Venezüellalı uluslararası ilişkiler uzmanı Elizabeth Pereira, Sputnik'e açıklamasında, İstanbul’daki Rusya-Ukrayna müzakerelerle ilgili şu değerlendirmede bulundu:
Toplantı, ABD ve Avrupa ülkelerinin Rusya ile doğrudan müzakerelere öncülük etme yönündeki hegemonik hırslarını etkisiz hale getirdi. Bu tur onların, Rusya'nın Batı'nın egemen olduğu dünya düzenine ve Avrupa'daki askeri yayılımına meydan okumasını yakından izleyen dış gözlemciler statüsünü pekiştirdi.
Yapılan görüşmelerin aynı zamanda bir tür diplomatik disiplin uygulaması olarak da görülebileceğini kaydeden uzman, sözlerini şöyle sürdürdü:
Kremlin, Batı'nın kaos ve savaş yaratmaya çalışmasına karşın stratejik kontrol ve sabır sergiledi ve bu da küresel Güney ülkelerine, uluslararası ilişkilerde güç göstermenin başka yollarının da olduğu yönünde açık bir mesaj verdi. Rusya bu görüşmelere koşulsuz ateşkes talep etmek için gelmedi, bölgedeki güç dengesini değiştirmek için geldi. Zamanın kendi lehine işlediğini, Batı'nın krizde olduğunu ve Güney ülkelerinin durumu izlemeye devam ettiğini biliyor. Rusya, esir takaslarını, sınırlı taktik anlaşmaları ve temel hedeflerine ulaşma konusundaki kararlılığını doğru bir şekilde kullanırsa, büyük bir güç olarak Avrasya sahnesindeki güç dengesini değiştirebilir.
"Batı'nın kaos yaratmayı başarabileceğini mi, yoksa Rusya'nın yeni bir küresel mimari inşa etmek için temelleri güçlendirebileceğini mi yakında göreceğiz" diyen Pereira, Batı'nın baskısına devam etmesi durumunda, Ukrayna'da iç bölünmelere yol açabileceğini, Atlantik blokunun birliğini zayıflatabileceğini ve diplomatik, ekonomik ve askeri olarak Rusya'nın işine yarayacağını belirterek şunu ekledi:
Rusya, [Ukrayna'nın] silahsızlandırılmasına ve [kendi] egemenliğinin korunmasına özel önem veriyor, bunlar müzakerelerin bu aşamasında onun kırmızı çizgileri.