Dışişleri Bakanı Hakan Fidan gündemi değerlendirdi: Suriye meselesini ve Türkiye'nin BRICS'e bakışını anlattı
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Lübnan'daki cihaz saldırılarından Türkiye'nin BRICS üyeliğine kadar bir çok konuyu AA'ya değerlendirdi. Bakan Fidan, Suriye ile normalleşme meselesine ilişkin soruları yanıtlarken, 'her ülke ittifak kurmak zorunda' yorumunu yaptı.
Sitede okuAnadolu Ajansı'nın Editör Masası'na konuk olan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'nin dış politikasını ve bölgesel sorunları hakkında açıklamalarda bulundu.
Fidan: İstihbarat literatüründe 'fırsat operasyonu'
Bakan Fidan, Lübnan'daki cihaz saldırılarıyla ilgili "İsrail'in saldırıları adım adım Lübnan’a doğru tırmandırmaya başladığını görüyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Fidan bu konuda şu değerlendirmelerde bulundu:
“Son iki günde olan patlamalar, elektronik cihazlarla ilgili, bunlar tabii istihbarat literatüründe 'fırsat operasyonu' diye nitelendirilen operasyonlar. Belli ki Hizbullah'ın yapacağı satın almaları gerek teknik gerek insan istihbaratı kaynaklarıyla, İsrail önceden öğreniyor. Daha sonra bunlara paravan şirketler veya başka şekilde nüfuz ediyor. Ondan sonra bugünkü manzarayla karşılaşıyoruz.
Bu istihbarat örgütlerinin çok sık kullandığı bir şey ama burada tabii bir farklılık var. Bu büyük bir çapta kullanılıyor. Büyük bir hadise olunca çok yani binlerce insanı etkileyen bir operasyon.”
'Türkiye'nin istediği tarzda bir çözümün olması halinde'
Bakan Fidan, Suriye ile normalleşme meselesine ilişkin, "Türkiye'nin istediği tarzda bir çözümün olması halinde diğer sorunları da Suriye'nin daha rahat çözeceğine inanıyorum." dedi. Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile görüşmeye hazır olduğuna ilişkin ifadesini anımsattı. Esed yönetimiyle epey zamandır askeri ve istihbari gibi çeşitli formatlarda görüştüklerini anlatan Fidan, "Özellikle Ruslar ve İranlıların olduğu ortamlarda hep görüşüldü." dedi.
Fidan, 2017'den itibaren Astana Formatı ve Türkiye'nin Ruslarla yaptığı diğer askeri mutabakatların neticesinde Suriye'deki rejimle muhalefetin arasında 'dondurulmuş bir savaşın' olduğunu ve bir çatışmanın olmadığını belirterek "Bir sessizlik ortamı var. Herkes kendi bölgesinde duruyor. Bu sessizlik ortamında aradan geçen zaman içerisinde biz, belli konuların aslında kalıcı olarak çözülmesine yönelik adımlar atılmasının gerektiğini düşündük. Tabii burada tarafların bu adımları atması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin, rejim ve muhaliflerin kendi aralarında anlaşabileceği bir siyasal çerçeveye ulaşmasını istediğini vurgulayan Fidan, "Birleşmiş Milletler (BM) kararları uyarınca bu olduğu zaman bizim için sorun kalmıyor." dedi.
'Beş milyon insan daha Türkiye'ye gelmiş olacaktı'
Fidan, Türkiye ile Suriye'nin normalleşmesinden önce bazı sorun alanlarının yönetilmesi gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Yurt dışında milyonlarca Suriyeli mülteci neden var? Kendi halkıyla, muhalefetiyle problemli olan bir yönetim, milyonlarca mülteci üretmiş durumda. 3 milyondan fazlası Türkiye'ye gelmiş durumda. 5 milyon da Türkiye'nin ve Türkiye dostlarının Suriye içerisinde etkin olduğu bölgelerde yaşıyor, rejimin kontrolünün dışında. Biz, orada bu sistemi kurmuş olmasaydık 5 milyon insan daha Türkiye'ye gelmiş olacaktı. Neden biz Suriye'nin içerisinde dost unsurlarla varlığımızı sistematik bir şekilde yapıyoruz? Çünkü hala orada rejimle ilişkilerinde kendisini güvende hissetmeyen 5 milyona yakın bir kitle var."
Bu kitlenin rejimle barış ve güven ilişkisini tesis etmediği sürece Türkiye'nin daha fazla göç almayla ilgili endişelerinin izole edilmesinin mümkün olmadığının altını çizen Fidan, "Bırakın var olanların geri gitmesini, gönüllü bir şekilde daha fazla mültecinin Türkiye'ye gelmesini engelleyecek bir sistem olmuyor. Biz, hep şunu söylüyoruz: Kendi muhalefetinizle nasıl bir sistem kuracaksınız? Kendi halkınla, milyonlarla nasıl barışacaksın? Odaklanmanız gereken yer burası." diye konuştu.
'Her ülke ittifak kurmak zorunda'
Dünyada yaklaşık 200 ulus devlet aktörünün bulunduğuna ve bunların giderek daha fazla yetkinleştiğine dikkati çeken Fidan, "Hiçbir ülkenin ittifak kurmadan yeryüzündeki krizleri tek başına çok büyük bedeller ödemeden yürütme şansı yok. Her ülke ittifak kurmak zorunda. Ekonomik ittifaklar, güvenlik ittifakları, siyasi ittifaklar." diye konuştu.
Fidan, halk tarafından seçilmiş, sorumluluğu bulunan bir hükümet olduklarının altını çizerek "Hükümet, kendi icraatlarını hayata geçirirken halkın bir numaralı ihtiyacına cevap vermek zorunda. Bunun için uluslararası ilişkilerini bu şekilde dizayn eder. Şimdi Avrupa Birliği ile dediğim gibi biz ilişkilerimizi bu şekilde devam ettirip iyi niyetle bir noktaya götürmeye çalışırken bunun duraksadığı bir yerde de ekonomik olarak başka ne türden alternatifler olabilir, buna bakmamız normal." ifadelerini kullandı.
'İçine girip göreceğiz'
BRICS'i, kurulduğu andan itibaren kurumsallaşması çok fazla gerçekleşmemiş ama bununla ilgili tartışmaların yapıldığı bir platform olarak tanımlayan Fidan, "AB gibi işte entegre edilmiş, ortak para birimi, finansman usulleri, modelleri, yatırım, kriterler, altyapı vesaire bu konuların çok fazla hala olmadığı bir alandayız." dedi.
Fidan, BRICS'in AB gibi bir model oluşturmak isteyip istemediğine ilişkin soruyu yanıtlayarak, "İşte içine girip göreceğiz. İşte arayışımız o. Dediğim gibi biz, sadece BRICS'e değil ASEAN'a çok yakın bakıyoruz. ASEAN'la da çok yakından ilgileniyoruz. Şu anda Türkiye'nin içinde bulunduğu, merkezinde bulunduğu başka ekonomik işbirliği teşkilatları var. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı var. İslam ülkeleriyle kurduğumuz ekonomik işbirliği teşkilatları var. D8 var." diye konuştu.
Ölçek ekonomisi ve pazar yaygınlığı açısından bakıldığında giderek daha büyük ölçekli entegrasyonlara ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Fidan şunları söyledi:
"Bir de Türkiye'nin ekonomisi çok büyük. Tırnak içinde Türkiye de 'ekonomi mucizesini' yaşayan bir ülke yani kendi klasmanında çok az ülkenin olduğu, hemen hemen olmadığı bir ülke. Biz, petrol, gaz gibi hızlı nakit getiren, yüksek nakit getiren, gelir getiren bir finans kaynağımız olmadan endüstri ve teknoloji üretip satarak, sanayi ve teknolojiyle, tarımla ve hizmet sektörüyle G20 arasında olan ve kalmayı başaran bir ülkeyiz.Avrupa Birliği gibi, Kuzey Amerika Paktı gibi veya Amerika'yla tercihli özel ticaret anlaşması olan, onun tarafından desteklenen, diyelim Japonya gibi, Kore gibi ülkelere baktığınız zaman veya Avustralya gibi ülkelere baktığınız zaman çok özel ve tercihli Batı'yla ilişkileri olan ülkeler. Diğer taraftan, Suudi Arabistan var yani petrol var.
Şimdi bunların olmadığı bir ortamda Türkiye'nin gerçekten kendi emeğiyle birkaç ülkeyle beraber burada kalması, her türlü takdirin üzerindedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğini yaptığı AK Parti iktidarlarının gündemde tuttuğu ekonomi politikalarını çok yakından takip etmek gerektiğini dile getiren Fidan, "İçeride bizim neyi, ne kadar hissettiğimizle beraber dışarıdaki gelişmelerde nerede, nasıl duruyoruz onu da iyi gözetlemek lazım. Dolayısıyla bizim BRICS'e de bakış perspektifimiz esas itibarıyla bu." dedi.