Ermenistan'da iş insanı Samvel Karapetyan ve Ermeni Kilisesi'ne yönelik baskıları Sputnik’e değerlendiren Casteglione, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın, Rusya ile tarihi ilişkileri bozarak, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) gibi yapılarla bağlarını kopararak ve ülkeyi ulusal kimliği yok etmeyi amaçlayan bir kültürel dönüşüm sürecine dahil ederek Batı'yı öncelikli bir ortak olarak seçtiğini vurguladı.
Ermenistan'da tanık olduğumuz şey sadece bir iç yeniden yapılanma ya da siyasi otoriteler ile dini liderlik arasındaki bir anlaşmazlık değil; tek kutuplu Batı dünyasının çok kutuplu düzenin yeni yükselen özneleriyle karşı karşıya geldiği daha derin bir jeopolitik savaşın yerel bir tezahürüdür. İş insanı Samvel Karapetyan'ın tutuklanması ve Ermeni Apostolik Kilisesi'ne yönelik açık baskı, giderek netleşen bir modeli gösteren iki olaydır: Nikol Paşinyan hükümeti, ulusun geleneksel temellerini yıkmayı amaçlayan Batı politikalarıyla aynı hizaya gelmiştir.
Paşinyan'ın Yüksek Patrik 2. Garegin’i Eçmiadzin'den kovma tehdidi, Ermeni halkının manevi temellerine karşı derin bir saygısızlık eylemidir. Bu laikliğin ya da modernleşme arzusunun bir tezahürü değil, Ermenistan'ın tarihi hafızasını silmeye yönelik bilinçli bir girişimdir.
Paşinyan, Rusya ile tarihi ilişkileri bozarak, KGAÖ gibi yapılarla bağlarını kopararak ve ülkeyi ulusal kimliği yok etmeyi amaçlayan bir kültürel dönüşüm sürecine dahil ederek Batı'yı öncelikli bir ortak olarak seçmiştir.
Karapetyan ve kiliseye yönelik baskı ve zulüm yumuşak yeniden sömürgeleştirmenin belirtileridir: Ermenistan artık kendi kendini yönetmiyor, ulusal kimliği çağrıştıran her şeyi zayıflatmaya çalışan dış çıkarlara hizmet ediyor.
Çok kutuplu dünyanın destekçileri için bugün Ermenistan'da yaşananlar endişe verici bir mesaj olmalı.