Türkiye'de her 300-400 doğumdan birisinde kunduracı (çökük) göğsüne sahip, her bin 500 doğumdan birinde de güvercin (çıkık) göğsüne sahip bebek dünyaya geliyor. Göğüs duvarı çökük veya çıkık olan hastalara uygulanan ameliyatta, göğsün içine takılan çelik bar ile tedavi uygulanıyor.
Akciğer ve kalp fonksiyonlarını bozan bu hastalıkların tedavisinde göğsüne çelik bar taktıkları hastalara herhangi bir acil durumda müdahale edilmesi ve göğsünde çelik bar olduğunun bilinmesi için kolye, bileklik ve yeni bir kimlik kartı veriliyor. Verilen bu yeni kimlik kartında hastanın göğsüne takılan çelik aparatın acil durumlarda görülmesi için rontgen filmi yer alıyor.
© İHA / ERDİ DEMİR-AW292980
Neden yeni bir kimlik kartı veriliyor?
Hastalar göğüslerine takılan metal nedeniyle emar (MR) cihazına giremezken, güvenlik amaçlı X ray cihazlarından geçerken de doktorlarının verdiği kimliği göstererek geçiş yapabiliyorlar. Dev bir mıknatıs görevi yapan emar makineleri, ortamdaki veya hastadaki tüm metalleri kendine doğru çekiyor. Bu sebeple vücudunda metal olan hastalar, emar cihazına giremiyor. Ortalama 3 yıllık bir tedavi sonrasında göğüs kafesinin doğal formunu yakalayan hastalardan çelik bar çıkartılıyor.
Göğüs deformasyonu nedir?
Kunduracı ve güvencin göğüs hastalıkları, kıkırdak kaburgaların iman tahtası denilen göğüs kemiğine bağlandığı bölgede dışarı doğru aşırı ve kontrolsüz bir şekilde büyümesi ve bununla birlikte iman tahtasının arkaya doğru hareket etmesiyle oluşuyor. Güvercin göğüste ise kaburgaların iman tahtasına bağlandığı bölgede kıkırdak dokunun anormal ve aşırı şekilde dışarı doğru gelişmesiyle iman tahtası kemiğinin olması gerektiği yerden daha ileri doğru konumlanmasıyla oluşuyor.