Türkiye’de HIV ile ilgili en büyük problemin tanı ile alakalı olduğunu kaydeden Doç. Dr. İnan, Türkiye ve dünyadaki HIV rakamlarını paylaştı:
“Türkiye’deki en önemli sorun tanı. 1981 yılında ilk kez göründüğünden bu yana bakarsak dünyada 39 milyon kişi HIV ile yaşıyor. Bütün bu farkındalıklara, hükümetlerin, yıldız isimlerin çalışmalarına rağmen her yıl 1,3 milyon kişi HIV ile enfekte oluyor. HIV ile yaşayan çocuk sayısı 1,5 milyon. Her yıl 160 bin çocuk HIV ile enfekte oluyor ve 84 bin çocuk ölümü görülüyor. HIV hala çok ciddi. Türkiye’de HIV enfekte sayısı 41 bin olarak bildirilmiş bakanlığa. Bunun yüzde 81’i erkek. En sık 25-34 yaş aralığında görülüyor. Benim çok dikkatimi çeken ise, 15-19 yaş aralığında da vakalar görülmesi. Dünyada azalırken Türkiye’de HIV enfekte oranı artıyor ve bunu konuşmamız gerekiyor.”
İnsanların toplumsal dışlanma korkusu sebebiyle HIV testi yaptırmaktan kaçındığını belirten Doç. Dr. Asuman İnan, şu ifadeleri kullandı:
“Test yaptırmaktan kaçınmanın en başlıca nedeni damgalama. Önce şunu söylemek isterim: Türkiye’de yaptığımız bilimsel çalışmalar var. Biz bunlara göre hastaları yönlendiririz. Ve araştırmalar sonucunda şunu gördük: Türkiye’de HIV enfekte vakaları bize yüzde 50 oranında geç geliyor. Yani neredeyse HIV’den AIDS’e dönmüş oluyor. Ve biz vakaların sadece yüzde 50’sine tanı koyuyoruz. Neden böyle? Aslında devlet ve üniversite hastanelerinde bu test ücretsiz. Fakat insanlar kaçınıyor. Neden? Çünkü onları damgalıyoruz. Bir kişi HIV olduğu zaman işinden atılma, sevgilisinden ayrılma, evlenememe, çocuk sahibi olamama gibi olaylar yaşıyor. Hiçbir bilimsel gerçeklikle bağdaşmayan sebepler yüzünden test olmaktan kaçınılıyor.”
HIV hastalığının artık ölümcül olmaktan çıktığını fakat bunun için tedavinin harfiyen uygulanmasının şart olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Asuman İnan, şunları kaydetti:
“HIV artık ilk dönemlerdeki gibi, yani tıpkı Freddie Mercury’nin ölümüne yol açtığı gibi ölümcül olmaktan çıktı. O ilk günlerdeki görüntüleri unutmak lazım. Eğer bir kişi erken tanı alır, tedavi olur, tedavisini düzgün sürdürürse, kaliteli bir ömür sürmesi ve ömrünün HIV enfekte olmayan kişilerle aynı olması bekleniyor. Bu kişiler tedaviden sonra artık evleniyor, çocuk sahibi oluyor ve kariyer yapıyor. Tedavilerle bunu sağlıyoruz. Bu hastalığın bir özelliği, 10 yıl kadar uzun bir dönemde hiçbir belirti göstermemesi. Aslında virüs bu dönemde sessiz değil. İçten içe sizi bitiriyor diyebiliriz. Kalp, akciğer, beyin vs. bütün organlara zarar veriyor. Bu yüzden bu aşamaya gelmeden tanıyı koydurup tedavi alırsanız kaliteli bir yaşam sürmeniz mümkün. Üstelik bulaştırmayan seviyeye gelebilir. Toplumu korumak da mümkün.”
HIV mikrobunun genel olarak cinsel yolla bulaştığını belirten Doç. Dr. Asuman İnan, şüpheli ilişki yaşayan insanların bu konuda sağlığına öncelik vermesi gerektiğini ve derhal test yaptırması gerektiğini ifade etti:
“HIV’nin bulaşması şöyle oluyor: Cinsel yolla bulaşır, anneden bebeğe bulaşır, yanlış kan transferiyle bulaşır. Tabii kanlar test edildiği için bu çok nadirdir. Anneden bebeğe bulaşmada eğer anneyi son dönemde bile yakalasak, bebeğe bulaşmıyor. Cinsel yolla bulaşan kişi eğer tedavi alırsa, en az 6 ay kanda HIV negatif olduğu görülür ve tedaviyi sürdürürse, cinsel yolla da bulaşmıyor artık başka kişilere. Kişiler her şeye rağmen çekiniyorsa, kimlik vermeden test olabilecekleri merkezler de var. Bazı belediyelerde bu hizmet var. Şüpheli cinsel ilişkiniz olduysa test yaptırıp tanınızı alabiliyor ve daha sonra hekime giderek tedavi olabiliyorsunuz.”