Uzun yıllardır Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), işlenmiş kırmızı eti 1. grup kanserojenler arasında sınıflandırarak et tüketimini sınırlandırma çağrısı yapıyordu. Ancak Applied Physiology, Nutrition and Metabolism dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma, bu bakış açısını değiştirecek bulgular ortaya koydu.
16 bin yetişkin üzerinde yapılan çalışma
McMaster Üniversitesi’nden araştırmacılar, 16.000 yetişkinin beslenme alışkanlıklarını inceleyerek hayvansal ve bitkisel protein tüketimi ile ölüm riski arasındaki bağlantıyı değerlendirdi. Araştırma, hayvansal protein tüketiminin ölüm riskini artırmadığını, hatta kanserden kaynaklanan ölümlerde küçük ama anlamlı bir azalma sağladığını ortaya koydu.
Profesör Stuart Phillips: “Netlik sağladık”
Araştırmaya liderlik eden Prof. Stuart Phillips, Science Daily’ye yaptığı açıklamada, “Protein konusunda büyük bir kafa karışıklığı var. Çalışmamız, ne yediklerine dikkat eden herkes için önemli bir netlik sağlıyor” dedi.
Ekip, bulguların güvenilirliğini artırmak için Ulusal Kanser Enstitüsü (NCI) yöntemi ve Markov Zinciri Monte Carlo (MCMC) modellemesi gibi ileri istatistiksel yöntemler kullandı.
Protein sağlıklı yaşamı destekliyor
Çalışma gözlemsel nitelikte olduğundan kesin bir neden-sonuç ilişkisi ortaya koyamasa da, protein tüketiminin – ister hayvansal ister bitkisel kaynaklı olsun – kalp-damar hastalıkları ya da kanser dahil ölüm riskini artırmadığı sonucuna ulaşıldı.
Araştırmanın baş yazarlarından Yanni Papanikolaou, “Gözlemsel veriler ve klinik araştırmalar birlikte değerlendirildiğinde, hem hayvansal hem de bitkisel proteinlerin sağlığı ve uzun ömürlülüğü desteklediği açıktır” ifadelerini kullandı.