DÜNYA

‘AB’nin yaptırımları, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de durduramaz'

İkinci sondaj gemisini de Doğu Akdeniz’e göndererek bölgedeki faaliyetlerini artıran Türkiye’ye karşı AB’nin aldığı yaptırım kararını, Akdeniz Üniversitesi Devletler Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Emete Gözügüzelli, Sputnik’e değerlendirdi.
Sitede oku

Çavuşoğlu'ndan AB yaptırımlarına yanıt: Ciddiye almaya gerek yok
Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerini bölgede bir süredir görev yapan Fatih gemisinin ardından ikinci bir gemi olan Yavuz'u da bölgeye göndererek artıran Türkiye; İsrail, Mısır, Güney Kıbrıs ve Yunanistan gibi bölge ülkelerinin ardından son olarak Avrupa Birliği'nin (AB) hedef tahtasına oturdu. AB tarafından yayınlanan bildirgede, AB'nin Türkiye'ye sağladığı katılım öncesi fonlarda kesinti yapılmasına, Avrupa Yatırım Bankası'nın Türkiye'deki kredi faaliyetlerinin gözden geçirilmesine, Türkiye ile AB arasında devam eden havacılık anlaşması müzakerelerinin askıya alınmasına ve Ortaklık Konseyi ile üst düzey diyalog toplantılarına bir süreliğine ara verilmesine karar verildiği kaydedildi. Bildirgede, Türkiye'nin hidrokarbon arama çalışmalarını sürdürmesi halinde AB'nin hedef odaklı tedbir seçenekleri üzerinde de çalışacağına işaret edildi.

AB’NİN ÇIKIŞI DOĞU AKDENİZ’DE TÜRKİYE’NİN ÖNÜNÜ KESEBİLİR Mİ?

Rusya Dışişleri: AB'nin Türkiye'ye yaptırım kararını desteklemiyoruz
Ancak Türkiye’den de AB’ye yanıt gecikmedi. Türkiye Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "AB'nin aldığı kararlar, ülkemizin Doğu Akdeniz'de hidrokarbon faaliyetlerini sürdürme kararlılığını hiçbir şekilde etkilemeyecek. Bu kararlarda, Kıbrıs Adasının doğal kaynakları üzerinde eşit haklara sahip Kıbrıs Türklerinden hiç bahsedilmemesi ve Kıbrıs Türkleri yokmuş gibi hareket edilmesi, AB'nin Kıbrıs konusunda ne kadar önyargılı ve taraflı olduğunu göstermektedir" denildi. Peki, AB’nin konuya müdahil olma biçimini nasıl değerlendirmek gerekir? AB’nin bu çıkışı, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de önünü kesebilir mi? Konuyu Akdeniz Üniversitesi Devletler Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Emete Gözügüzelli, Sputnik’e değerlendirdi. 

‘AB’NİN YAPTIRIMLARI TÜRKİYE’Yİ ZORA SOKABİLECEK NİTELİKTE DEĞİL’

AB’nin hamlesinin Türkiye’yi zora sokabilecek bir adım olmadığına işaret eden Dr. Gözügüzelli “Avrupa Birliği’nin Türkiye'ye yönelik yaptırımları, tamamen Rum Yönetimi ve Yunanistan'ı tatmin etmek için attığı bir adımdır. Kesinlikle Türkiye Cumhuriyeti'ni zora sokacak bir eylem değildir. Çünkü daha önce zaten ilgili yaptırımlar için adımlar atmışlardı. Türkiye için bir etkisi olabilecek uygulamalar değil. Dolayısıyla bu sadece siyasi olarak konuyu gündeme taşıyıcı bir hamle olarak değerlendirebiliriz” diye konuştu.

‘AB, ELİNDE GÜÇLÜ KOZLAR OLAN TÜRKİYE’Yİ RAHATSIZ ETMEKTEN KAÇINIYOR’

Kuzey Kıbrıs Başbakanı Tatar: Sıcak çatışmadan en fazla Güney Kıbrıs korksun
Dr. Gözügüzelli “Ben, bu yaptırımların Türkiye'ye yönelik sadece bir bahane olarak gözüktüğü yönündeki genel görüşlere katılıyorum. Çünkü gerçek anlamda yaptırım olmuş olsaydı, çok daha farklı adımlar atılırdı. Zaten sivil havacılıkla ilgili Rum tarafının vetosu olduğundan ötürü, bugün bu alanda müzakereler gerçekleşmiyordu. Ara ara Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde de, on-off dediğimiz, yani görüşmelerin sürüp koptuğu süreçler yaşandı. Dolayısıyla bu sadece kısıtlı yaptırım anlayışıdır. Hiçbir netice doğurmaz” diye devam etti. 

‘ENERJİ VE MÜLTECİ BAŞLIKLARI AVRUPA’NIN ELİNİ KOLUNU BAĞLIYOR’

Kuzey Kıbrıs lideri Akıncı: Ülkede tarım arazileri giderek azalıyor
Türkiye’nin AB’ye karşı elinde güçlü kozlar olduğunun altını çizen Dr. Gözügüzelli “Avrupa Birliği Türkiye'yi açıkçası çok rahatsız etmek istememektedir. Çünkü Türkiye'nin elinde çok güçlü kozlar vardır. Mülteci konusu bunlardan bir tanesidir. Mültecilerle birlikte bütün Avrupa'ya enerji nakli Türkiye üzerinden gitmektedir. Bu da çok önemli bir etkidir. Dolayısıyla işin ekonomik ve ticari boyutundaki ilişkilerine baktığımızda Avrupa ülkeleriyle Türkiye'nin güçlü ilişkileri bulunmaktadır. Böylesine bir konuda sadece Rum tarafına dayanarak Avrupa Birliği kendi ilişkilerini göz ardı etmez, etmeyecektir de. Çünkü Türkiye'nin bu alanda zaten yürüttüğü faaliyetler, uluslararası hukuka dayanan faaliyetlerdir. Bu faaliyetler karşısında siyasi olarak ortaya konan söylemler geçici süreyle etki edebilecek konulardır” ifadelerini kullandı. 

‘ANKARA’NIN SÖYLEMLERİ VE TSK’NIN TUTUMU TÜRKİYE’NİN VAZGEÇMEYECEĞİNİN GÖSTERGESİ’

Ermenistan, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj çalışmalarını kınadı
Gözügüzelli “Avrupa Birliği yaptırımları Türkiye'ye kesinlikle durduramaz. Türkiye Cumhuriyeti çok net bir şekilde kararlı duruş sergilemekte. Bunu zaten Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da çok net bir şekilde zikretmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Doğu Akdeniz kararlılığının devam edeceği yönündeki ifadeleri ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin pozisyonuna bakıldığında, Türkiye Cumhuriyeti mevcut kendi haklarını ve Kıbrıs Türkü'nün deniz yetki alanlarındaki haklarını korumakta kararlı olduğu ortaya çıkıyor. Dolayısıyla Avrupa Birliği ilgili hamlesinde Türkiye Cumhuriyeti'ni durduramaz” diye konuştu.

‘AB YAPTIRIMLARINI HAYATA GEÇİRİRSE, TÜRKİYE DAHA PROAKTİF ARAŞTIRMALARA BAŞLAYACAKTIR’

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinin uluslararası hukuka uygunluğuna vurgu yapan Dr. Gözügüzelli “Fatih sondaj gemisi Türkiye'nin kıta sahanlığındaki hakları için faaliyet yürütürken, Yavuz sondaj gemisi Kıbrıs Türkleri'nin yetkilendirmesiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin karasuları sahasında sondajını gerçekleştirmektedir. Aynı şekilde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı'nın Türkiye Petrol Anonim Ortaklığı'na tanıdığı 2011 anlaşması sonrasında 2016'da yenilenen ruhsatlandırma anlaşmasıyla birlikte faaliyetlerini icra etmektedir. Bu faaliyetler çerçevesinde sismik araştırmasını Barbaros Hayrettin araştırma gemisiyle adanın güneyinde yürütmektedir. Türkiye karşısında bu adımlar, siyasi söylemler, yaptırım şeklinde iddia edilen hamleler gerçekleşirse, zaten Oruç Reis sismik araştırma gemisinin de bölgeye gelerek daha proaktif araştırmalarda bulunacağı kanaatindeyim. Türkiye’nin geri adım atması için sebep yok çünkü tüm faaliyetler uluslararası hukuka uygundur. Türkiye, kendi kıta sahanlığı üzerinde kendi hak ve menfaatlerini korumaktadır ve bu haklardan yararlanmaktadır” diye ekledi.

Yorum yaz