'Hakim olmamla alakalı planlarım alt üst olmuştu'
İnsanların tepkileri, insanların cümleleri anlık olarak şekillenmiyor. O gün benim için çok boyutlu duygusal bir gün. Neden duygusal bir gün? Ben lise yıllarımda başarılı, her alanda okuyabilecek bir öğrenciydim. Fakat babam beni hukuk okumaya ikna etti. Ve ben sadece hâkim olmak için hukuk fakültesine geldim. Fakülteye başlamadan önce başörtülü değildim. Geleneksel bir Anadolu ailesi, annem öğretmen, babam öğretmen. Annem başörtülü değil; hala değildir. Ben evimde dini bir eğitim alarak yetişmedim. Her şeyi kendim öğrendim. Kur’an kursuna gitmedim. İlk başladığımda, namaz kılarken sureleri bilmediğim için boynuma kağıt yazar asardım. Allah bana 13 yaşında nasip etti, kendi kendime öğrendim. Üniversiteye başladıktan sonra başımı da tamamen, kendi özgür tercihimle örttüm. Zamanla fark ettim ki, başörtüsüyle beraber benim hakim olmamla alakalı planlarım alt üst olmuştu. O yıllarda, başörtülü olarak hakimlik savcılık yapmak değil, bunu düşünmek bile mümkün değildi. Başörtüsünden dolayı pişmanlığım hiç olmadı; bunu şerefle ve şükürle taşıdım, taşıyorum, her zaman. 28 Şubat sürecinde bir defa hakimlik sınavına başvuru yapmıştım. Bir gün kapıya polis geldi ve dediler ki ‘adliyeden çağırılıyorsunuz...’ ‘Neden’, diye sordum, cevap yok. Polis arabasıyla adliyeye gittim. Adliyede bana başvuru evrakım, başörtülü başvuru sebebiyle iade olundu. Bu hikayenin bütününü dikkate aldığınızda, başörtülü olduğu için hakim olamamış hukukçu bir milletvekili olarak, bir başörtülü kızımızın birinci olup kura çektiği törende bulunuyoruz ve benim kız kardeşimin evladı hakim olmuş...