Doğu Akdeniz, Kıbrıs adası, Ege denizi, göçmenler konusu ve terörle mücadele konularında ilişkileri gergin olan Türkiye ve Yunanistan arasında iki ülkede yakın zamanda gerçekleşen seçimler öncesi olumlu ve siyaseten ılım bir hava yakalandı. Seçimler sonucunda da hükümetler değişmedi; Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan’da ise Kiryakos Miçotakis hükümetleri göreve devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mayıs 2022’de, Miçotakis’in ABD’de yaptığı konuşmaların ardından, "Artık benim için Miçotakis diye birisi yok. Kendisiyle böyle bir görüşme yapmayı asla kabul etmiyorum. Çünkü biz sözünde duracak, şahsiyetli, onurlu siyasetçiler ile yola gideriz. Bundan sonrasını Miçotakis kendisi düşünsün. Kimlerle görüşecekse, kimlere nasıl üsler kurduracaksa buyursun kurdursun; biz bize yeteriz" ifadelerini kullanmıştı.
Krizin bu zirve noktasından sonra yumuşama dönemine girildi ve
Yunanistan Başbakanı ve Yeni Demokrasi Partisi lideri Miçotakis, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı telefonla arayarak yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesi dolayısıyla tebrik etti.
30 Mayıs’ta ise açıklama yapan
Miçotakis, Yunanistan'da ilk turda hükümet kurulamaması sonucu 25 Haziran'da tekrar düzenlenecek
seçimi kazanması durumunda Erdoğan ile görüşeceğini söylemişti.
Miçotakis'in dün düzenlenen bu ikinci turdan zaferle çıkmasının ardından da şimdi gelecek dönemdeki iki ülke arasındaki ilişkilerin seyri merak ediliyor.
Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enis Tulça, Sputnik’e önümüzdeki dönemde ikili ilişkileri değerlendirdi.
Tulça, “Yunanistan’da uzun zamandır bir genel seçimden öne siyasi liderlerin ve bu kere birinci parti adayı Yeni Demokrasi lideri Miçotakis’in Türkiye ile ilgili menfi söylemleri çok düşük idi” diyerek şunları söyledi:
Aynı zamanda iki ülke arasındaki sorunların çözüme yönelik teknik boyutta istişari görüşmeler de son krizlerin ardından yeniden kesintiye uğramıştı. Tulça bu konuyla ilgili şunları söyledi: “İstişari görüşmelerin devamı yukarıda bahsettiğim diyalog ortamı için Ege konularında önemli bir vasıtadır. Buna 1988 Papulyas-Yılmaz mutabakatından yola çıkarak katkı verilmelidir. Bu mutabakat iki ülkenin Uluslararası Adalet Divanı’na gitmek için tahkimname konusunda anlaşamama zorluğuna bir ara nefes verecek ve belki de kolaylaştıracak bir metindir."
İki ülke liderinin buluşma ihtimalini de değerlendiren Prof. Dr. Tulça şöyle devam etti: “Bu yeni dönemde önce üçüncü bir ülkede, örneğin NATO zirvesinde iki lider buluşabilir. Daha sonrası için gereken alt yapıyı diplomasi katı hazır edebilirse Miçotakis’in sıra onlarda olduğu için Türkiye ziyareti düşünülebilir. Olamazsa da Eylül ayında BM zirvesinde tekrar buluşulabilir. Miçotakis’in yeni kabinesi de Dışişleri ve Savunma bakanlıkları isimlendirmesinde yeni dönem için ışık tutacaktır."