Arıcılık dışarıdan keyifli görünse de, aslında oldukça zor ve meşakkatli bir iş. Nayime Gümüşbaş'ın eşi, bir gün doğada yürüyüş yaparken ağaç gövdesine arıların girip çıktığını gördü ve ağaca yaklaştığında ağacın çürük olduğunu fark etti. Ağacı ayırmaya çalıştığında ağaç kırıldı ve arılar ağacın gövdesinden simsiyah bir bulut gibi fırlayarak kendisine saldırmaya başladılar.
Olayın ardından Nayime Gümüşbaş'ın eşi, 500 civarında arı tarafından sokuldu ve hastaneye kaldırıldı. Doktor, "Senin ölmen gerekirdi. Bu saate kadar ölmediysen daha da bir şey olmaz sana" dedi. Bu tecrübe, Nayime Gümüşbaş'ı arıcılığa başlamaya yönlendirdi.
Milliyet'te yer alan habere göre arıcılığın çok karlı bir iş olmadığını belirten çift, maliyetlerin sürekli arttığını söylüyor. "Dağdaki arılarımızın ve kovanlarımızın değeri 500 bin lira civarında. Ciddi bir rakam ve bakmayı bilmezseniz sezon sonunda iflas edersiniz. Arıcılık karlı değil, riskleri var. Hobi olarak yapıyoruz ama kazandırsaydı sadece arıcılık yapardık" diyen Nayime Gümüşbaş, işin zor taraflarını da şöyle anlatıyor:
“Bildiğiniz gibi arılar baharın gelişiyle çalışmaya başlarlar ve sonbaharda uçuşu keserler. İnsanlar yazın oturacak serin bir gölge ararken, biz o sıcakta üzerimize tulum giyerek arılarla çalışmak zorundayız. Kısacası tüm yazımız dağlarda onlarla geçmekte. İnsan yaşamayı özlüyor."
Arıların ellerinde ve yüzünde gezdiği videoları sosyal medya hesabından paylaşan Gümüşbaş ailesi, bunu nasıl yaptıklarını, “Bu, arılarda oğul dediğimiz davranıştır. Yeni doğan ana arı kovan içerisinde hakimiyet çığlığı atmaya başlar. Annesi kızına yuvayı bırakarak arılardan bir kısmını alıp kovandan dışarıya çıkar, ilk 3-4 saat yanlarına sakin bir şekilde yaklaşırsanız karınları toksa sizi sokmazlar. Kısacası sokulmamak için bir önlemimiz yok. Sokmak isteselerdi bizi öldürebilirlerdi fakat zarar vermeyeceklerini daha önceden tecrübe etiğimiz için bu videoyu çektik. Bilgi güçtür, unutmayalım” ifadelerini kullandı.