Elbette uluslararası terörizm, 21. yüzyılın en büyük tehditlerinden biri olarak kalıyor. Dünyanın farklı bölgelerinde gerçekleştirilen ve arkasında sadece radikal grupların değil, aynı zamanda bazı ülkelerin gizli servislerinin de yer aldığı terör saldırılarının amacı, bağımsız ülkelerin anayasal temellerini yıkmak ve istikrarını bozmak, etnik ve dinler arası nefreti körüklemek. Bununla birlikte suçluların başvurduğu yöntemler giderek daha karmaşık ve barbarca hale geliyor.
Dünya toplumunun, sistematik ve tutarlı bir şekilde ülkelerin bilgi alanındaki davranışlarına ilişkin ortak, yasal olarak bağlayıcı kurallar ve ilkeler oluşturması gerektiğine kesinlikle inanıyoruz. Hiç şüphesiz, ülkelerin bağımsızlık ve güvenliğinin güçlendirilmesinin en önemli şartı, geleneksel manevi ve ahlaki değerlerin korunması ve savunulmasıdır. Tarihten gelen deneyimin gösterdiği gibi, halklarının ulusal kimliğini ve özgünlüğünü koruyan, atalarının anısına saygı duyan ve aynı zamanda diğer kültür ve geleneklere saygıyla yaklaşan ülkeler tutarlı ve bağımsız bir şekilde gelişiyor. Bu yaklaşım, çok kutuplu bir dünya düzeninin oluştuğu, küresel güç dengesinin giderek dünya çoğunluğu lehine değiştiği ve yeni kalkınma merkezlerinin aktif olarak güçlendiği günümüzde özellikle önemli.