‘Kırsal alandaki toplama doğa dengesini bozar’
“Eğer hayvanlar toplanırsa toplanabilecek hayvanlar aslında topluma çok uyum sağlamış, onlara yakın, her gün sokağımızda gördüğümüz, kısırlaştırılmış ve aşılanmış hayvanlar. Siz bunları aldığınızda buradaki dengeyi bozarsınız. Buraya daha dış mahallelerden, giderek ormanlık bölgelerden içlere doğru, daha güçlü, bazıları aşılanmamış, kısırlaştırılmamış hayvanları getirirsiniz. Hayvan davranışı böyledir; orada gıda varsa hayvanlar orayı doldurur. Aslında sokağınızdaki hayvanı değiştiriyorsunuz, sizi tanımayan daha saldırgan, güçlü olan, üreme yetenekleri daha yüksek, aşılanmamış hayvanlar geliyor. Daha büyük riskleri taşımış oluyorsunuz. Bu hayvanların bir kısmı şehrin çeperindeki ormanlık alanlarda yaban hayatıyla temas etmiş olabilir, oradaki kuduz vb. konuştuğumuz hastalıkları şehrin merkezine taşıyabilir. Kırsal alanda da köpekler yıllardır yaban hayatıyla insan arasında canlı bir bariyerdir. O bariyer öyle ki yaban hastalıklarını evcil hayvanlara ve insanlara bulaşmasını önlüyordu. Şimdi biz kırsal bölgedeki hayvanları aldığımızda domuz, kurt, tilki gibi hayvanlar köylerin içerisine girecek. Yine şehirlerde kemirgenler, kedi büyüklüğünde sıçanlar göreceğiz. Kemirgenlerin getirdiği başka hastalık riskleri var, bu sefer onlarla yüz yüze geleceğiz. Dolayısıyla dengeyi çok fazla bozmadan, kademeli, belki uzun vadede bunları düşünmek lazım.”
‘Hazırlık aşamasında taraflar bir araya getirilmedi’
‘Hayvanlar toplanırsa bakımevi yetersiz‘
“Bu yasa bir kere sokağa salınmayı çıkarıyor. En önemli nokta bu bizce. Bu neden önemli? Çok sayıda hayvan var diyorlar, taslağa dayanarak söylüyorum 4 milyon hayvan var, hayvanlar toplanacak diyor. Nereye koyacaklar hayvanları? Bakım evleri yok. Türkiye’de 1400’ün üzerinde belediye var, bunların 322'sinde bakım evi var. Yani yüzde 25’inde var, yüzde 75’inde yok. Bu hayvanlar toplandığında belediyenin arka bahçesine mi bağlanacak? Ya da öldürülecekler mi? İnsanların akıllarına bu geliyor. O yüzden belediye başkanları bu kaygılarında haklılar. Hangi partiden olurlarsa olsunlar. Toplamadığı ya da topladığında geri bıraktığı zaman hapis cezası geliyor. Yeri yoksa ne yapacak? Geri bırakmak zorunda kalacak. O zaman da hapis cezası ile karşı karşıya kalacak.”
‘Yasada tanımlamalar karmaşık’
“Ucu açık, tanımlamalar çok geniş. Örneğin bazı tanımlamalar var; ‘agresif hayvan’ Agresif hayvanın ölçüsü olması lazım. Ona bir veteriner hekimin uygulayacağı testler ile agresif olup olmadığının anlaşılması lazım. ‘Toplum sağlığını tehdit eden durumlar’ o kadar geniş bir tanımlama ki bu. Toplum sağlığını tehdit eden durumlarda öldürülür deniyor. Eskiden tıbbi gerekçelerle ötenazi yapılıyordu, şimdi hukuki ve tıbbi gerekçeler diye bir çerçeve getirildi. Hukuki gerekçeler nelerdir? Bunlar idari kararlar mı olacak? Hangi hukuki gerekçeler? Yani burada yoruma açık bir sürü şey var. Oldukça farklı yorumlanıp, suiistimal edilebilir.”
‘Hayvanların rastgele beslenmesi yanlış’
‘Beslemeyi yerel yönetimler yapmalı’
“Beslemeyi yerel yönetimler yapmalılar. İstiyorlarsa gönüllülük esasına göre çalışan hayvan severler ile belli bölgeleri belirleyip şehirden biraz daha uzak ya da şehrin tenha yerlerinde dağıtarak besleme yapabilirler. Dünya böyle yapıyor. O zaman da gruplaşma, çeteleşme, saldırı durumları daha da azalıyor.”
‘Üç önlem’
“Bir; aşağı yukarı sayısını bileceğiz. Bu çok önemli. Yani biz neye göre bir proje yapacağız, neye göre kısırlaştıracağız? Bu bilinmeli.
İki; hem sahiplileri hem de sahipsizleri kayıt altına alıp denetleyeceğiz.
Üç; hızla bütün dinamiklerimizi harekete geçireceğiz. Yerel yönetimler, veteriner fakülteleri, poliklinikler var. Büyük sermayelerle yatırım yapmak yerine bunları katarak çok daha ekonomik bir şekilde daha kısa sürede kısırlaştırma yapılabilir.”
‘Çanakkale’deki faydalarda enerji birikmesi var’
“Bu depremlerin olduğu alan benim sürekli olarak uyarı yaptığım bir bölge. Marmara Denizinin Batısı ve Gemlik, Bandırma, Biga, Çan, Bayramiç, Ayvacık hattını sürekli uyarıyorum. Buradaki faylar uzun süredir aktif hale gelmemişler. Örneğin Çan’da bir deprem var, bu fay 287 yıldır suskun. Batı Marmara’da 250 yıl önce gerçekleşmiş. Bandırma-Erdek civarındaki Kizikos Antik kenti ve Biga’nın Kuzeyinde Parion Antik kentleri birkaç kez deprem geçirmiş, en son deprem 1063 tarihinde olmuş. Bundan da 961 yıl geçmiş. Biz genellikle aynı fayın 7 büyüklüğünde bir depremi 250-300 yılda bir deprem yarattığını biliyoruz istatistik olarak. Bu rakamlar bölgedeki faylar üzerinde uzun bir zamandır enerji biriktiğini gösteriyor. Biz uyarılarımızı bu nedenle yapıyoruz.”
‘Marmara depremi için çanlar çalıyor’
“Marmara’da artık vakit geldi. Çanlar çalıyor, her an deprem olabilir. Marmara’da olacak depreme biz ne kadar hazırlıklıyız ben ondan emin değilim. Şuan hazırlık için bir çaba var ama yarın deprem olursa bizim halimiz ne olacak? Marmara’da olacak bir deprem Tekirdağ, İstanbul, Bursa, Çanakkale hepsi etkilenecek.”