Uzmanı, üçlü negatif meme kanserine dikkat çekerek uyarıda bulundu: Özellikle genç kadınları tehdit ediyor
Türkiye ve dünyada meme kanseri artış gösteriyor. Yaklaşık her yıl 25 bin kadına meme kanseri teşhisi konuluyor ve uzmanlar bu sayının her yıl daha da artacağını öngörüyor. Özellikle 40 yaş ve üstü kadınlar risk altında ancak genç yaş gruplarındaki artış dikkat çekici.
Sitede okuSağlıksız yaşam alışkanlıklarına genetik ve çevresel etkenlerin de eklenmesiyle dünya genelinde görülme sıklığı giderek artan
meme kanseri, önemli bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkıyor.
Dünyada her yıl 2 milyon 296 bin, ülkemizde de 25 bin 249 kişi meme kanseri tanısı alıyor. Peki bu hastalık neden oluşuyor, kimler risk altında, sadece ‘yaşlılarda’ mı görülüyor, nasıl korunmak gerekiyor? Sorularının yanıtlarını uzmanlar Sputnik’e anlattı.
Genç yaş gruplarındaki artış dikkat çekici
Türkiye’de meme kanserinin kadınlar arasında en sık görülen kanser türü olduğunu ve vakaların ne yazık ki artış gösterdiğini dile getiren Tıbbı Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Sönmez, “Her yıl yaklaşık 25 bin kadına meme kanseri teşhisi konuluyor. Bu, kanser vakalarının önemli bir bölümünü oluşturuyor. Özellikle 40 yaş ve üstü kadınlar risk altında, ancak genç yaş gruplarındaki artış da dikkat çekici. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, her 8 kadından biri hayatının bir döneminde meme kanserine yakalanma riski taşıyor” dedi.
Meme kanseri vakalarında artış sürecek
Prof. Dr. Sönmez’in altını çizdiği en önemli nokta ise vaka sayılarındaki artışın önümüzdeki yıllarda da sürecek olması. Bunun nedenleri ise Prof. Dr. Sönmez şöyle anlattı:
Bunun birkaç temel sebebi var. Birincisi, Türkiye’de yaşam süresinin uzamasıyla yaşlı nüfusun artmasıdır. İleri yaş, meme kanseri için önemli bir risk faktörü. Ayrıca, şehirleşme ile birlikte yaşam tarzı değişiklikleri, stres, hareketsizlik, sağlıksız beslenme ve obezite gibi faktörler meme kanseri riskini artıran etkenler arasında. Aynı zamanda doğum yapma yaşının ilerlemesi ve emzirme sürelerinin azalması da risk faktörleri arasında yer alıyor.
Üçlü negatif meme kanseri gençleri tehdit ediyor
Meme kanserinde genelde ‘daha yaşım genç ben de olmaz’ sözleri bir çok kişiden duyduğumuz sözler. Peki gençler de risk altında mı? Bu sorunun yanıtını ise Prof. Dr. Sönmez şöyle verdi:
"Son yıllarda genç nüfusta kanser vakalarında görülen artış önemli bir endişe kaynağı. Artan kanser vakalarının nedenleri ise karmaşık ve birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle açıklanabilir. Bu faktörler arasında yaşam tarzı değişiklikleri, çevresel maruziyetler ve genetik eğilimler ön plandadır. Gençlerde meme kanseri görülme oranının artmasının nedenleri çevresel kirleticiler, stres, radyasyona maruz kalma ve hormonal dengesizlikler olabilir. Diğer bir nedeni de daha iyi tanı yöntemleri ve kanser tarama programlarının yaygınlaşması olabilir. Geçmişte tespit edilemeyen veya gözden kaçan erken evre kanserler, günümüz teknolojisi ile daha erken aşamalarda teşhis edilebilmektedir. Bu durum, kanser vakalarının artış gibi görünmesine neden olsa da aslında tanı süreçlerinin gelişmiş olmasından kaynaklanmaktadır.
Genç kadınlarda görülen meme kanseri vakalarında, üçlü negatif meme kanseri gibi nispeten daha agresif seyredebilen alt tipler mevcut. Üçlü negatif meme kanserinde, östrojen, progesteron ve HER2 reseptörleri bulunmamaktadır. Dolayısı ile hormonoterapi ve anti Her 2 tedaviler kullanılamaz. Üçlü negatif meme kanserindeki artışın nedeni belirtilen nedenlere ek olarak bu alt tipte daha sıklıkla görülen genetik faktörler ve ailesel yatkınlık olabilir. “
Meme kanserinden korunmak için neler yapılmalı?
Meme kanserinden korunmada sağlıklı yaşam tarzının önemine dikkat çeken Prof. Dr. Sönmez, sebze, meyve ve tam tahıl açısından zengin bir beslenme düzenine sahip olunmasının önemini vurguladı. Düzenli fiziksel aktivitenin çok önemli olduğunu haftada en az 150 dakika egzersiz yapmanın riski ciddi şekilde azaltabileceğini dile getiren Prof. Dr. Sönmez, alkol tüketiminin sınırlandırılması, sigaradan uzak durulması ve sağlıklı bir kilonun korunmasının da riski azaltacağının altını çizdi.
Erken teşhiste tedavi başarısı yüzde 90'ın üzerinde
'Erken teşhis meme kanserinde hayati öneme sahiptir' diyen Prof. Dr. Sönmez, şu bilgileri paylaştı:
"Erken evrelerde teşhis edilen meme kanseri vakalarının tedavi başarısı yüzde 90’ın üzerinde. Çünkü tümör henüz küçük ve çevre dokulara yayılmamışken yakalandığında, cerrahi müdahale ve tedavi seçenekleri daha etkili olmaktadır. Mamografi, erken teşhis için en önemli tarama yöntemlerinden biridir ve 40 yaş üzeri kadınlara düzenli mamografi çektirmeleri önerilir. Ayrıca, kadınların kendi kendine meme muayenesini öğrenmeleri ve düzenli olarak yapmaları, erken teşhisin sağlanmasına yardımcı olur. Erken teşhis edilen vakalarda 5 yıllık sağ kalım oranı yüzde 99’a kadar çıkarken, ileri evrelerde bu oran yüzde 25-30 seviyelerine düşmekte. Bu yüzden düzenli kontroller ve taramalar büyük önem taşır.
18 yaşından itibaren mutlaka elle muayene yapın
Son yıllarda genç yaşta da yaygınlaşan meme kanserinde erken tanının hayat kurtardığını belirten Acıbadem Üniversitesi Senoloji (Meme Bilimi) Araştırma Enstitüsü Başkanı ve Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras da hala toplumda meme kanseri farkındalığının yeterli düzeyde olmadığını vurguladı.
Erken teşhisin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Uras, özellikle, meme kanserinde erken tanı için 18 yaşından itibaren her ay kendi kendini elle muayenenin mutlaka yapılması gerektiğini, bu sayede memelerde olası değişikliklerin fark edilebileceğini vurguladı. Prof. Dr. Uras, “Memede ortaya çıkan her kitle şüphesiz kanser olduğu anlamına gelmiyor. Hekimin klinik muayenesi sonrasında yapılacak görüntüleme tetkikleri ile kitlenin özellikleri belirlenir. Böyle bir kitle hissedildiği zaman doktora danışılması, olası bir kanserin erken tanısının konulmasını ve tedavide geç kalınmamasını sağlayarak hayat kurtarabiliyor” dedi.
Meme kanserinde nasıl muayene yapılmalı?
Kendi kendini elle muayene için ayna karşısında olunmasının önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Uras şu bilgileri paylaştı:
"Muayeneye ayna karşısında başlanır. Önce eller bele konularak memelerin simetrik olup olmadığı kontrol edilir. Görünürde bir kitle, meme derisinde herhangi bir çöküntü veya renk değişikliği var mı diye bakılır. Eller yukarı kaldırılarak aynı incelemeler tekrarlanır. Ardından yere uzanılır ve sağ omuz-sırt altına küçük yastık konulur. Sağ el başın arkasına yerleştirilir. Sol elin iki-üç parmağının iç kısmı ile meme başı çevresinden başlayarak ve meme dokusuna hafifçe bastırarak saat yönünde halkasal hareketlerle herhangi bir duyarlılık veya kitle olup olmadığı kontrol edilir. Tüm meme muayene edildikten sonra koltuk altına bakılır. Sol meme ve koltuk altı da aynı şekilde incelenir. Son aşamada da, meme başları hafifçe sıkılarak akıntı olup olmadığı kontrol edilir ve elle meme muayenesi tamamlanır.”
Kendi kendine elle muayene çok önemli olmakla birlikte şüphesiz tek başına yeterli değil. Meme kanserinin artık çok genç yaşta da görülmesi nedeniyle, ailesinde kanser öyküsü olmayan her kadının 30 yaşına geldiğinde yılda bir ultrason çekilmesi, 40 yaşından itibaren de kadının risk durumuna göre yılda veya 2 yılda bir kez mamografi çektirmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Cihan Uras, meme kanseri hiçbir belirti vermeden de gelişebildiği için yılda bir kez mutlaka meme uzmanı tarafından düzenli muayene olunması gerektiğini vurguluyor.
Meme kanserinde bu belirtilere dikkat etmeli
Memede fark edilen sertlik veya kitle,
Meme başında veya meme cildinde çekilmeler,
Meme başından gelen kanlı ya da berrak akıntı,
Memede kızarıklık veya portakal kabuğu görünümü,
Meme başında şekil değişikliği ya da içe çökme.
Bu tür belirtiler fark edildiğinde vakit kaybetmeden bir doktora başvurulması çok önemli.