Putin'in ön koşul olmadan bu müzakere açıklaması dikkat çekici bir gelişme olarak dünyanın gündemine oturdu. Halbuki Kursk zaferinin ilanı ve 9 Mayıs Zafer Günü kutlamalarının Putin ve Rusya için bir güç gösterisi olacağı devamlı Batı'da dile getirildi. Oysa bu zafer gününün ardından Putin bu açıklamaları Rusya'nın ve Putin'in savaşı sonlandırmak için kalıcı bir çözüm arayışında olduğunu bize gösteriyor. Aslında bu sefer Batı ile müzakere değil, Ukrayna ile doğrudan diyalog isteyen bir strateji var. Batılıların hamlelerine karşı Rusya'nın kendi hamlesini yaptığı ortadadır. Tabi burada Putin'in ne Avrupa Birliğinin ne de ABD'nin ateşkes önerilerini kabul etmediğini Rusya'nın doğrudan müzakere istediğini görüyoruz.
‘Putin Türkiye’ye güveniyor’
Savaşın dördüncü yılında ve Rus askeri gücünün yavaş ama stratejik bir şekilde ilerlediği bir dönemde Putin'in bu teklifi oldukça kıymetlidir. Bu teklif Putin'in diplomasiye her zaman açık olduğunu da gösteriyor. Tabi Batılı liderler bu duruma da şüphe ile yaklaşacaktır. Ancak Putin'in işaret ettiği gibi Türkiye'nin ev sahipliğinde İstanbul'da yeniden müzakereleri başlatması teklifinin güvenilir ve samimi olduğunu kanıtlar niteliktedir. Ankara'nın NATO üyeliğine rağmen Rusya'ya karşı yaptırımlara katılmaması ve Erdoğan-Putin özel ilişkisi umutları çoğaltmaktadır. Çünkü Rusya-Ukrayna savaşında geçmişte Türkiye'nin arabuluculuğunda önemli mesafe alınmıştı. Zaten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan defalarca bu savaşı bitirmek için ellerinden geleni yapacaklarını dünyaya ilan etmişti. Türkiye'nin arabuluculuğu ve kolaylaştırıcılığı ile İstanbul müzakerelerinde yeniden Rusya-Ukrayna konusunda ilerleme sağlanabilir. Tabi ki uluslararası toplumunda etkisi müzakerelerin başarıya ulaşması için önemlidir. Bununla beraber Amerikalı ve Avrupalı liderlerin Zelenskiy’e de bu konu da baskı yapması gerekiyor.