NATO müttefikimiz ABD'nin, Akdeniz'de tansiyonu yükseltmeye matuf, Kıbrıs Rum Kesimi'yle sınırlı, böyle bir adım atmasını kesinlikle tasvip etmiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin ABD ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasındaki bu anlaşmanın etkisizleştirilmesi yönünde atacağı tüm adımları destekliyoruz. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'yle ABD arasındaki bu anlaşma, bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyecektir. Doğu Akdeniz'deki maden rezervleri, hidrokarbon yatakları, petrol ve kömür rezervleri, buna bağlı doğal gaz rezervleriyle ilgili olarak ABD'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Türkiye'yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yok sayan yakınlaşması, bölgedeki ilişkileri bozucu mahiyettedir. Dünyanın ve bölgemizin yeni bir krize ihtiyacı yoktur; dünyanın ve bölgemizin beklentisi, özellikle NATO gibi, BM gibi çok uluslu ve Türkiye'nin de kurucu üye olduğu örgütlerin barışa, istikrara katkı yapmalarıdır.
'Dördüncü maddeyi ortadan kaldırmak, diğer üç maddeyi tartışmaya açmak anlamına gelecektir'
Anayasa TBMM'de yapılacak olsa, TBMM'de oylandıktan sonra referanduma da taşınacak olsa toplumun genelinin görüşlerini yansıtmak mecburiyetindedir. Elbette ki hiçbir beşeri metin, kutsal değildir. Hiçbir beşeri metin kusursuz da değildir, eksiksiz de değildir. Yüz maddenin doksan dokuzuna katılır, birinden rahatsızlık duyabilirsiniz. Bu herkes için geçerlidir. Öyleyse ortak uzlaşıyı, mutlak mutabakatı değil ama çoğunluğun uzlaşışını yansıtan ve bizi bir arada tutan anayasa metinlerine sahip çıkmak hepimiz için gerekliliktir. Türkiye'nin başkentini, resmi dilini, milletin temel değerlerini, devlet şeklimizin Cumhuriyet olduğunu tartışmanın hiç kimseye, hiçbirimize bir faydası yoktur. Dördüncü maddeyi ortadan kaldırmak, diğer üç maddeyi tartışmaya açmak anlamına gelecektir. Türkiye'nin bugün ihtiyacı bu değildir. Türkiye'nin bugün için ihtiyacı anayasa tartışmalarına girmek de değildir.