“Birincisi, Kremlin'in Hıristiyanlık için özel bir önemi olan bu günün önemli dini ritüellerine saygı göstermesi, Rus hükümetinin her zaman temel insani ilkelere ve özel hususlara öncelik verdiğini gösteriyor. Rusya, Hıristiyanlığın ideallerinin ve değerlerinin savunucusudur. Geçen yıl yine Sayın Putin'in talimatıyla Hıristiyanlar için bu önemli günün ritüellerini yerine getirmek üzere geçici bir ateşkes ilan edilmişti. Ancak Kiev rejiminin neo-Nazi güçleri bu ateşkese riayet etmemiş, aksine bu önemli dönemde kiliseler de dahil olmak üzere doğrudan ve geniş çaplı saldırılar gerçekleştirmişti.
İkincisi, bu durum Rus hükümetinin barışın başlatıcısı ve destekçisi olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Trump, son günlerde anlaşmaları ihlal eden eylemler konusunda endişelerini dile getirmiş ve Kiev rejimini, rejimin neo-Nazi güçlerinin ilan edilen Paskalya ateşkesine uymaması ve savaş suçlarına ve kiliselere yönelik saldırılarına devam etmesi halinde Ukrayna'ya verdiği askeri desteği durduracağı konusunda uyarmıştı. Bu durum, neo-Nazi Kiev rejiminin sadece Hıristiyanlığa ve kutsallarına karşı savaşarak din karşıtı değil, aynı zamanda hiçbir ateşkes anlaşmasına uymadığı için barış karşıtı olduğunu da bir kez daha gösteriyor.
Son 30 gün boyunca, İngiliz komutası altındaki Kiev rejiminin neo-Nazi güçlerinin ateşkesi yüzlerce kez ihlal ettiğini, Rusya'nın enerji altyapısına ve Belgorod ve diğer bölgelerdeki yerleşim alanlarına saldırdığını gördük. Bugün bu, Kiev rejiminin neo-Nazi güçleri barışı bozmak ve suç işlemek için her fırsatı kullanırken, Rusya'nın barış istediğini, değerlere ve geleneklere saygı duyduğunu ve insan haklarını koruduğunu dünyaya bir kez daha gösteren bir diğer sınavdır.”