Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi 1. ve 2. Etap Eğitim-Öğretim Binaları Açılış Töreni'nde konuştu.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın öne çıkan konuşmaları:
'Marmara Üniversitesi mezunu olmaktan gururluyum'
Burada şu hususu öncelikle ifade etmek arzusundayım. Türkiye'nin en köklü, en seçkin yükseköğrenim kurumlarından biri olan Marmara Üniversitesi’nin öğrencisi ve mezunu olmaktan gurur duyuyorum. Bu güzide çatı altında aldığımız eğitim, hayatımızın her safhasında bize yol gösterdi. Burada kurulan dostluklar ve arkadaşlıkların yeri daima farklı oldu. İnşallah bundan sonra da Marmaralı olmaktan gurur duyacağım. Bugün bir kez daha üzerimde emeği olan hocalarımdan vefat edenlere Allah'tan rahmet, hayatta olanlara sağlık ve uzun ömürler diliyorum. Bu sene 141. kuruluş yıl dönümünü kutlayan üniversitemize daha nice başarılarla dolu seneler temenni ediyorum.
'Türkiye'de dünyanın 198 farklı ülkesinden 340 bin yabancı öğrenci var'
Şu rakamlara özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum; Bugün dünyada 7 milyona aşkın uluslararası öğrenci mevcut. Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada, Avustralya gibi devletler her yıl yabancı öğrencilerden milyarlarca dolar para kazanıyor. Yani ortada bilime, araştırmaya, fikri sermayeye yapılan katkılar yanında ekonomik olarak da çok büyük bir kaynaktan bahsediyoruz. Biz de her yıl binlerce öğrenciyi yurt dışına eğitim için gönderiyoruz. Türkiye'de ise dünyanın 198 farklı ülkesinden yaklaşık 340 bin öğrenci var. Bu öğrencilerin yüzde 95'i kendi imkanlarıyla okuyor. Yani masraflarının tamamını kendi ceplerinden karşılıyor. Misafir öğrencilerin Türk ekonomisine yıllık katkısı 3 milyar dolar civarında. 2010'ların başında bu rakam yaklaşık 200 milyon dolar seviyesindeydi. Ülkemiz açısından bu tablo eleştirilecek değil, tam aksine alkışlanacak, övünülecek bir durumdur.
'Yurt dışında Türkçe konuşan siyasetçilerle, bakanlarla karşılaşıyoruz. Türkiye mezunları kültür diplomasimize katkı veriyor'
Üniversitelerimizin yurt dışına açılmasını şahsen çok değerli buluyorum. Üniversitemizde 136 ülkeden 3 bin 500'den fazla uluslararası öğrencinin tam zamanlı olarak okumasından memnuniyet duydum. Üniversite yönetimini bu konudaki gayretleri dolayısıyla tebrik ediyorum. Yurt dışı ziyaretlerimizde Türkiye'de eğitim görmüş, akıcı Türkçe konuşan, kendisini milletimizin fahri elçisi olarak gören bakanlarla, iş insanlarıyla, akademisyenlerle, siyasetçilerle çok sık karşılaşıyoruz. Türkiye mezunları ülkemizden ayrıldıktan sonra da ülkemiz ekonomisine, turizmine, ülkemizin kültür diplomasisine katkı vermeye devam ediyor.
'Yabancılara karşı nefret dalgası oluşturulmaya çalışılıyor'
Hükümet olarak nitelikli, öğrenmeye, araştırmaya hevesli, ülkemizi tanımak, Türk kültürünü ve dilini öğrenmek isteyen başarılı öğrencilerin Türk üniversitelerinde okumasını teşvik ediyoruz. Ancak son yıllarda kökü dışarıda mahfiller tarafından körüklenen ırkçı faşizm ülkemizin bu gayretlerine sekte vurmaya başladı. Siyasette, medyada ve sosyal medyada bu mesele sürekli kaşınıyor. Gönül coğrafyamızdan gelen öğrencilere, turistlere, yatırımcılara karşı tam anlamıyla bir nefret dalgası oluşturulmak isteniyor. 14-28 Mayıs seçimlerine karşımızdaki aday üç beş oy uğruna ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının adeta bayraktarlığını üstlendi. Bırakın sosyal demokrasiyi, temel insani değerlerle bile bağdaşması mümkün olmayan faşizan bir dil kullandı. Muhalefet adayının nefret siyaseti karşısında yanındaki yöresindekiler arasından bir vicdan sahibi de çıkıp tek bir cümle kuramadı. İki hafta boyunca köpürtülen nefret siyasetini sessizce seyrettiler.
'Sömürgecilik yapmadık'
Bir defa şunun bilinmesini isterim. Ülkemizin binbir emekle inşa ettiği yumuşak gücüne zarar veren bu ırkçı nefretin masum olmadığı açıktır. Türkiye'de ırkçılık adı altında topyekûn Türkiye düşmanlığı yapılmaktadır. Bunların bir kısmı özellikle öne çıkan bazı şaibeli isimler, apaçık bir ihanet içinde Türk düşmanlarının değirmenine su taşımaktadır. Allah'ın izniyle gençlerimizin bu tuzağa düşmesine fırsat vermeyeceğiz. Bakınız biz ülke ve millet olarak hiçbir zaman insanları derisinin rengine, yaşadığı yere, konuştuğu dile göre ayırmadık. Biz asırlar boyunca üç kıta, yedi iklimde hükümranlık kurmasına rağmen tarihinde sömürgecilik ayıbı olmayan bir devletiz. Böyle bir milletiz. Hiç kimse bu beyaz sayfaya leke bulaştıramaz.