SAĞLIK

Önce dopamin, sonra pişmanlık: Uzmanı, belirli yiyecekler için durdurulamaz arzunun sebeplerini anlattı

Yeme bozukluğu Acıkmadan yemek yeme alışkanlığı son yıllarda artış gösterdi. Aniden gelen açlık hissi gerçek açlıktan nasıl ayırt edilir? Duygusal yeme bozukluğu anında neden zararlı gıdalar çekici gelir? Klinik Psikolog Barış Gürkaş duygusal yeme bozukluğunun sebeplerini açıkladı ve nasıl başa çıkılacağını anlattı.
Sitede oku
Yeme bozukluğunda aniden gelen açlık ve hızla yenilen şekerli, yağlı ve tuzlu gıdalar önce kortizol seviyesini düşürüp dopamin sayesinde kısa süreli iyi hissettirse de, bu duygu dakikalara sonra hayal kırıklığı ve pişmanlığa dönüyor. Üstelik bunun alışkanlık haline gelmesi kişiyi tüketim döngüsüne sokuyor. Yeme bozukluğunun en sık görülen versiyonlarından biri olan duygusal yeme bozukluğunda özellikle keyif veren gıdalara düşkünlük artıyor.
Klinik Psikolog Barış Gürkaş, duygusal yeme bozukluklarının sebebi nedir ve yeme bozukluğu nasıl atlatılır Sputnik Türkiye'ye anlattı:

Duygusal yeme bozukluğu nedir?

Klinik Psikolog Gürkaş, duygusal yeme bozukluğunun son dönemde internette en çok aranan rahatsızlıklardan biri olduğuna dikkat çekti ve "Diğer ruhsal rahatsızlıklar gibi seyrinin olmaması, uzmana başvurmayı da geciktiren bir yanı. Peki yemek yemek gibi sıradan bir eylem nasıl oluyor da ruhsal bir zorlanmayla dönüşebiliyor? Bir düşünün hiç aç değilsiniz, ancak durdurulamaz bir yeme isteğiniz var. Bunun da sebebi olumsuz duygularla başa çıkma çabası. Yemek yeme eylemi kimi zaman stresi yönetmek, kimi zaman üzüntünün üstesinden gelmek ya da öfkeyi yatıştırmak için bir başa çıkma mekanizmasına dönüşmüş oluyor. Kişinin başka türlü düzenleyemediği edemediği duyguları yeme davranışıyla düzenlemeye çalışır" dedi.

Hedonik açlık nedir?

Yeme bozukluklarında en çok rastlanan 'hedonik açlık' ise aslında birçok kişinin farkında olmasa da sahip olduğu bir psikolojik hal. Hedonik açlığı Gürkaş, 'haz odaklı yeme' olarak açıklıyor:

Hedonik açlık, doğrudan bir bozukluk olarak tanımlanmasa da, diğer psikolojik durumlarla ilişkili olarak ele alınabilir. Bu durum, kişinin fiziksel olarak aç olmasa bile, yemek yeme isteği duymasıyla karakterizedir. Haz odaklı bir yeme davranışıdır ve çevresel veya farklı tetikleyicilerle aniden ortaya çıkar. Bu, belirli yiyecekler için durdurulamaz bir arzu yaratır.

Duygusal yeme bozukluğu yaşayan kişi neden abur cubur yer?

Peki aniden gelen yeme isteğinde neden çoğu zaman zararlı gıdalar tercih edilir?
Aslında, bu noktada o anki tetikleyici çok önemlidir. Örneğin, yoğun bir günün ardından mutfaktan geçerken bir paket çikolata gördüğünde, sadece onu görmek bile bir paketi tüketmesi için yeterli olabilir. Bu, onun için kestirmeden ve hızlıca stresi rahatlatma aracı olarak kullanılır. Pişman olacağını daha yerken biliyordur ama yine de karşı koyamaz. Duygusal yeme davranışı, genellikle hızlı ve kolay tüketilebilecek yiyecekleri tercih etme eğilimi gösterir; bu da çoğunlukla yüksek kalorili, şekerli ve yağlı gıdaları içerir. İlk anda keyif veren bu tür tüketimler, sonrasında hem yorgunluk hem de hayal kırıklığıyla devam eder. Bu da kişiyi bir sonraki tüketim döngüsüne iter.

Önce dopamin sonra pişmanlık

Hızlıca ve acıkmadan yedikten sonra vücutta ne oluyor?
Gürkaş, duygusal yeme aktivitesinde vücutta yaşananları "Duygusal açlık sırasında şekerli ve kalorili yiyecekler tercih edilir çünkü bu yiyecekler beynin ödül sistemini uyararak dopamin salgılar ve geçici bir “iyi hissetme” etkisi yaratır. Stres hormonları olan kortizol seviyelerini düşürerek hızlıca enerji sağlarlar. ancak kısa süreli iyilik hali sonrasında yorgunluk, pişmanlık gibi olumsuz duygu, düşüncelere kendini bırakır. Bir diğer yandan çocuklukta bu tür yiyeceklerle olumlu anılar biriktirmiş olabiliriz. İlk etapta stresi regüle etmek için de bunlara başvuruyor olabiliriz" diyerek özetledi.

Gerçek açlıkla duygusal açlık nasıl ayırt edilir?

Gerçekten aç mısınız yoksa duygularınız sizi aç olduğunuza mı inandırıyor? Klinik Psikolog Gürkaş gerçek açlıkla duygusal açlığı ayırmanın yöntemini anlattı:
Duygusal açlık, stres, can sıkıntısı, üzüntü, yalnızlık veya mutluluk gibi duygularla tetiklenir ve bu duygularla başa çıkmak için yemek yeme isteği doğar. Gerçek açlık ise vücudun enerji ve besin ihtiyacından kaynaklanır.
Duygusal açlık aniden ve acil bir şekilde ortaya çıkar, genellikle belirli bir yiyeceğe karşı yoğun bir istek duyulur. Gerçek açlık ise yavaş yavaş gelişir ve fiziksel belirtilerle kendini gösterir.
Duygusal açlık sırasında genellikle şekerli, yağlı veya tuzlu yiyecekler tercih edilirken, gerçek açlık çeşitli yiyeceklerle giderilebilir ve sağlıklı seçeneklere de açıksınızdır.
Duygusal açlıkta yemek yerken genellikle farkında olmadan hızlıca ve kontrolsüzce yersiniz, oysa gerçek açlıkta daha bilinçli ve doyduğunuzda durarak yersiniz.
Yemekten sonra duygusal açlık genellikle suçluluk veya pişmanlık hissi yaratırken, gerçek açlık tatmin ve yenilenmiş hissettirir. Bu iki durumu ayırt etmek ve yönetmek için yemek yemeden önce fiziksel açlık mı yoksa duygusal mı olduğunu sorgulamak, duygusal durumlarda alternatif başa çıkma yöntemleri bulmak ve düzenli öğünler ve atıştırmalıklarla beslenmek önemlidir.
YAŞAM
Bir fincan kahve eşliğinde okumalık: Kahve içmenin altın kurallarını uzmanı anlattı

Duygusal yeme bozukluğunun tedavisi var mı?

Duygusal yeme bozukluğunun tedavisi için ise Gürkaş, 'duygusal farkındalık' konusuna vurgu yaptı ve "Evet, duygusal yeme bozukluğunun tedavisi mümkündür. Bu süreçte kişinin kendisiyle ve çevresiyle kurduğu ilişkiyi geliştirmesi esastır. Duygusal tetikleyicileri, davranışları ve düşünceleri hakkında farkındalığı süreçte oldukça önemlidir. Duygusal farkındalık ve başa çıkma stratejilerini hedefleyen müdahaleler, bu sorunu ele almada ve genel refahı artırmada umut vaat ediyor. Genellikle mindfulness temelli yaklaşımlar, kabul kararlılık terapisi ve bilişsel davranışçı terapi gibi yöntemler kullanılır. Süreçte oldukça da etkilidir" dedi.

Duygusal yeme bozukluğu olan kişi psikoloğa mı diyetisyene mi gitmeli?

Gürkaş yeme bozukluğu probleminde kime başvurulacağına ise şu şekilde yanıt verdi:
Bu zor bir soru. Benim deneyimime göre, bu kişiler genellikle birçok diyetisyen denemiş oluyorlar ve nasıl besleneceklerini çok iyi biliyorlar. Ancak, istikrar sağlamakta güçlük çekiyorlar. Bu nedenle, davranışlarını düzenlemek için ilk etapta bir psikologla çalışmak ve sonrasında diyetisyenle sağlıklı beslenme alışkanlıkları planlamak çok kritiktir. Bu süreçte, kişilerin ilk etapta kilo vermeyi değil, sağlıklı ve dengeli bir yaşamı hedeflemeleri gerekir. Çünkü bazen yürüyüşü programa dahil etmek, bazen sosyalleşmeyi artırmak, bazen de sadece tetikleyicileri yakalamak için yazma uygulamaları yapmak, stresi yönetmelerini sağlar ve yeni bir hayatın kapılarını aralar.
GÖRÜŞ
Dünya Sağlık Örgütü obeziteye karşı uyarıyor: Az ye, çok yürü devri sona mı erdi?
Yorum yaz