'İstiklal Caddesi'ndeki Arapça tabelalardan utanç duyuyorum'
Ben İstiklal Caddesi'ndeki Arapça tabelalardan da utanç duyuyorum. Kilis'teki tabelanın da kaldırılması gerekiyorsa, Belediye Kanunu'na uygun olarak mutlaka uyarınızı yapın, tebligat yapın. Kaldırmazlarsa ya da olması gereken hale inmezse, bunu kim yapması gerekiyorsa belediyede o yapsın. Ama benim belediye başkanım bir tabela yırtıyorsa eliyle bu fazladan popülizm. Bunu yaptığımızda, Türkiye'de 6 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve benim kadar bu ülkenin anayasal haklarına sahip ama ana dili Arapça olan birilerini incitebilir. Seçilmiş belediye başkanı olarak bu yanlışın içinde olmayın. Yasaların gereğini yapın ama Türkçeye, Türkçe tabelalara sahip çıkın.
‘Ben zavallı Suriyeli küçücük bir bebeğin düşmanı olamam'
'Bu kafanın yaptığı müfredattan hiçbir şey olmaz'
"Hala aynı kafayla gidiyorlar. Bir partinin seçim sloganından milli eğitim müfredatı olmaz. Yüzyıl önceki terminoloji, iki yüzyıl öncesine özlem duyan kafayla müfredat olmaz. İçinde Atatürk olmayan, Cumhuriyet'in kurucu kadrolarına hürmet göstermeyen, onları anmayan, Kurtuluş Savaşı'nda dahi isimlerini anmayan kafadan müfredat olmaz. '10 yıldır yaptım, 7 günde görüş bildirin' diyen kafayla müfredat olmaz.
Ve buradan bir kez daha söylüyorum; müfredat yapmak, anayasa yapmaktan önemlidir. Anayasayı katılımcılıkla yapacaksan, müfredatı da katılımcılıkla yapacaksın. Bu müfredatla yetişen nesiller gelecekte anayasa yapacak ya da anayasaya sadakat duyacak ya da anayasayı ilga edecek. Anayasa devletini ortadan kaldıracak. O yüzden anayasayı nasıl yapıyorsan müfredatı da o şekilde yapman lazım. Toplumun tümünü kapsamayan, öğrenciyi, öğretmeni, veliyi ve eğitim alanında örgütlü sendikaları dinlemeyen, görmezden gelen ve sadece 'benim istediğime göre bir nesil yetiştirsin' diyen ki onu da başaramıyor, başaramadığını itiraf ediyor ama tekrar deniyor. Bu kafanın yaptığı müfredattan hiçbir şey olmaz.