‘Tasnif’ süreci bir oyalama taktiği’
“Resmi toplantımız yasa gereği 1 Ağustos itibariyle başlıyor. Sayın Bakan yurt dışına gideceğini ve ayın 4’ü itibariyle döneceğini söylediler. Biz de zaman kazanmak için daha öne alınması talebinde bulunduk, bunu da uygun gördüler. Biz Memur-Sen olarak taleplerimizi Sayın Bakana ilettik ve onlar da ilgili yerlere ilettiler, bakacaklar. Bizim bürokrasimiz her seferinde yeni bir şeyler çıkarıyor. Tasnif süreci diye bir süreç çıktı. Arkadaşlar kusura bakmasınlar ama ben bu tasnif sürecini bürokrasinin oyalama taktiklerinden bir tanesi olarak görüyorum. Bizim taleplerimizi alıyorlar, bu talepleri; ‘bu mali hak mıdır, sosyal hak mıdır, kapsam içinde mi, dışında mıdır?’ diyorlar ve kategorilere ayırıyorlar. Buna müzakere denmez.”
‘Muhatabımız bürokrat değil, siyasetçiler olmalı’
“Ergün Atalay ‘Bu iş bürokrasi ile olmaz. Bizim Türkiye’yi yönetenlerle görüşmemiz lazım’ diyor. Ben de aynı fikirdeyim. Bürokrasi ister istemez kendisine verilen talimatlar doğrultusunda hareket etmek zorunda kalıyor. Yeri geliyor bu masaların tıkanmasına sebep oluyorlar. Ama görevlerini yapıyorlar. Burada ülkeyi yöneten siyasilerin devreye girip elini taşın altına sokması lazım. Bekliyoruz.”
‘Diğer memur sendikaları ile de temas halindeyiz’
“Biz geçmişte de bunu yaptık. Genel başkanımız hem Kamu-Sen, hem de Birleşik Kamu-İş ile bir araya geldi. Memurların hakları için birlikte hareket edeceğiz. Elbette ki masanın dışında rakibiz. Herkes kendi doğrultusunda sendikal mücadelesini yapmaya devam edecekler. Ama bu 1 ay boyunca memurların hakları için yek vücut olmayı düşünüyoruz.”
‘Memur enflasyona ezdiriliyor’
“Enflasyon farkı bir zam değil, bir telafidir. Sıfır zam bile değil, eksi zamdır. Şimdi siz diyelim ki 2025 yılında bir işçiye 30 bin lira maaşı vardı, bunun toplu sözleşme görüşmeleri bugüne kadar bitmedi, 7 ay geçti. Şimdi bu arkadaşımız yılın başında almış olduğu 30 bin lira ile ne alıyordu, bugün ne alıyor? Bunun hesabını yapın. Bu enflasyondan kaynaklı parayı kim kullandı? Hazine. Bu bunun kârı mı, zararı mı? Siz eğer 6 ay sonra enflasyon farkını veriyorsanız, önceki ayların kayıpları nerede? Gerçek kayıplar hesaplanmıyor. Biz bunları bilgimiz noktasında hesaplıyoruz, ama ikna edemiyoruz. Enflasyona ezdirmediğinizi söylediğiniz yerde 8 bin 77 lirayı seyyanen neden verdiniz? Verilme sebebi memurların enflasyonun altında kalmasıydı."
‘Dar boğaz’ gerekçesi hiç bitmedi’
‘Enflasyon hedefi hiç tutmadı’
“Refah payının verilmesi lazım, emekli ile bağımızın oluşturulması için taban aylığa birinci altı ay için 10 bin lira zam istiyoruz. Biz memurlar olarak şuna varız; bütün gelirlerimizden prim kesilsin ve emekli ikramiyemiz ile emekli maaşımız anlamlı bir hale gelsin. Elbette ki pazarlık yapacağız. Bunların tamamının karşılanması gibi bir beklentimiz yok. Fakat bir şeyi de duyurmak istiyoruz; refah payını neden istiyoruz? Siz hep ‘Enflasyon farkı kadar ödeme yapıyoruz, enflasyona ezdirmiyoruz’ diyorsunuz. Ezdiriyorsunuz, onun için refah payı istiyoruz. Emeklilerle olan bağımızı koparttınız, onun için taban aylığa zam istiyoruz. Yüzde 25’i neden istiyoruz? Enflasyon hedeflerinizi bugüne kadar hiç tutturamadınız. Bir standart sapma vardır; yüzde 200-300 sapmaz. Siz bir standardı yakalayamıyorsunuz. Para yönetiminin hesabını düzgün yapmadığı bir şeyi memurdan, sabit gelirlinin, emeklinin üzerinden çıkarmaya çalışıyor.”
‘Kira yardımında ısrarlıyız’
“Büyük şehirler oturulmaz hale geldi. Ben Datça örneğini veriyorum; geçen sene Datça’ya gittik, kaymakamı ziyaret ettiğimizde ‘Ben nüfusta çalışacak personel bulamıyorum. Görevlendirmeleri imamlardan yapıyorum. Çünkü her caminin bir lojmanı var. Lojman problemini de böyle çözmüş oluyorum’ diyor. Bu bölgede yaşanabilir ev bulmak zor. Ama kaymakam beyin yöntemi de doğru değil. Nüfus işlerini yapacak memurların oralarda olması lazım. İstanbul da yaşanılmaz bir yer haline geldi.”
‘Gelir vergisi yüzde 15'te sabitlenmeli’
“Matrah artışları yeniden değerlendirme oranları üzerinden artırılması gerekirken geçmişte buna uyulmamış. Son zamanlarda yeniden değerlendirme oranları üzerinden matrahlar arsa bile bunlar çok düşük. Dolayısıyla ikinci, üçüncü ayda maaşlar düşmeye başlıyor. Dolayısıyla ya matrahları günün şartlarına uygun olarak yükseltin veya bu dilimi 15’te sabit tutun. Siz kişinin cebine ortak olduğunuzda memurlar yapamıyor ama diğer arkadaşlar farklı yöntemlerle vergiyi aşıyorlar. Vergi bir vatandaşlık görevi, hepimizin vermesi lazım ama makul olanı vermemiz lazım. Biz ısrarla buna dikkat çekmeye çalışıyoruz. Geçmişte bu çabalarımızın sonucunda matrah artışları olmuştu, inşallah yeniden olur.”