DÜNYA

‘Dünya Bankası, Ukrayna’ya imtiyazlı kredi sağlayarak çifte standart uyguluyor’

Dünya Bankası’nın Ukrayna’ya sağladığı imtiyazlı kredi miktarının kalkınmakta olan Afrika ve Arap ülkelerine sağlananın onlarca katı olduğuna dikkat çeken Abu Atiwi, bu çifte standardın, salt kapitalist bir yaklaşımın içinde, tek kutuplu bir dünyanın egemenliğini yansıttığını belirtti.
Sitede oku
Arap Araştırmaları ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü Thaer Noufal Abu Atiwi, Sputnik’e açıklamasında, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Dünya Bankası ve Ukrayna’yla ilgili açıklamasını değerlendirdi.
Dünya Bankası’nın çeşitli ülkelere karşı açıkça çifte standart politikası izlediğini ve açıkça bazı ülkelerin tarafını tutarak diğer ülkelerin çıkarlarını göz ardı ettiğini kaydeden uzman, bu konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:
Bu önyargılı tutum, son üç yılda Ukrayna'ya sağlanan imtiyazlı kredilerde de açıkça görülüyor. Bu kredilerin miktarı, Arap ve Afrika'daki kalkınmakta olan ülkelere ayrılan yardımın onlarca katı. Bu arada, bu ülkelerin çoğu yoksulluk sınırının altında yaşıyor ve ciddi ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya olup, ekonomilerini desteklemek için uygun kredilere acil ihtiyaç duyuyor.
Dünya Bankası fonuna ve desteğine muhtaç ülkelerin, vatandaşlarının insanca bir yaşam sürebilmeleri için yardıma ihtiyaç duydukları aşikar olmasına rağmen, bu banka tarafından gerçek ekonomik durumlarıyla ilgisi olmayan yaklaşımların prizmasından değerlendirildiğini anlatan Abu Atiwi, şunu kaydetti:
Bu ikilik, salt kapitalist bir yaklaşımın içinde, başkalarının ihtiyaçlarını dikkate almayan tek kutuplu bir dünyanın egemenliğini yansıtıyor.
Dünya Bankası yapısında yer alan etkili ülkelerin, desteğe mutaç ülkelerle stratejik ilişkilerinde çifte ve dikkatle kalibre edilmiş standartlara göre hareket ettiğini belirten uzman, Ukrayna'nın ABD ve Avrupa ile ilişkilerini buna örnek göstererek sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu tür ittifaklar esasen siyasi nitelikte ve Dünya Bankası'nın finans ve ekonomi alanındaki yetki alanının çok ötesine çıkıyor. Benzer bağlar, banka içindeki nüfuzlarını kendi siyasi gündemlerini ilerletmek için kullanan Avrupa ülkeleri arasında da mevcut.
Dünya Bankası'nın ABD ve Avrupa ülkeleri gibi önde gelen güçlerin politikalarına ve çıkarlarına tabi olmasının tamamen mantıksız olduğunu kaydeden uzman, “Öte yandan Arap, Afrika ve kalkınmakta olan ülkelerin kredi ve finansman ihtiyaçları, ancak bu ülkelerin çoğu zaman uygulayacak güçte olmadığı veya kabul edemediği koşul ve kriterlerin yerine getirilmesi şartıyla karşılanıyor. Kabul etseler bile, sağlanan krediler imtiyazlı olmayıp sürdürülemez bir borca ​​yol açıyor” diyerek şunu ekledi:
Bu durum kaçınılmaz olarak söz konusu ülkelerde ekonomik gerilemeye yol açıyor, siyasi istikrarı bozuyor ve vatandaşları kronik yoksulluk içinde bırakıyor.
DÜNYA
Trump’ın, Tayvan'a askeri desteği askıya aldığı iddiası: ‘Çin’le ticari anlaşma için’
Yorum yaz