2024-2025 eğitim-öğretim yılı 9 Eylül Pazartesi günü başlıyor, ancak veliler, çocuklarının eğitim masrafları karşısında endişeli.
Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) verilerine göre, bir önceki yılın aynı ayına kıyasla en yüksek artış
yüzde 120.81 ile
eğitim harcamalarında görüldü. Bu durum, yeni dönemin başlamasına günler kala
okul ve
öğrenci için yapılan harcamalara dahil olan tüm kalemler velileri zorluyor.
Özellikle
kırtasiye alışverişleri,
beslenme harcamaları,
servis ücretleri ve
okulların istediği ekstra ürünler, veliler için
büyük bir
mali yük haline geldi. Bazı özel okulların
piyasa değeri bin lira olan
kitaplar için 30 bin lira gibi fahiş fiyatlar talep etmesinde olduğu gibi araya fırsatçılık da girince, aileler şikayetlerini uzmanlar üzerinden dile getirmeye başladı.
Örneğin kırtasiye ürünlerinin fiyatlarında geçen seneye göre yüzde 30 ila yüzde 60 arasında artış yaşandığını belirten Tüm Kırtasiyeciler Derneği (TÜKİD) Başkanı Vecdet F. Şendil konuyla ilgili açıklamalarda bulunarak şunları aktardı:
Fiyatlardaki artışın sadece kırtasiye ürünlerine özel olmadığını dile getiren Şendil, “Dünyadaki ve Türkiye’deki enflasyonist durumdan kaynaklı diğer tüm ürünlerde olduğu gibi kırtasiye ürünlerinde de bir artış söz konusu“ ifadelerini kullandı.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak da Sputnik'in "TÜİK’in enflasyon verileri açıklandı. Verilere göre yıllık enflasyon geriledi. Sizce bu gerileme eğitim sektörüne yansır mı" sorusuna yanıt vererek şunları aktardı:
"TÜİK’in Ağustos 2024 verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 51.9’a geriledi. Ancak bu gerileme, eğitim sektöründe maliyetlerin düşmesine yansımamış durumda. Örneğin, eğitim harcamaları için TÜFE’de yer alan eğitim grubu harcamaları ağustos ayında yüzde 67.3 oranında artış göstermiş. Eğitimde özellikle okul harcamaları, servis hizmetleri ve kırtasiye gibi temel giderlerdeki maliyetler, önceki enflasyon döneminin birikmiş yükünü taşımaya devam ediyor. Enflasyon artış hızı resmi verilerde düşerken bile eğitim harcamalarındaki yükselişin önüne geçilemediğini görüyoruz. Devlet okulları, özellikle bütçe ve kaynak yetersizlikleri nedeniyle nitelikli eğitim sunmada zorluk yaşamaya devam ediyor. Bu durum, öğrencilerin temel ihtiyaçlarının karşılanamaması nedeniyle zorlu bir sürecin bizi beklediğini gösteriyor."
Geçen yıla kıyasla eğitim sektöründeki maliyetlerin ciddi bir artış gösterdiğini anlatan Irmak, "Özellikle özel okulların fiyatları, hizmet kalitesini sürdürebilmek adına artan enerji, personel ve malzeme maliyetleri nedeniyle yüzde yüzleri aşan oranlarda arttı. Servis ücretleri de artan akaryakıt fiyatları ve taşıma maliyetlerinden ötürü geçen seneye göre en az iki katına çıkardı. Servis ücretleri de yüzde 80-120 oranında artış gösterdi. Öğrencilerin beslenme maliyetleri ise gıda enflasyonu nedeniyle ciddi anlamda yükselmiş durumda. 2024 yılı ağustos ayında TÜİK verilerine göre aylık gıda enflasyonu yüzde 1.10 gerilemesine rağmen yıllık gıda enflasyonu yüzde 72.86 olarak gerçekleşti. Birçok aile, geçtiğimiz seneye kıyasla çocuklarının okulda beslenme ihtiyaçlarını karşılamakta ciddi anlamda zorlanıyor. Ortalama olarak, bu maliyetler geçen seneye göre en az 2-3 kat artmış durumda" ifadelerini kullandı.
Beslenmenin özellikle son yıllarda yoksul öğrencilerin en çok zorlandığı alanlardan biri haline geldiğini söyleyen Irmak, "Yetersiz beslenme, öğrenme performansını ve genel sağlığı doğrudan etkiliyor. Özellikle devlet okullarında yoksul öğrencilerin beslenme ihtiyaçları yeterince karşılanamıyor. İyi bir beslenme desteği olmadan bu öğrencilerin eğitimde başarı sağlamaları oldukça zorlaşıyor. Türkiye’deki öğrencilerin yaklaşık yüzde 30’unun yoksul olduğu ve bu öğrencilerin okulda yeterli beslenemediği tahmin ediliyor. Eğitim Sen olarak yıllardır yoksul öğrencilerin beslenme ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla devletin kapsamlı bir program oluşturmasını talep ediyoruz. Bu program, örneğin her devlet okulunda öğrencilere günlük ücretsiz bir öğün yemek ve temiz su sağlanması şeklinde. Okul yemeği, eğitimin niteliğini artıran önemli bir faktör. Çünkü açlık ve beslenme yetersizliği, öğrencilerin öğrenme kapasitesini doğrudan etkiliyor. Sendika olarak kamusal, bilimsel ve laik eğitim anlayışına uygun olarak çocukların fiziksel ihtiyaçlarının da devlet tarafından karşılanmasını savunuyoruz. Öğrencilere ücretsiz öğle yemeği sağlanması veya gıda desteği verilmesi, bu sorunun çözümünde atılacak önemli bir adım olabilir" dedi ve Eğitim-Sen'in bu konuda yürüttüğü faaliyetleri anlattı:
Velilerin artan maliyetler karşısında nasıl bir çözüm bulacağı ise merak konusu.
Hazırlayanlar: Selin Uludağ - Başak Koçak - Osman Nuri Cerit