Lavrov: Rusya'ya tehdit oluşturmaları durumunda ABD ve NATO’ya kararlı bir karşılık verilecek
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, ABD ve NATO’nun Rusya’ya karşı yeni füze tehditleri oluşturmaları halinde Moskova’nın bu adımlara askeri-teknik karşı önlemler şeklinde kararlı bir karşılık vereceğini belirtti.
Sitede okuRusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Sputnik'e verdiği röportajda ABD ve NATO’nun Rusya’ya karşı yeni füze tehditleri oluşturmaları halinde Moskova’nın bu adımlara askeri-teknik karşı önlemler şeklinde kararlı bir karşılık vereceğini ifade etti.
Lavrov, Rusya’nın stratejik nükleer kuvvetlerini yeniden silahlandırırken Stratejik Saldırı Silahlarının Azaltılması Anlaşması’nda (START) belirtilen sınırlara sıkı sıkıya bağlı kaldığını vurguladı.
'Washington Rusya karşıtı rotasına devam ettiği sürece ABD ile silahların kontrolü konusunda herhangi bir müzakere yürütmeyeceğiz'
"Nesnel gerçek şudur ki, ABD'nin yıkıcı politikası sonucunda stratejik istikrarın temelleri sarsılmış ve bazı yerlerde yıkılmıştır. Aynı zamanda, halen görevde olan Amerikan yönetiminin aşırı Rus karşıtı suçlamaları nedeniyle, şu anda Washington ile stratejik diyalog için herhangi bir koşul mevcut değil. Amerikalılar mevcut Rusya karşıtı tutumlarını terk edinceye kadar onlarla silah kontrolü konusunda herhangi bir müzakere yürütmeyeceğiz" diyen Lavrov, sözlerini şöyle sürdürdü:
'START Anlaşması kapsamında ilgili silahlara getirilen niceliksel sınırlamalara titizlikle bağlı kalmaya devam ediyoruz'
Bu, Rusya'nın nükleer füze alanında kabul edilebilir bir öngörülebilirlik düzeyini korumak için gönüllülük esasına dayalı bir dizi tedbiri uygulamaya koymayacağı anlamına gelmiyor, ki bizim de yaptığımız bu. Özellikle, START Anlaşması kapsamında ilgili silahlara getirilen niceliksel sınırlamalara bağlı kalmaya devam ediyoruz. Buna ilaveten, Rusya'nın kara tabanlı orta ve kısa menzilli füzelerin konuşlandırılmasına ilişkin tek taraflı moratoryumu yürürlükte kalmaya devam ediyor. Diğer bazı adımlar da atılmakta.
'Orta ve kısa menzilli füzelerin konuşlandırılmasına ilişkin moratoryumumuzun artık pratikte uygulanabilir olmadığı ve terk edilmesi gerekeceği açık'
Lavrov, "Ancak, defalarca ifade ettiğimiz üzere, bu tedbirlerin uygunluğu doğrudan çıkarlarımızı ne ölçüde karşıladıklarına bağlı. Durumu, ABD ve NATO'nun stratejik alandaki istikrarı bozucu eylemlerinin analizi ve buna bağlı olarak bunlardan kaynaklanan tehditlerin evrimi temelinde değerlendiriyoruz. Bugün, örneğin INF füzelerinin konuşlandırılmasına ilişkin moratoryumumuzun artık pratikte uygulanabilir olmadığı ve terk edilmesi gerekeceği açıktır. ABD, Rusya ve Çin'in uyarılarını küstahça görmezden geldi ve pratikte bu sınıftaki silahları dünyanın çeşitli bölgelerine konuşlandırmaya başladı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in de açık bir şekilde ifade ettiği üzere, biz buna karşılık vereceğiz ve orantılı bir karşılık vereceğiz. En yeni orta menzilli hipersonik sistem Oreşnik'in bir süre önce muharebe koşullarında gerçekleştirilen testi, telafi edici tedbirleri uygulama kabiliyetimizi ve kararlılığımızı fazlasıyla ortaya koydu" diye konuştu.
Rus diplomat aynı zamanda Yeni START’ın süresinin dolduğu Şubat 2026’dan sonra ne olabileceği konusunda tahminde bulunmaya gerek olmadığını söyleyerek, ‘bir yılda daha pek çok şey olabileceğini’ ifade etti:
START Anlaşması ile ilgili olarak, bu anlaşmanın askıya alınması sürecinde dahi, anlaşmanın yaşam döngüsü içerisinde temel ‘tavan değerlerine’ riayet etme niyetimizi beyan ettiğimizi ve ABD'yi bu çabaları bizim için anlamsız kılacak adımlara karşı uyardığımızı hatırlatmak isterim. Söylediklerimize tutarlı bir şekilde bağlı kaldık: Rus stratejik nükleer güçlerinin yeniden silahlandırılması sürecini START Anlaşması'nın sınırlarına açıkça uydururken, Washington'un eylemlerini azami dikkatle izliyoruz. Yeni START Anlaşması'nın sona erdiği Şubat 2026'dan sonra ne olacağını şu anda tahmin etmek için herhangi bir neden görmüyoruz. Önümüzdeki yıl içerisinde hala pek çok şey olabilir. Dolayısıyla şu aşamada bu hassas alandaki olası hamlelerimizi açıklamak erken ve aynı zamanda akıllıca da olmayacaktır. Zamanı geldiğinde bakacağız.
'ABD Ukrayna’daki çatışmanın sona ermesini isteseydi, Kiev’e silah tedarikini durdurarak ateşkes emri verirdi'
Lavrov, 'Bazı uzmanlar yeni ABD yönetiminin Ukrayna konusunda müzakerelere başlamak için yeterli güce sahip olduğunu düşünüyor. Bu görüşe katılıyor musunuz' sorusu karşısında şunları söyledi:
Elbette hem yeni ve hem de mevcut yönetimin böyle bir gücü var. Tek yapmaları gereken bu gücü kendilerine ve hamiliğini yaptıkları Kiev'deki yetkililere karşı kullanmak. Washington çatışmaya gerçekten son vermek isteseydi, Kiev'e silah sevkiyatını durdurur, uydularının da aynı şeyi yapmasını talep eder ve Kiev'deki kuklalarına ateşi kesmelerini, müzakere sürecini koşulsuz olarak yeniden başlatmalarını, Zelenskiy'in Rus yönetimiyle görüşmesini yasaklayan kararnamesini iptal etmesini emrederlerdi.
'Ukrayna krizinin temel nedenlerini ortadan kaldırmaya yönelik ve ‘sahadaki’ gerçek durumu dikkate alacak müzakerelere hazırız'
"Ülkemizin çözüm konusundaki tutumu iyi biliniyor ve değişmedi. Müzakerelere hazırız ancak bu müzakereler Ukrayna krizinin temel nedenlerini ortadan kaldırmaya yönelik olmalı ve ‘sahadaki’ gerçek durumu dikkate almalıdır" diyen Lavrov, "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 14 Haziran'da Rusya Dışişleri Bakanlığı'nda yaptığı konuşmada ve 19 Aralık'ta yılın sonuçlarına ilişkin düzenlediği basın toplantısında ilkesel yaklaşımlarımızı net bir şekilde ortaya koydu. Özellikle Ukrayna'nın askerden ve Nazilerden arındırılması, bağlantısız, tarafsız ve nükleer silahlardan arınmış bir statüye kavuşturulmasının sağlanması ve NATO'nun genişlemesi de dahil olmak üzere Rusya'nın güvenliğine yönelik batıdan gelen uzun vadeli tehditlerin bertaraf edilmesinden bahsediyoruz. Kiev, Rusça konuşan vatandaşların hak, özgürlük ve menfaatlerini güvence altına almaya yönelik somut yükümlülükler üstlenmeli ve elbette Rusya Federasyonu Anayasasında yer alan bölgesel gerçekleri tanımalıdır" diye sözlerini sürdürdü.
'Geçici ateşkes olasılığı çıkmaz bir yol'
Rus diplomat, "Devlet Başkanı tarafından formüle edilen spesifik önerilerin uygulanması, çatışmaya son verilmesini ve kapsamlı, uzun vadeli, adil ve yasal olarak bağlayıcı anlaşmalara varılmasını mümkün kılacaktır. Kalıcı barışa ulaşmanın tek yolu budur. Şimdiye kadar gördüklerimize ve okuduklarımıza bakılırsa, Kiev ve Batı, bir tür ateşkes ve barış olasılığını tartışmaya başladılar; bu sayede biraz nefeslenebilecekler ve bu süre zarfında Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin askeri potansiyelini arttırarak Rusya'yı ‘stratejik bir yenilgiye’ uğratma çabalarına devam edebilecekler. Elbette bu çıkmaz bir yol. Hiçbir yere varmayan bir yol. Bunda hiç şüphe yok" ifadelerini kullandı.
‘Rusya ile İran arasındaki stratejik ortaklık anlaşması, Suriye'deki durum bağlamında herhangi bir değişiklik gerektirmiyor’
Suriye’de yaşanan son gelişmelere bağlı olarak Rusya ile İran arasında imzalanacak olan Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması’nın maddelerinde herhangi bir değişiklik düğünülüp düşünülmediği yönündeki soruyu yanıtlayan Lavrov, "Metni uzun süredir hazır olan ve taraflarca üzerinde mutabık kalınan yeni ‘büyük’ antlaşma kapsamlı, uzun vadeli ve ‘her koşulda geçerli’ nitelikte ve bu anlamda herhangi bir düzenleme gerektirmiyor. Anlaşma, ikili ilişkilerde son yıllarda kaydedilen benzeri görülmemiş ilerlemenin hukuki açıdan pekiştirilmesi ve stratejik ortaklık düzeyine ulaşmasını kayıt altına alınmasını amaçlıyor" diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
Elbette böylesine kapsamlı bir belgenin uluslararası bir boyutu da var. Diğer hususların yanı sıra, bölgesel ve küresel düzeyde barış ve güvenlik çıkarları doğrultusunda işbirliğinin güçlendirilmesine özel bir önem atfediyor ve Moskova ile Tahran'ın güvenlik, savunma, terörizm ve aşırıcılıkla mücadele ve diğer birçok ortak zorluk ve tehdide karşı koyma alanlarında daha yakın işbirliği yapma arzusunu ortaya koyuyor. Prensipte, şu ya da bu şekilde, tüm bunlar şu anda yapılıyor. Ancak, çok yakında bir sonraki üst düzey temas sırasında gerçekleşmesini beklediğimiz anlaşmanın imzalanması, öncelikli alanlarda Rusya-İran ortaklığının daha da genişletilmesi için ek fırsatlar yaratacak.
'Batılı ülkeler tarafından Kiev rejimine sağlanan tüm silahlar meşru hedeflerdir ve Rus ordusu tarafından etkin bir şekilde imha ediliyor'
Danimarka'nın Ukrayna'ya teslim ettiği F-16 savaş uçakları bağlamında Rusya'nın bu ülkeye ve silah tedarik eden diğer ülkelere karşı ne gibi önlemler alacağı sorusu karşısında Lavrov, "Danimarkalı yetkililer Ağustos 2023’te Kiev'e 19 adet F-16 savaş uçağı göndermeyi planladıklarını açıkladılar. Bu yılın Ağustos ve Aralık aylarında bu uçakların ilk iki partisinin Ukrayna'ya teslim edildiği bildirildi. Kopenhag, Kiev'e en fazla silah yardımı yapan ülkeler arasında yer alıyor, Ukraynalı militanların eğitimine ve savaş bölgesine paralı asker nakline katılıyor, dondurulmuş Rus varlıklarından elde edilen gelirlerle Ukrayna'nın askeri-sanayi kompleksi işletmelerinde askeri teçhizat üretimini finanse ediyor. Danimarka, hamileri ve müttefiklerinin Ukraynalı Nazilere büyük çaplı askeri yardım sağlayarak çatışmanın tırmanmasına neden oldukları ve Rusya'yı askeri ve teknik tedbirler de dahil olmak üzere ülkenin güvenliğini sağlamaya yönelik gerekli tedbirleri almaya zorladıkları konusunda defalarca uyardık" değerlendirmesinde bulundu.
Rus diplomat, "Batılı ülkeler tarafından Kiev rejimine sağlanan tüm silahlar meşru hedeflerdir ve Rus ordusu tarafından etkin bir şekilde imha ediliyor" ifadelerini kullandı.
Lavrov, Suriye'deki son gelişmeler ışığında Rusya'nın ülkedeki Rus askeri üslerin durumu ile ilgili görüşmeler yapıp yapmadığı ve üslerin geleceğinin garantiye alınıp alınmadığı sorusu karşısında, söz konusu üslerinin Suriye'de konuşlandırılmasının uluslararası hukuk normlarına uygun olarak imzalanan mevcut devletlerarası anlaşmalara dayandığı vurgusunu yaptı.
Suriye, yabancı ortaklarla anlaşma yapma ve anlaşmaları feshetme hakkına sahip egemen bir ülke. Modern Suriye devletinin var olduğu on yıllar boyunca bu tür birçok anlaşma imzalanmıştır. Ancak, yeni yönetimin bu tür belgelerin envanterini çıkarmak ve gözden geçirmek için herhangi bir çalışma yapıp yapmadıklarını bilmiyoruz. Rus tarafına da bu yönde herhangi bir başvuru yapılmadı. Suriye'de 1 Mart 2025 tarihine kadar bir ‘geçiş dönemi’ ilan edildi ve mevcut hükümet, politikalarına belirli anayasal ve kurumsal kısıtlamalar getiren ‘geçici’ statüsüne sahip. Kuşkusuz, iktidar değişikliği ve ‘sahadaki’ durumun değişmesi, Suriye'deki Rus askeri varlığına yönelik bazı düzenlemeleri de beraberinde getiriyor. Mesele sadece üslerimizin ya da tahkimat noktalarımızın korunması değil, aynı zamanda bunların işletme, bakım ve destek koşulları ve yerel tarafla işbirliği meselesidir. Bu konular yeni Suriye yönetimi ile müzakere konusu olabilir.
Rus bakan, 'Orta ve kısa menzilli füzelerle ilgili krizi çözmek için ‘NATO çifte çözümünün’ tekrarlanmasının mümkün olup olmadığı' sorusuna ise ABD ve NATO’nun Rusya’ya karşı yeni füze tehditleri oluşturmaları halinde Moskova’nın bu adımlara askeri-teknik karşı önlemler şeklinde kararlı bir karşılık vereceğine işaret etti:
"NATO'da karar verenlerin kafasında nelerin olup nelerin olamayacağı konusunda spekülasyon yapmayı doğru bulmuyoruz. Üstelik bu kararlar bize, daha farklı bir şekilde ifade etmek gerekirse, çoğu zaman yetersiz göründüğü için. Biz kendi adımıza her türlü senaryoya hazırız. Yeni füze tehditleri söz konusu olduğunda, hasımlarımız askeri-teknik karşı tedbirler şeklinde kesin bir yanıt alacaktır. Aynı zamanda, eşit bir diyalog için kabul edilebilir koşulların yaratılmasına yönelik varsayımsal adımlar tarafımızdan dikkate alınacak" diyen Lavrov, şöyle devam etti:
Güvenlik alanındaki temel çelişkilerin ana nedenlerini ortadan kaldırmaya odaklanarak çatışma potansiyelini azaltmaya yönelik kapsamlı çalışmalarla ilgilenebileceğimizi defalarca belirttik. Bunlar arasında her şeyden önce NATO'nun doğuya doğru uzun süredir devam eden genişlemesi yer alıyor. Ukrayna krizini büyük ölçüde tetikleyen ve Rusya'nın güvenliğine tehdit oluşturmaya devam eden de budur. Silahların kontrolü konuları da teorik olarak tartışılabilir, ancak bu sadece daha geniş bir gündemin bir unsuru olarak ele alınabilir.