Belçika'nın önerisiyle hazırlanan deklarasyon 27 ülkeden 18'i tarafından imzalanırken İtalya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Hırvatistan, Litvanya, Letonya, Çekya ve Slovakya'nın da arasında bulunduğu ülkeler tarafından imzalanmadı.
Söz konusu deklarasyonu imzalamayan ülkelerden olan İtalya’nın Aile Bakanı Eugenia Roccella basına verdiği demeçte, “Özgürlükten yanayız ancak ebeveylik müessesini koruyoruz” cümlelerini kaydetti.
Bildiriye neden imza atmadıklarına ilişkin soruya yanıt veren Roccela söz konusu belgeyi ‘çok dengesiz’ bulduklarının altını çizdi.
Medyaya verdiği demeçte, “Cinsel ikilik denilen şey hala geçerli olmalıdır: kadınlar ve erkekler vardır” diyen İtalya Aile Bakanı Roccela, belgede teyit edilen 'istediğiniz gibi yaşama', 'istediğiniz kişiyi sevme' ve 'istediğiniz kişi olma' özgürklerinin teyit edildiği hususuna verdiği yanıtta şu cümleleri kaydetti:
İlk iki özgürlük konusunda şüphesiz. Ancak üçüncüsü bence ideolojik bir zorlama ve gerçeklerin inkarıdır. Zira bedenin ve cinsel aidiyetin gerçekliği tam olarak değiştirilemez. Kişinin bedenini kendi rahatsızlıklarına ve ihtiyaçlarına uyarlamak için müdahale etmesi meşrudur ancak bunu bir kanun haline getiremezsiniz. AB belgesi bizi aynı fikirde olmamaya iten iki unsur içermektedir. Bu sayfalarda cinsiyet ifadesinden bahsediliyor. Bunun ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Kendi algıladığım cinsiyetimi dış dünyaya nasıl ilettiğim anlamına gelir. Örneğin: zamirler, bir kişinin dışarıdan nasıl çağrılmak ve görülmek istediği. Bu konular, bazı Avrupa ülkelerinde, çok kuralcı şeyler haline geldi. Başkalarının sizi sadece kendi algınıza, isteğinize göre değerlendirmesini ve adlandırmasını talep ediyorsunuz ki bu da elbette zaman içinde değişebilir ve birkaç kez değişebilir. Biz bunu kabul etmedik.
Açıklamasında her insanın özgür olmasını ve ayrımcılığa uğramaması gerektiğinin altını çizen Roccela, "Dolayısıyla cinsiyet değiştirmeye karar verenlerin kapsanmasından yanayız ve transfobiye karşıyız. Ancak ortada cesaretle açıklığa kavuşturulması gereken temel bir sorun var. Burada insan paradigması değiştirilmek isteniyor. Sadece biyoloji değil, kadın ve erkek arasındaki cinsel farklılığa dayanan beden de inkar edilmeye çalışılıyor. Beden, yanımızda taşıdığımız bir nesne olarak görülmemelidir" cümlelerini kaydetti.