Bunlar apar topar, sanki biz bunlara 'yıkın' dememişiz, sanki kaçak yapılara müsaade edenler kendileri değilmiş gibi, sanki orada çevre katliamı yapılırken bunu izleyen, seyreden kendileri değilmiş gibi biz oraya gittiğimizde 'Aman biz de yıkıma ortak olalım' gibi saçma sapan, ki onu yaparken de yine orada ağaçlara, ekiplerin çalışmasına resmen müsaade etmeyecek, onları engelleyecek bir çalışma anlayışıyla oraya gelmeye çalıştılar. Değerli arkadaşlar sormak lazım, yani akılları neredeydi, biz oraya gidene kadar ellerinden tutan mı vardı, engelleyen mi vardı? Niye gidip yıkmadınız? Günlerce İstanbul'u, Türkiye gündemini meşgul etmiş bir işe karşı siz duymazdan, görmezden geldiniz, biz oraya gidince mal bulmuş Mağribi gibi hemen oraya yıkım ekiplerinizi göndermeye kalkıyorsunuz. Önce samimi olacaksınız. Bu İstanbul Boğazı, sadece İstanbul'u ilgilendirmiyor, tüm Türkiye'yi ilgilendiriyor. Nasıl Abdi İpekçi Spor Salonu'nda bu hatıraları anlatıyoruz, işte orası da bizim hatıralarımızın yaşandığı yer.
'İBB yemiyor, içmiyor, bu yatırımı durdurmak için elinden gelen gayreti gösteriyor'
Dolayısıyla biz onların yaptıklarına gülüp geçiyoruz. Bakın burayı da mühürlediler. Biz haksız, hukuksuz mühürleri yıktık, bugün muhteşem bir spor salonunu İstanbul'a armağan ediyoruz. Onlar ne yaparsa yapsınlar, onlar nasıl bakarsa baksın biz bu emanete, Sultan Fatih'in emanetine gözümüz gibi sahip çıkacağız. İşimizde, hizmetlerimizle ön planda olacağız, polemikten uzak duracağız. Onlar polemikle beslenmeye devam etsinler, onlar meydanlarda söz verip, unutmaya devam etsinler. Ama biz milletimize 22 yıldır olduğu gibi bu hizmetleri yapmaya devam edeceğiz.