Müsilaj geri geldi: Marmara Denizi'nin kirlilik yükü, olmasını gerekenin çok çok üzerinde
Marmara Denizi'nde 2021 yılında ortaya çıkan müsilaj, Erdek Körfezi'nde görüldü. Denizin içini hayalet bir ağ gibi kaplayan müsilajın yoğunluğu görenleri hayrete düşürürken görüntülerin sahibi ve Müsilaj Bilim Kurulu’nun da üyesi olan Prof. Dr. Mustafa Sarı uyardı: Marmara Denizi'nin kirlilik yükü olmasını gerekenin 'çok çok üzerinde.'
Sitede okuDeniz ve su bilimleri ile su ürünlerinde uzman akademisyen Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, Erdek Körfezi'nde su altında yapılan çekimlerle müsaijın geri geldiğini duyurdu. 5 ila 25 metre derinlikte adeta bir bulut kümesi gibi görünen müsilajın yoğunluğu görenleri hayrete düşürdü. Sputnik'e konuşan Sarı ise buna şaşırmayanlardan çünkü Marmara Denizi'nin atık yükünün azaltılmasında ilerleme kaydedilmediğini vurguladı.
'Neden müsilaj oluyor diye şaşırmalı mıyız bu durumda?'
Prof. Dr. Sarı, 2021 yılında Marmara Denizi'ne boca edilen evsel atıklardan yüzde 51'inin ileri biyolojik arıtmadan geçtiğini ancak 2024 yılına geldiğinde bu oranın yüzde 51.7 olduğunu vurgulayarak "İlerleme yüzde 0.7, yani yüzde 1 bile değil. Şimdi Marmara Denizi neden müsilaj oluyor diye şaşırmalı mıyız bu durumda?” diye soruyor.
Müsilaj neden oluyor ve neden geri geldi?
Müsilajın ortaya çıkmasında üç ana tetikleyici temel faktör olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mustafa Sarı, bunları şöyle açıklıyor:
"Birincisi iklim değişikliğine bağlı deniz suyu sıcaklıklarının yüksek olması. Marmara Denizi uzun yıllar kaydedilen ortalamaya göre 2.5 derece ortalamadan daha sıcak.
İkinci faktör deniz şartlarının durağın olması. Marmara Denizi ikili bir su sistemine sahip. Yüzeyde ilk 25-30 metrede Karadeniz kökenli sular var, daha aşağıda ise 30 metrenin altında ise Akdeniz kökenli sular var. Marmara'nın suları az tuzlu, Akdeniz'in suları çok tuzlu. Bu iki su tabakasının aynı ortamda bulunuyor olması dikey karışımları sınırlandırıyor. Yüzeyden belli bir derinliğe kadar dikey karışımlar sınırlanıyor ve sıcaklık sabitleniyor. Diğer bi deyişle sıcaklık gibi başka oşinografik parametreler homojen hale geliyor. Bu işte müsilaj için ideal şartları sağlayan ikinci tetikleyici oluyor.
Üçüncüsü ise kirlilik yükü tabii ki. Denizde bulunan azotun, fosforun miktarı arttığında bu müsilaj oluşumu için ekstra bir tetikleyici görevi görüyor.”
25 milyonun evsel atığının yüzde 50 - 51'inin arıtıldığına dikkat çeken Sarı, endüstriyel atıkların en iyi ihtimalle yine yüzde 50-51 oranında arıtıldığını belirtti. Çok yoğun tarımsal faaliyetin gübre ve zehir atıkları olarak komple Marmara Denizi'ne boca edildiğine de dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Sarı, 2021 yılındaki Marmara Denizi Eylem Planı'nın altını çizdi.
'Kirlilik yükü, olması gerekenin çok çok üzerinde'
2021 yılında ortaya çıkan bir müsilajdan sonra yapılan Marmara Denizi Eylem Planı'nın ruhunun Marmara Denizi'nin atık yükünü azaltmak olduğunu ifade eden Sarı, "Müsilajı tekrar görmek istemiyorsak atık yükünün azaltılması gerekiyor’ demiştik" diye hatırlattı. Prof. Dr. Sarı sözlerine şöyle devam etti:
“Tüm tarafların katılımıyla 22 eylemden oluşan bir plan yaptık. Bunun 14 maddesi doğrudan Marmara Denizi'nin atık yükünün azaltılmasıyla ilgiliydi. 'Marmara Hepimizin’ adlı Çevre Bakanlığı'nın web sitesinde 4. koordinasyon kurulunun sunumunda görüleceği gibi 22 eylemin arasında Marmara Denizi'nin atık yükünün azaltılması dışında çok güzel işler yapıldı.
Marmara Denizi'ni özel çevre koruma bölgesi ilan ettik. Bu çok iyi bir şey. Atık ve şarjı limitlerini değiştirdik, yasal düzenlemeler yapıldı. Çok iyi bir şey. Onun dışında büyük sanayi tesislerinin atık çıkışları online izleme sistemine tabi tutuldu. Çok iyi bir şey. Bunlar güzel şeyler. Fakat atık yükünü azaltabilmiş miyiz?”
'İlerleme yüzde 0.7 yani yüzde 1 bile değil'
Prof. Dr. Mustafa Sarı, atık yükünün azaltılması konusunda ilerleme olmadığını belirterek rakamların şu şekilde olduğunu kaydetti:
“2021 yılında Marmara Denizi'ne boca edilen evsel atıklardan yüzde 51'ini ileri biyolojik arıtmadan geçirerek boca ediyormuşuz. Yani sadece 2021 yılında evsel atıkların yüzde 51'ini ileri biyolojik arıtmadan geçirip denize deşarj etmişiz.
2024 yılında yüzde 51.7'sini ileri biyolojik arıtmadan geçirerek denize vermeye devam ediyoruz. Yani ilerleme yüzde 0.7 yani yüzde 1 bile değil. Şimdi Marmara Denizi neden müsilaj oluyor diye şaşırmalı mıyız bu durumda?”
Sorunun gayet açık ve net olduğunu belirten Sarı, "İklime müdahale edemiyoruz. İklimi değiştirme şansımız yok. Marmara Denizi'nin durağan yapısını, ikili su yapısını değiştirme şansımız yok. Müdahale edebildiğimiz tek parametre kirlilik yükünü azaltmak. Kirlilik yükünü azaltmadığımız sürece bu musilaj şimdi de bundan sonra da daha çok ülkenin başını ağrıtmaya devam edecek” dedi.
Müsilajla denizden çıkan balık yenir mi?
Müsilajın polisakkaritlerden yani kompleks şekerlerden oluştuğunu belirten Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsailajlı denizden çıkan balıkların tüketimi konusunda şu bilgileri verdi:
"Bu doğal maddenin balık tüketimini negatif yönde etkilemesi söz konusu değil. Herhangi bir tüketim esnasında insanlara zarar vermesi mümkün değil. Müsilajın kendisi zehirli, zararlı bir madde değil esas itibariyle.
Ama bu kadar yoğun olduğunda dibe çöküyor, denizdeki organizmaları, deniz çayırlarını, mercanları, süngerleri öldürüyor. Balık yumurtalarını sarıp kapladığı için öldürüyor. Bazı çok yoğun olduğu dönemlerde balıkların solungaçlarına zarar vererek nefes almalarını zorlaştırarak öldürüyor. Oksijeni azaltıyor. Evet bunlar var. Ama balık tüketimi açısından, ‘müsailaj var, balık yemek yanlış olur, tehlikelidir’ demek doğru değil.”
'Musilajla birlikte müsilaj uzmanları da çoğalacak'
Prof. Dr. Mustafa Sarı müsailajın gündeme düşmesiyle birlikte ortaya çıkan duruma dikkat çekerek “Müsilaj çoğaldıkça ‘müsilaj uzmanları’ çoğalacak. Sabahleyin uyanacaksınız, televizyonu açacaksınız. Vatandaşlarımız için söylüyorum. Jeolog da müsilajla ilgili konuşuyor olacak. Güzellik uzmanı da müsilajla ilgili konuşuyor olacak. Vatandaşlarımız müsilaj, deniz, balık, balık tüketimi gibi konularda lütfen bunlara itibar etmesin. Resmi otoritelerin açıklamalarını takip etsinler” dedi.