Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Yerhov, Batı'nın Rusya'ya yönelik yaptırımlarının Akkuyu Nükleer Güç Santrali projesinin hızını ve zamanlamasını olumsuz etkilediğini ifade ettiği açıklamasında projenin hayata geçirileceğini söyledi.
Daha önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Siemens şirketinin Türkiye'nin Akkuyu NGS için sipariş ettiği ekipmanı tedarik etmeme kararının santralin inşasında gecikmeye neden olduğunu, Ankara'nın şirkete karşı önlemler alacağını vurgulamıştı.
Posta Gazetesi'ne verdiği röportajda Yerhov, şu cümleleri kaydetti:
Batı’nın tek taraflı gayrimeşru yaptırımları, ne yazık ki, ülkenizin enerji güvenliğinin güçlendirilmesinde önemli bir unsur hâline gelmesi amaçlanan projenin hızı ve zamanlaması üzerinde olumsuz etki yaratıyor. Ancak ne olursa olsun sizi temin ederim ki, proje hayata geçecek ve Türkiye uzun yıllar boyunca istikrarlı, çevre dostu bir elektrik kaynağına erişim sağlayacak.
'Türkiye'nin dünyanın değiştiğini anladığını gösteriyor'
"Türkiye’nin BRICS ve Şangay İttifakı gibi birlik ve yapılara üyelik arzusu ve girişimleri Moskova tarafından nasıl değerlendiriliyor?" sorusuna da yanıt veren Yerhov, "Türkiye’nin bu tür birliklere ilgi göstermesi Ankara’nın şunu anladığını gösteriyor: Dünya değişiyor, küresel ekonomik faaliyetlerin merkezi değişiyor, tek kutuplu sistem yerini kültürel ve siyasi çeşitliliğe bırakıyor" cümlelerini kaydetti.
30’dan fazla ülke BRICS ile şu veya bu formatta iş birliğine ilgi duyduğunu ifade ettiği vurgulayan Yerhov, "Bu bir tesadüf değil. BRICS ülkeleri, hegemon ülkenin yeni sömürgeci diktatörlüğünün olmayacağı ve tam tersine, dünya toplumunun tüm egemen üyelerinin haklarına saygı duyulacağı, gerçek anlamda demokratik bir uluslararası ilişkiler sistemini desteklemektedir" sözlerini zikretti.
Yerhov açıklamasının bu bölümünde şu cümleleri dile getirdi:
BRICS ve Şangay İttifakı Örgütü (ŞİÖ), BM Şartı’nda yer alan ilkelere bağlıdır. Sonuçta bakın, Batı kendisini her zaman insan haklarının korunmasında lider olarak konumlandırdı. Fakat Gazze’de Filistinlilerin yok edilmesine göz yumuyor. Kiev rejimi Rus dilini hayatın her alanında yasakladığında, kanonik Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ni yasaklayan bir yasa çıkardığında ve fiiliyatta kendi ülkesinin sakinlerine karşı bir savaş başlattığında, Batı’daki hiç kimse Ukrayna’da insan haklarının ihlali konusunda endişe duymuyordu. Küresel çoğunluk, bu çifte standart politikasından bıkmış durumda ve alternatif platformlar arıyor, bu da anlaşılabilir bir durum.