiği üzere Putin'in 1 Aralık'taki Türkiye ziyaretinde gündeme gelmişti. Güney Akım doğalgaz projesinin yerine geçmesi planlanan "Türk Akımı" boru hattıyla Rusya, Avrupa'ya gaz sevkiyatında güzergah değişikliğine gitme kararını ilan etmişti. Bulgaristan'dan geçmesi planlanan Güney Akım hattı, AB'nin 3. Enerji Paketi ve Ukrayna krizi kaynaklı son dönemdeki AB-Rusya arasındaki gergin ilişkiler nedeniyle askıya alındı. Türk Akımı ise Rus gazının Karadeniz'in altından geçecek boru hattıyla öncelikle Türkiye'ye, sonrasında ise Türkiye-Yunanistan sınırında kurulacak bir gaz dağıtım ağıyla Avrupa piyasasına sevkiyatını öngörüyor. Henüz Türk Akımı'nın inşası hakkında gerek Rusya-Türkiye, gerekse AB ülkeleri-Rusya arasında net bir mutabakat yok. Muhtemelen müzakereler daha belli bir süre zaman alacak. Ancak burada Rusya'nın hamlesini şantaj olarak değerlendirmekten ziyade, AB'nin kurmayı planladığı "Enerji Birliği" gibi uzun vadeli enerji stratejisine "alternatif strateji geliştirme arayışı" olarak değerlendirmek daha doğru olur kanaatindeyim.
Öncelikle, önümüzdeki yıllarda AB bünyesinde tam anlamıyla faaliyete geçecek olan Enerji Birliği, Rus gazının fiyatında ve AB'nin enerji güvenliğinde yeni standartlar getirecek. Boru hatlarını işleten ve gazı tedarik eden ülkelerin doğalgaz dağıtım ağlarındaki payları, tekel bir yapıda olmamak zorunda. Bu tabii, daha öncesinde gazı son tüketiciye kadar götüren Gazprom'un stratejisinde zorunlu değişiklik anlamına geliyor. Rusya, Türk Akımı'yla AB'ye gaz ihracatı stratejisinde değişikliğe giderek ve AB bürokrasisini dolanarak, gazı AB sınırında satmak istiyor. Rus gazına ihtiyacı olan AB ülkelerinin yeni dönemde eğer bu gazı almak istiyorlarsa Yunanistan sınırına kadar inter-connector hatları ve gaz altyapısını kendisinin kurması gerekecek. Bu da AB'nin, bu hatların masraflarını karşılamasıyla Gazprom'un yeni projedeki masraflarının 10 milyar dolara kadar azalması anlamına geliyor. Güney Akım'a göre daha pahalıya mal olması beklenen Türk Akımı'nın böylelikle Gazprom için daha ucuza inşa edilme imkanı doğacak. Bu da zaten yaptırımlarla sıkıntıya giren Rus ekonomisi için olumlu bir gelişme. Güney Akım'ın inşasının Rusya-Batı arasındaki krizlerle yılan hikayesine dönmesi Rusya'yı bu tercihe iten önemli bir etken oldu. Bunun haricinde, yeni kurulacak Enerji Birliği'nde AB ülkelerine satılan gazın fiyatının ülke bazında değişiklik göstermemesi, Gazprom'un tek tek ayrı ayrı ülke yöneticileriyle değil de doğrudan AB'yle masaya oturması demek ki, bu durum da Gazprom'un minimum sayıda transit ülkeyle çalışmasını gerektiriyor. AB sınırında Ukrayna güzergahını es geçmek isteyen Rusya için bu noktada tek güvenilir güzergah olarak Türkiye öne çıkıyor. Türk Akımı'nın geçtiği Türkiye, bu açıdan Avrupa'ya gaz satmak isteyen Rusya için yeni şartlarda en rantabl güzergah denilebilir.
İkinci olarak, AB'nin kısa vadede Rusya'ya olan gaz bağımlılığını azaltması çok mümkün durmuyor. Halihazırda AB, gaz ihtiyacının %27'sini Rusya'dan karşılıyor. Bu yüzden aslında AB'nin Güney Akım'a olan ihtiyacı Türk Akımı'na olan ihtiyacından çok da az değil. Güney Akım'da daha çok, Orta Avrupa ülkeleri güzergah olarak ön plana çıkarken, Türk Akımı'nda Güney ve Güneydoğu Avrupa ülkeleri ön plana çıkacak, bu da bu ülkelerin gaz ihtiyacı konusunda kısmen sorun oluşturabilir ama zannediyorum bu da doğrudan AB'yi ilgilendirdiği için Rusya buna müdahil olmak istemiyor. Zaten Türk Akımı'ndan arz edilecek 63 milyar metreküplük gazın 13 milyar metreküplük kısmının Türkiye'ye satılacak olması da bu riski Rusya açısından azaltan bir durum.
Dolayısıyla açıkçası ben Türk Akımı'nı, Rusya'nın AB'ye enerji şantajı şeklinde değil de daha çok Ukrayna kriziyle gerilen AB-Rusya ilişkilerinin ve genelde de Karadeniz-Hazar-Akdeniz üçgeninde farklı bir çerçeveye evrilen Batı-Rusya ilişkilerinin tarafların enerji politikalarını doğrudan etkilediği bir süreçte "strateji güncellemesi" olarak değerlendiriyorum."
Türkiye Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi (TÜRKSAM) uzmanı Hanife Çetin de konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
"Açıkçası ben bunu şantaj olarak görmem. Evet Batı'ya rağmen bir proje yapılıyor. Çünkü Güney Akım'ın gerçekleştirememesinden kaynaklanan bir çözüm de bu. Ben bunu açıkçası fırsat olarak değerlendiriyorum. Çünkü Güney Akım olmuyor ve Rusya, Türkiye ve bölgenin de böyle bir projeye ihtiyacı var. Çünkü Güney Akım olmuyor ve de Rusyanın da Türkiyenin de bölgeninde böyle bir Akıma böyle bir projeye ihtiyacı var. O bakımdan evet Batı'ya karşı yapılmış bir şey olabilir ama bu şantaj değildir. Enerji konusunda şu anda küresel bir gerginlik var. Sürekli fiyatlar düşüyor ve bu Rus ekonomisini ciddi şekilde tehdit ediyor. Bu yüzden Rusya da kendisine çözüm yolları arıyor."