NATO, Washington’da gerçekleştirilen 75. NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nin sonuç bildirgesini yayınladı. Bildirgede, 2025 yılında Ukrayna'ya 40 milyar euroluk askeri yardım finansmanı sağlanacağı ve ittifakın Ukrayna'yı NATO üyeliği de dahil olmak üzere tam Avrupa-Atlantik entegrasyonuna giden geri dönüşü olmayan yolda desteklemeye devam edeceği belirtildi.
Rus askeri uzman Aleksandr Artamonov, Washington'da alınan kararları Sputnik'e değerlendirdi.
Artamonov, NATO’nun doğrudan küresel bir savaş başlatma yolunda ilerlediğini belirterek, şunları ifade etti:
“NATO için şu anda asıl önemli olan Ukrayna değil, Ukrayna topraklarına girmektir. İttifak çatışmaya doğrudan dahil olmak için mümkün olan her şeyi yapıyor. İttifakın eylemleri, 2026-2031 yıllarında doğrudan bir çatışmayı kaçınılmaz kılıyor; şu anda Ukrayna topraklarına komşu ülkelerin militarizasyonu bu nedenle gerçekleşiyor. Bu, Ukrayna'daki çatışmanın kıtasal savaşa geçiş sürecindeki gelişiminin bir aşamasıdır.”
NATO'nun Rusya ile çatışmaya üçüncü ülkeleri de dahil etmeye çalıştığına dikkat çeken uzman, şu değerlendirmede bulundu:
“Bu, NATO'nun zirvede aldığı kararlarla da kanıtlanıyor; örneğin, ‘bölgede barışı destekleme’ bahanesiyle NATO'nun Ortaoğu ve Afrika'daki varlığının güçlendirilmesi. NATO, Rusya'ya saldırabilmek için Avrupa'da askeri operasyon alanı oluşumunu da 2026 yılında tamamlamayı planlıyor. Ayrıca NATO zirvesine üçüncü ülkeler de katıldı: Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Kore. Mevcut AUKUS ittifakına (Avustralya, İngiltere ve ABD'nin oluşturduğu üçlü savunma ittifakı) da burada değinmek gerekiyor. Başlangıçta Rusya ve Çin'e karşı oluşturulan bu ittifak ABD, İngiltere ve Avustralya'yı kapsıyor. Zirvede Büyük Britanya, Güney Kore'nin AUKUS askeri bloğuna katılmasını savundu. Sırada Kanada, Japonya ve Yeni Zelanda var. Görünüşe göre NATO bu bölgelerden Çin ve Rusya'ya yönelik bir saldırı olasılığı üzerinde çalışıyor.”
NATO'nun Rusya'yı sınırlarının tamamı boyunca kuşatmaya yönelik adımlar attığını kaydeden uzman, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün, Fransa, İngiltere, Almanya ve Romanya'da askeri fabrikaların kurulması da dahil olmak üzere kesinlikle her şey, NATO'nun büyük ölçekli planlı savaş hazırlığına işaret ediyor. NATO, Kuzey Kutbu cephesi de dahil olmak üzere Rusya'nın tüm çevresi boyunca kuşatılmaya alınmasını sağlamak istiyor. Son zamanlarda NATO Arktik kuvvetlerinin oluşturulması hakkında çok fazla şey söylendi. İttifak barış için çabalamıyor, aksine onlarca yıl sürecek büyük bir savaşın yaşanmasını sağlamak için giderek daha fazla eylemde bulunuyor.”
NATO zirvesinde üye ülkelerin tamamının bildirgeyi imzalamamasının ittifakın tam bir birlik içinde olmadığını gösterdiğini belirten uzman, sözlerini şu ifadelerle noktaladı:
“Elbette NATO’da tam bir birlik yok; kendi içinde görüş ayrılıkları var. Bildirgenin ittifakı böldüğü yönünde bir görüş var. Gerçekten de belgeyi 32 ülkenin tamamı imzalamadı. Bildirgeyi Türkiye ve Balkan ülkeleri (Arnavutluk, Bulgaristan, Macaristan, Yunanistan, Kuzey Makedonya, Romanya, Slovakya, Hırvatistan ve Karadağ) imzalamadı. Bu, bu ülkelerin liderlerinin, potansiyel bir çatışmanın ortasında olduklarının farkında olan, iyi niyetli, duyarlı insanlar olduğunu gösteriyor. ABD’nin aksine, küresel katliam tehlikesini görüyorlar. Elbette bu ülkeler şu anda ABD ve İngilterenin muazzam baskısı altında.”