Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (KAFKASSAM) Afrika Uzmanı Huriye Yıldırım Çınar, Moskova’da Libya Ulusal Mutabakat Hükümet lideri Fayez al Sarraj ve Libya Ulusal Ordusu lideri Halife Hafter arasında görüşmeler gerçekleşmesinin önünü açanTürkiye-Rusya öncülüğündeki çözüm süreciyle ilgili Sputnik’e değerlendirmelerde bulundu. Türkiye ve Rusya’nın hem ikili ilişkilerinde sorun yaratması olası sorunları kısa sürede hallettiğine hem de bölgesel barış için önemli adımlar attığına işaret eden Çınar “Kırım, Gürcistan ve Suriye konularında zaman zaman gerilen Türkiye ve Rusya, ilişkilerindeki anlaşmazlıkları ikili ilişkilerin mahiyeti hasebiyle kısa sürede bertaraf edilebilmektedir. Türkiye’nin Libya’yla yapılan anlaşması ve asker gönderme kararı önce Moskova tarafından endişe ile karşılansa da, yapılan yorumların aksine taraflar Libya’da karşı karşıya gelmemiştir. Tersine Putin ve Erdoğan, bu yorumlara karşılık Libya’da farklı politik beklentileri olmasına rağmen, var olan krizin sonlandırılıp bölgede kalıcı barışın sağlanması için aktif bir politika izleme kararı almıştır” ifadelerini kullandı.
‘Rusya ve Türkiye ateşkesin sağlanmasında inisiyatif sahibi güçler’
İki ülkenin bölgesel barış için önemli bir inisiyatif aldığının altını çizen Çınar “Libya’daki anlaşmazlıklar son yıllarda vuku bulan krizlere rağmen büyük bir ivmeyle geliştirilen Türk-Rus ilişkilerine zarar verebilecek boyutta değildi. Ancak iki aktörün çıkarları ile bölgesel barışın güvenceye alınması için acil olarak girişimlerde bulunulması gerekiyordu. Gelinen noktada Rusya ve Türkiye bölgede ateşkesin sağlanmasında inisiyatif sahibi güçler olarak karşımıza çıkmaktadır” diye devam etti.
‘Hafter ve Serraç’ın Moskova’da görüşmesi, Rusya’nın soruna ağırlığını koyduğunu gösteriyor’
‘Suriye’de olduğu gibi Libya’da çözüm de Türkiye ve Rusya’nın çıkarına’
Son yıllarda Kuzey Afrika ve Sahra Altı Afrika’ya yönelik daha aktif politikalar izlemeye başlayıp yeni bir sürece giren Türkiye’nin bölge ülkeleriyle kuracağı ilişkilerin geleceği açısından Libya’daki girişimlerinde son derece titiz davranması gerektiğini söyleyen Çınar “Zira Türkiye’nin burada yaşayacağı bir imaj zedelenmesi uzun vadede Afrika politikasına iyileştirilmesi mümkün olmayan derin yaralar açabilecektir. Ateşkes çağrılarının bu denli çabuk bir şekilde olumlu karşılanmasının ardında yatan diğer bir neden de Rusya ve Türkiye’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika politikalarındaki önceliklerinin barış ve istikrarın bir an önce sağlanması doğrultusunda olmasıdır. Suriye’deki iç savaş sürecinde de Türk ve Rus tarafının edindiği tecrübelerle bölgede istikrarın sağlanmasının her iki aktörün de çıkarına olduğu görülmektedir. Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan’ın telefon görüşmesindeki Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki çatışmaların sonlandırılması vurgusu da bu durumun bir göstergesidir” diye konuştu.
‘Libya’da kalıcı barış için ABD, Avrupa ve Mısır, BAE gibi ülkelerden de katkılar gelmeli’
Libya’daki barışa ABD ve Avrupalı devletlerin de katkıda bulunması gerektiğine değinen Çınar “Hafter birliklerine UMH’ye karşı mücadelesinin ne kadar sürdürüleceği sorulduğu zaman, Rusya ve Çin desteklerine sahip olduklarını ancak bunda asıl belirleyicinin ABD desteği olduğunu ifade etmişlerdi. Bu kapsamda Washington yönetiminin de aktif olarak barış sürecine dahil edilmesi gerekmektedir. Avrupalı devletlerin katkısı da, ateşkesin kalıcı olmasını önemli ölçüde etkiler. Ancak Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel’in bu doğrultudaki çağrısı ve Serraç’ın çeşitli diplomatik destek arayışlarına rağmen Avrupa’dan henüz Libya sorunu çözümünde aktif ve etkili bir katkı yok. Avrupa’nın Libya çözüm sürecine katkısı, geleceği henüz belirsiz olan Angela Merkel’in öncülüğündeki Berlin Süreci, Macron’un telefon görüşmeleri ile göç akınlarını tehdit olarak algılayan İtalya’nın çabalarıyla kısıtlıdır. Ayrıca Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi Libya’da çatışan tarafları destekleyen Arap devletleri de sürece dahil edilerek ateşkesin uygulanabilirliği ve kalıcılığı sağlanmalıdır” dedi.
‘Libya’daki birliklere katılacak Afrikalı savaşçıların önlenmesi bölgesel ve küresel aktörlerin sorumluluğu’
Çınar “Bölge ülkelerinin de Libya ateşkesinin sağlanmasında önemli rolleri mevcuttur. Bilindiği gibi Hafter Birlikleri ve Trablus arasındaki çatışmalarda başta Çad ve Sudan olmak üzere çeşitli Afrika devletlerinden savaşçılar da yer almaktadır. Diğer yandan DAEŞ (IŞİD) gibi terör örgütleri de Libya’daki çatışmalarla manevra alanlarını genişletmektedir. Bölgede yükselen radikalizm ve İslamist terörizm Libya sorununun grift bir hal almasına neden olmaktadır. Bu kapsamda radikalizm ve terörle mücadele ile Libya’daki birliklere katılacak Afrikalı savaşçıların önlenmesi kapsamında bölgesel ve küresel aktörlere önemli sorumluluklar düşmektedir” diye ekledi.