Termik santrallerin atmosfere zehirli gaz ve parçacık yaymasının engellenmesi için bacalara filtre takılması zorunluluğu Kasım ayı içinde alınan bir kararla 2.5 yıllığına ertelendi. Kamuoyundan gelen tepkilere rağmen karardan bir geri dönüş olmasa da dün Cumhurbaşkanlığından gelen bir veto kararı gündeme düştü.
Veto kararının ardından başta AK Parti milletvekilleri ve bakanlar olmak üzere büyük bir kesim bundan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, konu hakkında yaptığı açıklamalarda bu demeçleri trajikomik bulurken iptal kararının halk sağlığının düşünülmesi yüzünden değil Dünya İklim Zirvesi’nde Türkiye’nin elinin güçlendirilmesi için alınmış olabileceğini dile getirdi:
‘Tek adam rejimi trajikomik durumlar yaratıyor’
“Biz tek adam rejiminin ülkede nelere yol açtığı konusunda açıklamalarda bulunuyoruz. Dünkü veto kararı sonrasında milletvekillerinin attığı sevinç çığlıkları da bunu çok iyi anlatıyor. Tek adam rejiminin yarattığı trajikomik bir olay olarak tarihe geçti bu. Veto kararı hepimiz için doğru bir karardı, bunu kimse inkar edemez. İnsanlarımızın doğa ve çevremizin iki buçuk yıl daha zehirlenmesinin engellenmesi söz konusu. Ancak benim anlayamadığım, vatandaşların da kafasını karıştıran konular var: Neden parlamentoda tüm itirazlarımıza rağmen, Şubat ve Temmuz’da verilmiş olan asla uzatılmayacak sözlerine rağmen evet oyu kullanıldı? Evet oyu kullanıldığında bunu meşrulaştırmak için çok ciddi ve tepki çeken yayınlar yapıldı? Neden veto edildiğini irdelemek lazım.
31 Mart seçimleri öncesinde teklif 5 grup başkanvekilinin önerisiyle geri çekildi. O zaman CHP olarak bu geri çekme 31 Mart seçimlerinde bu santrallerin bulunduğu bölgelerdeki oyu almak içinse, bunun geri getirilmesine müsaade edilmeyecek denmişti. Seçimlerden sonra yine o enerji lobilerinin baskısına boyun eğildi ve teklif geri geldi.
Dün Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi başladı. Burada Türkiye’nin talepleri var. Bu taleplerin karşılanmayacağı gün gibi ortada. BM İklim Zirvesi’nde Türkiye elini güçlendirmek, bir PR malzemesi haline getirmek için mi veto kararı aldı? Çünkü orada Türkiye, Paris iklim anlaşmasını onaydan geçirmeyen tek ülke olarak kaldı. Türkiye bu zirvede gelişmiş ülkeler olarak attığı imzanın gelişmekte olan ülkeler seviyesine düşürülmesini istiyor. Taahhütlerini yerine getirmeden de bunun finansmanından faydalanmak istiyor. Hazinenin boşaldığı bir dönemde iklim finansman kaynaklarından yararlanmak için mi bu adımlar atılıyor? Ben AK Parti genel başkanından bir açıklama bekliyorum: Bu madde bir daha hiçbir şekilde parlamentoda olmayacak mı?
‘Yasaları saray bürokratları hazırlıyor, Cumhurbaşkanı’nın bunu bilmemesine imkan yok’
Artık 600 milletvekilinin tamamının parlamentoda olmasına gerek yok. Bu sıralarda AK Parti genel başkanı otursun tek başına. Zaten o ne derse, o geçiyor. Yasalar hazırlanıyor ve milletvekillerinin önüne geliyor. Geçecek dediği zaman içeriğini bile bilmeden el kaldırıyor milletvekilleri. Meclis genel kurulunda yoklama talep ediyoruz, karar yeter sayısı yok diyoruz. İçeride ne konuşulduğunu dahi bilmeden elleri havada giriyorlar salona AK Parti milletvekilleri. Boşu boşuna bu kadar milletvekili için masrafa gerek yok.
Bu yasanın Cumhurbaşkanı’nın bilgisi olmadan torbaya girmesi mümkün değil. Zaten yasalar artık sarayın bürokratları tarafından hazırlanıyor. Milletvekilleri kanun teklifinin içeriğini bilmeden imza atıyor hatta imzası olduğu kanun teklifinin görüşmelerine dahi katılmıyorlar. Kaldı ki 50. maddenin görüşülmesinden önce bir açıklama yaptı, havanın kirletilmesine ben de müsaade etmem demişti.
Kanun teklifi hazırlanıyor, komisyona jet hızıyla getiriliyor. İki gün içinde bitecek diye komisyon saatlerce çalıştırılıyor. Arkasından hemen parlamentoya getirilip bir an önce geçmesi için konuşma hakları uzatılmadan oylama yapılıyor. Sarayın haberi vardı, bu düzenlemeyi üç beş enerji şirketi dayattı. Birçok argümanlar öne sürdüler: Enerji sıkıntısı yaşanır dediler, işsiz kalacak 10 bin işçi dediler. Biz bunların hepsini çürüttük parti olarak. 60 milyon ceza kesilecek dediler. Bu şirketler yıl sonuna kadar 70 milyon destek alıyor yine 10 milyon kardalar.
‘Konu tamamen gündemimizden kalkmış değil’
Dün sözcülerin açıklamalarından okuduğumuzda 2.5 yıllık bir süre uzatımından bahsediliyordu. Belki de 6 ay ya da 1.5 yıl uzatılacak denecek. Anayasa Mahkemesi 3 yıllık uzatmayı orantılı bir süre olmadığından iade etmişti. Tekrar gündeme gelince Anayasa Mahkemesi bir yılı orantılı süre olarak kabul etti. Belki denecek ki bir yıl uzatıyoruz. Yani konu tamamen gündemimizden kalkmış değil.”